|
"Yansımalar" 20.12.2001 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 97
İçindekiler;
-
Konu: Parmaklarım Yoruldu
-
Konu: Spam'dan Nasıl Para Kazanırsınız?
-
Kitap: Köşeli Türklerden, Press Bey / Latif Demirci
-
Film: Princess Diaries - Acemi Prenses
-
Söz: Ömer Hayyam
KONU: PARMAKLARIM YORULDU
Bayram ve yılbaşı yaklaşmak üzereydi. Genel Müdür, Pazarlama
Müdürü, Halkla İlişkiler Sorumlusu ve Reklam ajansı toplantı halindeydiler. Ne
tür bir mesaj verilecek, tebrik kartları basılacak, kaç adet olacak, üzerinde
nasıl bir resim ya da fotoğraf kullanılacak, cevap verilmesi gereken sorulardı.
Bir hafta içinde taslaklar hazırlandı, aralarından beğenilen bir tanesine karar
verildi.
Sırada tebriklerin gideceği adreslerin zarflara yazılması vardı. Adres
defterinden isimler belirlendi, sekreterler zarfları yazmaya başladı. Basılı
tebrikler Genel Müdür ve departman müdürlerinin önüne giderek, kişisel mesajlar
yazılmaya, imzalar atılmaya başlandı. İşi biten tebrik ilgili zarfa konuyordu.
Bayram ya da yılbaşından en az on gün önce postaya verilmeliydi. Yoksa postada
oluşacak yığılmalardan dolayı tebrikler sahibine geç ulaşırdı. Demek ki basit
bir hesapla, taslak, seçim, karar, baskı, imza, adreslerin yazım, posta süresi
üstüste eklendiğinde 35 - 40 günlük bir süre.
Sonra ikinci devreye gelindi. Tebrik gönderilecek isimler ve adresleri
bilgisayarda duruyordu. Zarfların hazırlanması artık daha kolaydı. Yazıcıdan
basılan etiketler zarflara yapıştırılıyordu. Gerçi yine imza gerekiyordu ama
sekreterlerin işi epeyce azalmıştı.
Ardından yeni bir fikir gündeme geldi. Madem lazer yazıcılar vardı, tebrik
kartları da bilgisayardan bastırılabilirdi. Üstelik imza, tarayıcıdan
bilgisayara aktarıldığında tek tek her tebrik de imzalanmak zorunda kalınmazdı.
Böylece el değmeden tebrik üretme çağına gelindi.
Ancak posta masrafı, yazıcının kartuş bedeli, etiket bedeli, kağıt parası derken
zamanın ötesinde maddi kavramlarda ekonomik krizle bir araya gelince kişileri
zorlamaya başladı.
Hemen "Sizin adınıza şu kadar ağaç dikildi", "Şu kadar çocuğu okuttunuz"
türünden kampanyalar başlatıldı. Bu bir şekilde hem doğanın korunması hem de
yapılan harcamaların gerektiği yere gitmesine yol açtı. İyi de oldu.
Günümüzde bu kadar hazırlık yapılmasına, düşünülmesine gerek kalmadı.
Devir pratik kutlama devri. Bayram ya da yılbaşından hemen önce klavyenin başına
geçmek yeterli. Adres listesi zaten hazır. Kutlama mesajının da nasıl olacağı
biliniyor. Güzel bir fon (yanında müzik de olabilir), iyi seçilmiş bir yazı
karakteri ile yarım saatte işlem tamam.
Eskiden o kadar çok mektup postadan gelirdi ki, takip etmek sorun yaratır,
mahcup olurdunuz. Şimdi postadan gelen mektuplar daha bir kıymetli.
Bu arada internet ortamının da hakkını yemeyelim. İsteseniz de
haberleşemeyeceğiniz kişilerle tebrikleşme olanağı sağlanıyor. Şirketler özel
yılbaşı sayfaları tasarlamış durumdalar ve adres listelerindeki kişilere
gönderdikleri mesajlarda ilgili sayfanın adresini vererek, ziyaretini
sağlıyorlar. Gerçekten çok güzel çalışmalar yapılmış durumda. O zaman
anlıyorsunuz ki, biraz hayal gücü ile soğuk gelebilecek bir kutlama mesajı sıcak
bir ortama dönüştürülebiliyor.
Biz ne yapacağız? Yılbaşı sayısında görüşeceğiz :))
KONU: SPAM'DAN NASIL PARA KAZANIRSINIZ?
Konu başlığına baktığınızda "Spam" mesajlar ile nasıl para
kazanılır, sorusuna vereceğiniz yanıtı tahmin edebiliyorum. Nasıl e-posta
adresleri elde edilir, bu adreslere nasıl mesaj gönderilir ya da bu adresler
nasıl satılır, tarzında bir yazı bekleyebilirsiniz.
Ancak yanılıyorsunuz. Madalyonun öbür yüzüne bakıyorum bu kez. Spam mesaj
gönderenleri nasıl tazminat ödemeye mecbur edebilirsiniz?
Geçtiğimiz hafta Bellevue, Washington, ABD'de Bennett Haselton, kendisine spam
mesaj gönderen bir şirketten 2.000 Amerikan Doları tazminat almaya hak kazandı.
İlginç değil mi? Kendisine spam mesaj gönderen kişi ya da şirketi tespit etti,
tazminat talep etti ve bu parayı aldı.
Bu ilk kez olmuyor. 1998'de Seattle'dan Bruce Miller, 4.000 Amerikan Doları
almıştı. Bruce Miller'ın bu konudaki görüşlerini ve yol göstermesini
http://www.wa-state-resident.com/tugpayup.htm adresinde bulabilirsiniz.
Ancak bu konuda rekor (1.7.2000 itibarı ile) hala 1.200 Amerikan Doları alacağı
bulunan ve topladığı 18.650 Amerikan Doları ile Martin Palmer'ın.
Martin Palmer, öyküsünü;
http://community-2.webtv.net/MP-News/MartinsWayofDoing/page4.html
http://community-2.webtv.net/MP-News/MartinsWayofDoing/page5.html
adreslerinde paylaşıyor.
Prosedürün nasıl işlediğine kısaca bakarsak;
- ABD'de Washington eyaletinde yaşıyorsanız, e-posta adresinizi tescil
ettiriyorsunuz. Bu kayıt ile birlikte kullandığınız e-posta adresinin sizinle
özdeşleşmesini ve Washington eyaleti yasalarından yararlanacağınızı belirlemiş
oluyorsunuz.
- Spam olduğunu düşündüğünüz mesajı gönderene ihtar gönderiyorsunuz. Burada
dikkat edilecek nokta mektupta sadece posta adresinizi vermeniz, e-posta ya da
telefon numarası vermemeniz. Çünkü genellikle spam gönderenler bu davranışlarını
haklı çıkarmak için spam yaptıklarını kabul ettiklerini ispat edebileceğiniz bir
cevabı size yazarlar. Bu yazının basılı olarak elinizde bulunması çok işinize
yarar.
- Bu cevabı aldıktan sonra bir avukat aracılığı ile resmi olarak aklınızdan
geçen tazminat miktarını ilgili yasa maddeleri ışığında spammer'a iletin.
Genelde spammerların büyük bir kısmı ilgili yasa maddelerine baktıklarında dava
aşamasına gelmeden uzlaşma yolunu seçiyorlar.
- Eğer dava açılma safhasına kalırsa olay, spammer'a en uzak mesafede bir
şehirde davayı açın. Bu onların mahkemeye gelmektense istediğiniz tazminatı
göndermesini kolaylaştırabilir.
Bunlar ABD'de yapılmaya başlanan uygulamalar. Bizdeki spammerlar yanlışlıkla
oralara mesaj gönderirlerse sorun yaşayacaklar. Bu davayı izlemek ilginç olacak.
Diyelim ki, Washington'da oturan bir ABD vatandaşı görevi gereği Türkiye'ye
geldi ve e-posta adresi
bizdeki spammerların eline geçti. Mesaj gönderdiler. İhtar ellerine geçtiğinde
ne yapacaklarını çok merak ediyorum. Üstelik biz de bu tür mesajları
gönderenlerin büyük bir kısmı yaptıklarının spam olduğunu bilmiyor. Onlara
birileri bu yolla ekonomik pazarlama faaliyetinde bulunduklarını söylemiş.
Konu ile ilgili iki haber erişim adresi;
http://news.cnet.com/news/0,10000,0-1005-200-331304,00.html
http://www.wired.com/news/ebiz/0,1272,49089,00.html?tw=wn20011213
Son olarak; spam konusu Washington, CA - ABD'de nasıl tarif edilmiş?
http://law.spamcon.org/us-laws/states/wa/19-190-rcw.shtml
Umarım bu bilgiler bizdeki internet kullanıcılarına ve hukukçulara yardımcı
olur. Bu konu ile mücadele ederken maddi cezaların devreye girmesi, iyi
tanımların yapılması spam'i en aza indirecektir.
KİTAP: KÖŞELİ TÜRKLERDEN, PRESS BEY
- LATİF DEMİRCİ
17.8.2000 tarihli yazımda Latif Demirci'nin "Press Bey" isimli kitabını
tanıtmıştım. Latif Demirci, Pires Bey'in yeni maceralarını "Köşeli
Türklerden - Press Bey" başlığı ile ikinci kitap olarak kitapseverlerin
dikkatine sundu.
Press Bey karakteri ile daha önce yazdıklarımı tekrarlayayım;
"Her Pazar günü Hürriyet Gazetesinin ekinde Latif Demirci'nin "Press Bey" isimli
karakterinin karikatürlerle ifade edilmiş öyküsü çıkar. Bu öyküler içinde yer
alan kişiler Pires Bey, eşi Media Hanım, temizlikçi Güllü Hanım, kuçu kuçu Rambo
ve koruma Sabit. Öyküler, günümüzde yaşananların kara mizah şeklinde bizlere
aktarılmasından oluşuyor."
Press Bey'in öykülerinin ikincisi de ilk kitap gibi Yapı Kredi Yayınları
tarafından basılmış ve dağıtılıyor.
Köşeli Türk'ün maceralarını keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. Arşivlerde
bulunacak, güzel bir eser. Hem çok zamanınızı almayacak hem de neşeli vakit
geçirmenizi sağlayacak. Sizce Press Bey kim?
FİLM: PRINCESS DIARIES - ACEMİ PRENSES
Garry Marshall'ın yönettiği "The Princess Diaries - Acemi
Prenses" filminin başrollerinde, Julie Andrews, Anne Hathaway, Hector
Elizondo, Heather Matarazzo, Mandy Moore, Caroline Goodall ve Robert Schwartzman
yer alıyor.
Film, Meg Cabot'un aynı adlı romanından beyaz perdeye Gina Wendkos tarafından
uyarlanmış.
Yönetmen Marshall "Pretty Woman" ile kolayca anımsanacaktır.
Oyunculara gelirsek;
Andrews 1965'de "Mary Poppins" 'deki oyunu ile En İyi Kadın Oyuncu Oscar ödülünü
aldı. Ayrıca 1966'da "The Sound of Music", 1983'de "Victor, Victoria" ile En İyi
Kadın Oyuncu Oscar ödülüne aday gösterildi.
Hathaway "Get Real" dizisindeki rolü ile biliniyor.
Elizondo "Chicago Hope" ve "Runaway Bride", Matarazzo "Welcome to the Dollhouse"
filmlerinden anımsanacaklar.
Avrupa'daki Genovia ülkesinin Kraliçesi yerini torununa bırakmak istemektedir.
Torun, babasının Prens, babaannesinin Kraliçe olduğunu bilmeden Amerika'da
annesi ile birlikte yaşamakta ve liseye devam etmektedir. Babaanne torununu
görmek ve durumu izah etmek için Amerika'ya gelir. Ardından genç kızın
Prenseslik için hazırlanması ve yetiştirilmesi gelecektir. Bundan sonra film
komedi filmi olmasının getirdiği gerekleri uyguluyor. Prenses adayı sakar ve
bazı durumlarda kendine güvenini yitiren bir genç kız olunca neşeli dakikaların
yer alması kaçınılmaz.
Andrews ve koruyucu şoför rolündeki Elizondo'nun performansı etkileyici.
Neşeli bir modern peri masalı. İki saate yakın bir süre duygusal, eğlenceli bir
film izlemek istiyorsanız kaçırmayın.
SÖZ: ÖMER HAYYAM
Zamanı akla uydurmak gerek,
Ama bilemezsin uygun olan nedir,
Bereket ki, eli çabuktur zaman ustanın,
Başına vura vura, sana da öğretir...
Zamanın ne olduğunu bundan güzel tanımlayabilir miydiniz?
Niçin görüşlerinizi iletmiyorsunuz? E-posta adresim aşağıda.
Katkılarınızla daha iyi olacağını garanti edebilirim.
M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
e-posta:
sinanoym@triosh.com
|