| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Öykülerle Sözcükler" 27.09.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 85

SEDİR

Yaşları otuzun üzerinde olanlar kesinlikle hatırlarlar; evlerin köşelerinde sedir adı verilen oturma yerleri vardı. Sedirlerin üzerinde oturulan minderler otlarla doldurulur, altları da kap kacak koymaya yarardı. Çocukluğumda sedir denildiği zaman oturma yeri aklıma gelirdi, her ne kadar kökenini bilmesem dahi.

Sedir sözcüğüne merakımın tekrar ortaya çıkması oldukça hoş bir olaya şahit olmamla oldu. Ankara’da çeşitli yerlerde varolan ağaçlardan bazılarının diğerlerine göre çok daha farklı bir güzellikte olduğunu fark ettiğimde yaşım oldukça ilerlemişti. Bu ağaçlardan bir tanesi de Cumhurbaşkanlığı köşkünün Ziya-ür-Rahman caddesine bakan tarafındaydı. Çam’a benziyordu ve tabak gibi olan dallarının üzerinde kozalakları durmaktaydı. Bakmaktan bıkıp usanmazsanız, akşama kadar seyredebilirdiniz. Ben bu ağacın bir tür çam olduğundan emindim.

Bilişim’in hazırlıkları için İstanbul’a gittiğim bir günün sabahında cep telefonumun ısrarlı sesi ile uyandım. Arayan üniversite yıllarından arkadaşım Kemal’di. Onlar Fen Fakültesinin Biyoloji bölümündeydiler ama o yıllarda o kadar iç içe yaşıyorduk ki, aramızda aynı bölüm öğrencileri gibi bir ilişki vardı. Eğer uygunsam kaldığımız otele on dakika mesafede Yıldız parkında bir kahvaltı öneriyordu.

Yıldız parkında boğazı gören bir yere oturduk biz ve iki masa ötemizdeki sevgililerden başka kimse yok anlatıp duruyoruz. Yok yaşlanmışsın, yok kız çocuğu büyütmek ne kadar zor değil mi, memur olmak ne kadar zor vs derken, yanımızdaki sevgililerden erkek olanının karşıdaki ağacı göstererek kıza “ellerin şu çamın dalları gibi benimkilerde keşke kozalakları gibi olsa” diyecek olmuştu ki; birden bizim Kemal gayet ciddi bir şekilde çocuğu azarlarcasına; ” O ağaç çam değil, sedir” dedi. Ben de “bravo” dediğimi hatırlıyorum. Benim de yıllardır çam zannettiğim ağaç sedir çıkmıştı.

Kemal kendisine eleştirel bir biçimde tepki göstermeme alınmış olduğundan mıdır yoksa sedir üzerine bana sonradan aktaracak olduğu derinlemesine bilginin başkalarınca bilinmemesine alınmış olmasından mıdır bilmem ama sedir sözcüğü konusunda bir biyologdan alınabilecek, bilgiden çok fazlasını aktardı bana.

Sedir, Arapça koltuk demekti. Latince cedrus sözcüğü de koltuk anlamına geliyormuş ve Arapça’ya Latince’den geçmiş. Osmanlıca sadrazamın kökenindeki sadr sözcüğünün de kökeninin sedir olduğuna inanıyordu. Dolayısı ile en sağlam ve kaliteli koltuk yapılan ağaçta süreç içerisinde koltuk ağacı anlamında sedir adını alacaktı.

Birden Azerilerin bir soruya nasıl yanıt verdikleri aklıma geldi. Azerbaycan’a ilk gittiğimde bir birimde “Buranın yöneticisi kim?” diye sorduğumda “Sedri’mi?“ tepkisi ile karşılaşmıştım. Sedir oralarda da makam anlamında kullanıyordu.

Kemal’in açıklamasından sonra daha doğru ne olabilir diye düşündüm, doğallıkla her yöneticinin sedirden yapılma bir koltuğu olmalıydı. 

Nezih Kuleyin
e-posta: nezih@semor.com.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
85. Sayı önceki yazı 85. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye