|
"Öykülerle Sözcükler" 20.09.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 84
DUL
Dul olmak kadınlar açısından Türkiye şartlarında oldukça zor bir iştir.
Hepimiz biliriz eşinin başına bir şey gelerek de dul olsan, boşanarak da dul
olsan, yine de gerek toplumsal statü gerekse erkek ağırlıklı kültür olan
toplumumuzda zor bir konumdasın demektir.
Dul olmak nerede ise saklanması gereken bir şeymiş gibi gösterilmesine rağmen
sözcük aslında bir ilan edilme gereksemesinden doğmuş. Size bu sözcüğü öğrenme
öykümü anlatmak istiyorum bu yazımda.
Şirketimizin bulunduğu iş hanında, aynı katta çalışan bir ihracat ve ithalat
şirketi vardı. Bunlar Türkiye’den ayçiçek yağı toplayıp, bu yağları Irak ve
Suriye'ye satarlar ve bu ticaret ile tüm yıl boyunca geçimlerini sağlarlardı.
Şirketin sahibi olan Fuat, çok iyi Arapça bilir ve bu bilgisini telefonda
hepimize göstermekten büyük bir haz alırdı. Ben de burada duyduğum sözcüklerin
hangilerinin kökeninin Arapça olduğunu belirlemeye çalışırdım. Ayrıca çok da iyi
tavlacıydı. Tavladaki sayıların benim zannettiğimin aksine Arapça olmadığını da
ondan öğrenmiştim.
Yine bunların büyük bir parti malı Irak’a ihraç etme hazırlıklarını hummalı bir
biçimde sürdürdükleri günlerden birisiydi. Kamyoncular girip çıkıyorlar ve Fuat
durmadan sağa sola talimatlar yağdırıyordu. Bir süre sonra bir şoför dışında
herkes odayı terk etti ve şoförle Fuat arasında geçen karşılıklı konuşmanın
anlamı muhteşemdi. İlk şoför başladı söze:
- Fuat abi dul da alayım mı ?
- Al tabii bizim hanım istiyor iki buçuk metre yeter.
- Emrin olur abi başka bir şey ister misin?
- Yok, sağ ol.
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı bu metre ile tanımlanan dul'un basketbolcu olma
olasılığı olmadığına göre neydi? Bilgisizliğim belli olmasın diye şoförün işini
bitirip odadan çıkmasını bekledim kapı kapanır kapanmaz:
- Fuat bu metre ile satılan dul ne?
- Dul bir kumaş, siyah rengi yaygın, kadife kadar parlak olmasa da ona
benziyor. Eskiden kocası ölen kadınlar bunu başlarına sardıkları için adlarına
bundan dolayı dul denmiş olabilir.
- Hayret vallahi kumaş adının sosyal durum göstergesi olduğunu da ilk kez
görüyorum. Gel bir tavla oynayalım
- Hadi
Tavlada yenilmemi dul sözcüğünü öğrendikten sonraki şaşkınlığıma bağlasam da,
Fuat bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Ona göre tavla bir Acem oyunuydu ve bu
oyunu güneydoğululardan iyi kimse oynayamazdı. Çünkü herkes en iyi komşusunu
takip edermiş.
Nezih Kuleyin
e-posta:
nezih@semor.com.tr
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|