| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 17.08.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 34

İçindekiler;

  • Konu: Kirala, Para Kazan!
  • Konu: Hangisini Alırdınız?
  • Konu: Dünyanın Yeni Yedi Harikası
  • Konu: Bizimki Daha Acıklı
  • Film: Reindeer Games - Soygun
  • Kitap: Press Bey - Latif Demirci
  • Söz: Socrates

KONU: KİRALA, PARA KAZAN!

Haydi, gözünüz aydın. Bilgisayarınızı kiralayarak para kazanmanız olası. ProcessTree Network şirketi bilgisayar dünyasını ikiye ayırmış.

Birinci grupta yüksek kapasiteli bilgisayar kullanımına ihtiyaç duyanlar.

İkinci grupta ise evinde veya işyerinde bilgisayarı olup, sistem zamanının büyük bir kısmını boş geçirenler.

Bu iki grubu karşı karşıya getirecek bir projeye başlamışlar. Bu sisteme göre eğer katılmayı kabul ederseniz, internet aracılığı ile bilgisayarınıza bir yazılım yüklüyorsunuz. Bilgisayarınızın boşa çıktığı, işlem yapmadığı ancak açık olduğu zamanlarda bu yazılım merkezi bir bilgisayar koordinasyonunda kendisine verilen görevleri gerçekleştiriyor. Bu görev bittikten sonra sizin sisteminize yüklenecek yeni bir çözüm işlemini kabul edip etmemekte serbestsiniz.

Sistem ayrıca referans aracılığı ile ağaç şeklinde çalışıyor. Bir başka deyişle, siz kayıt olup, çalışmaya başladıktan sonra, arkadaşlarınızı bu işlemin içine alırsanız ve onlar da kayıt olurken sizin referans numaranızı verirlerse, onların sistemlerinde yaptıkları işler karşılığında size de ayrıca ödeme yapılıyor.

Sistem kurucuları çok fazla bilgisayarın çok büyük soruların çözümü için kullanılabileceğini, bunun için de ödemelerin çok küçük miktarlarda olacağını belirtiyorlar. Ayrıca, henüz projenin başlangıcında olduklarını ve  ödeme yapmaya başlamadıklarını, ilk ödeme tarihinin de belli olmadığını ekliyorlar.

Güvenlik konusunda sistemden emin olduklarını de ekliyorlar. Buna göre sisteminize bir başka kişinin dışarıdan bu sistem aracılığı ile erişmesi çok kolay değil. Olanaksız diyemiyorum. Çünkü her sistemin bir açık noktası mevcut.

Özellikle bilgisayar dünyasının çok yakından bildiği bir isim Electronic Frontier Foundation kurucularından John Gilmore 'un 31 Mart 1999'da yaptığı açıklama çok çarpıcı. "Uzun dönemde çeşitli ikramiyelerin dışında kişilerin kendi bilgisayarlarının bedelini ödeyebilecekleri şekilde sistemlerinin boş zamanlarını kiralayabilmesi güzel olanaklar sağlayacak. Bu sayede çeşitli animasyon, ürün tasarımı, bilimsel araştırmalar gibi konularda yüksek maliyetli bilgisayar sistemleri kurmak yerine, binlerce milyonlarca bilgisayarı eş zamanlı çalıştırarak işlemleri gerçekleştirmek mümkün olacak".

Erişim adresi;

http://www.processtree.com/

Bu yeni ve heyecanlı gelişmenin içinde yer almak istiyorsanız acele edin.


KONU: HANGİSİNİ ALIRDINIZ?

Bir gazetemiz aylık 120 Dolardan başlayan taksitlerle otomobil kampanyasına başladı.

Bilgisayar şirketlerinin gazetelerdeki satış kampanyalarına bakıyorum. Aylık taksitler özellikle taşınabilir bilgisayarlarda 90 Dolardan başlıyor.

Açıklanan tüketim rakamlarına baktığınızda ithal otomobillerin satış rakamlarının yüksek olduğu görünüyor. Yerli otomobiller için de satış rakamları kötü değil.

Tüketici gözüyle baktığınızda, siz hangisini alırdınız?


KONU: DÜNYANIN YENİ YEDİ HARİKASI

Haydi, pamuk eller klavyeye!

Dünyanın yedi harikası pek çoğumuzun bildiği bir konu. İki tanesinin zaten bizde olduğu bu eserlerin tekrar belirlenmesi için UNESCO (Bu bana ait değil. Yazılı ve görsel basında geçen şekli ile) oturmuş bir çalışma başlatmış. (Nereden icap ettiyse?)

Oylama ve detayları öğrenebilmeniz için erişim adresi;

http://www.new7wonders.com/

Oylama 30.Eylül.2000'de sona eriyor.

Değerli okuyucular. Bunların hepsi iyi hoş ama projeyi Unesco'nun diyerek duyurmak biraz hatalı. Unesco'nun rolü eserlerin belirlenmesinde. Üstelik onlar belirlemiş dahi olsalar, eğer siz yeni bir yapıt eklenmesini istiyorsanız, bu olanak mevcut.

Konu; "Dünyanın Yedi Harikası" 'nın belirlenmesi değil. "Dünyanın Yeni Yedi Harikası" 'nın belirlenmesi. Bir başka deyişle bildiğimiz "Dünyanın Yedi Harikası" 'nda bir değişiklik yok. Sonuçta; iki farklı 7 harika olacak, "Eski Yedi Harika" ve "Yeni Yedi Harika".

İsviçre doğumlu Bernard Weber (47) isimli bir film yapımcısı ve kaşif, düşünmüş ve kendi kendine demiş ki; "Dünyanın Yedi Harikası'nın piramitler hariç hiçbiri ortada yok ve 2000 sene öncesine gidiyor. Ben bir kampanya başlatayım ve yeni yedi harika seçimine gideyim. Bunlar son 2000 sene içerisinde inşa edilmiş eserler olsun. Sonra bunları filme alıp, gösteririm. Ayrıca bir de kitap haline getirip, satarım". Projenin destekleyicileri; Amerikalı aktör ve yönetmen Dennis Hopper, Brezilyalı yazar Paulo Coelho ve psikiyatrist yazar Bertrand Piccard. Bu amaçla bir cemiyet kurmuşlar; "The New 7 Wonders Society". Elde edilen gelir bu cemiyete gidiyor.

Yukarıda belirttiğimiz adrese gidip incelerseniz, bu yazılanların doğruluğunu göreceksiniz. Peki, bizde bu haberleri yapanlar gidip, bakmamışlar mı? Bilemem. Bunu onlara sormak gerekiyor.

Yine de siz Ayasofya'ya "The Hagia Sophia" oy verin. Nasıl olsa bir şeye mal olmayacak. Bakarsınız işe yarar.

Mevcut Yedi Harika:

- Mısır Piramitleri
- Babil'in Asma Bahçeleri
- Zeus Heykeli - Olimpos
- Halikarnas Mozolesi (Türkiye)
- Rodos Heykeli
- İskenderiye Feneri
- Artemis Tapınağı


KONU: BİZİMKİ DAHA ACIKLI

17.Ağustos depreminin üzerinden bir yıl geçti ve bugünlerde tüm basın, yayın organlarında ana konu khk kriziyle birlikte depremin verdiği hasarlar, neler yapıldığı ve yapılmadığı.

Hiç değiştirmeden bir televizyon programının tanıtım yazısını gazetede yayınlandığı şekli ile aktarmak istiyorum; "Geçen yılki deprem anında bir amatör kamerayla saptanan görüntüler (ve tabii binaların yıkılışı), bu akşamki programda ilk kez gün yüzüne çıkacak".

Gazete ve dergilerde bu konuya ayrılan bölümler büyüdü. Televizyonlarda ise kanallar birbirleri ile yarış halinde. Nereyi açarsanız o kanalda deprem ile ilgili görüntülere rastlamanız olası. Sanki aralarında bir yarış başlamış gibi. Konusu da; "Bizimki daha acıklı, daha dehşet verici".

Bu görüntüler o günleri, saatleri, dakikaları yaşayanların ruhlarında ne tür yaralar açar, nelerin tekrar canlanmasına neden olur, acaba düşünülmüyor mu?

Bu görüntüler yayınlandığında yetkililerin daha ciddi olarak bu konuyla ilgileneceğini mi düşünüyorlar?

Yaraların sarılması, geleceğe güvenle ve korkusuzca bakabilmek için geçmişi anımsamak şart ama nasıl, böyle mi?


FİLM: REINDEER GAMES - SOYGUN

John Frankenheimer yönettiği "Reindeer Games - Soygun" filminin başrollerinde, Ben Affleck, Gary Sinise ve Charlize Theron yer alıyor. Filmin yazarı Ehren Kruger.

Yönetmen Frankenheimer'i "Ronin" ve "The Island of Dr. Moreau" filmlerinden anımsayacağız. Oyunculara gelirsek; Affleck, "Forces of Nature" ve "Armageddon" 'dan, Sinise, "Forrest Gump" ve "Snake Eyes" 'tan, Theron ise "Mighty Joe Young" ve "The Devil's Advocate" anımsanabilir.

Film hakkında çok kısa yazmak zorundayım. Çünkü o kadar fazla sürpriz var ki, benim aktaracağım kısım ile alacağınız zevki ve duyacağınız şaşkınlığı azaltmak istemiyorum. Yazar Kruger, bir macera filminde kullanılması gereken tüm klasik öğeleri bir araya getirmiş. Bunu filmi izlemeniz bittikten sonra daha iyi anlıyorsunuz.

Hapishanede aynı hücrede yatan iki arkadaştan birisi daha önce tanışmadığı hapishane dışındaki bir kızla mektup arkadaşlığı kurar. Hapisten çıkacağı günü beklemektedir. Çıkacakları güne kısa bir süre kalmışken meydana gelen bir kargaşada birisi yaşamını kaybeder. Mektup arkadaşının öldüğünü bilmeyen kız hapisten çıkışta onunla karşılaşmaya gelir. Arkadaşı onun yerine geçer ve macera başlar.

Sinemada izleyebileceğiniz bir film gibi gözükse de, yakın bir dönemde televizyonlarda gösterime gireceğini tahmin ediyorum. Televizyonda gösterildiğinde kaçırmayın.


KİTAP: PRESS BEY - LATİF DEMİRCİ

Her Pazar günü Hürriyet Gazetesinin ekinde Latif Demirci'nin "Press Bey" isimli karakterinin karikatürlerle ifade edilmiş öyküsü çıkar. Bu öyküler içinde yer alan kişiler Pires Bey, eşi Media Hanım, temizlikçi Güllü Hanım, kuçu kuçu Rambo ve koruma Sabit. Öyküler, günümüzde yaşananların kara mizah şeklinde bizlere aktarılmasından oluşuyor.

Promosyonlardan, röportajlara, konu olacak olay yaratmaktan, siyasete, meslek etiğinden, toplumla ilişkilere kadar pek çok konuya mizah altında eleştiri getiriyor ve keyifle okunuyor. Yazılı ve görsel basının durumunu gözler önüne seriyor.

Pires Bey'in öyküleri, Yapı Kredi Yayınları tarafından "Press Bey" başlığı altında toplanarak okuyucuların beğenisine sunuldu. İlk baskısı Temmuz 2000'de yapılmış durumda. Yazan ve çizen Latif Demirci.

Alıp, okuyun. Keyif alacağınızı düşünüyorum. Resimli bir kitap olduğu için okurken çok fazla vaktinizi almayacaksa da, düşünürken çok vaktinizi alacağı muhakkak.


SÖZ: SOCRATES

Ölümsüz düşünür, Yunanlı filozof Socrates (İ.Ö. 469-399) 'e öğrencileri sormuş; "Dostluk nedir?"

Socrates'de onlara şu yanıtı vermiş; "Çocukluğumdan beri arzuladığım bir şey vardır. Kimi insan atları olsun ister, kimi insan köpekleri. Kimisi altını, kimisi de şanı şerefi. Bense bir dostum olsun isterim."

Dostluğun herşeyden kıymetli olduğunu vurguladığı gibi, iyi ve kalıcı dostluklar var olduğu taktirde başka şeyleri elde etmenin de zor olmayacağını aktarıyor. 


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
34. Sayı önceki yazı 34. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye