|
27.09.2001 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 85
CELLATLAR ve KURBANLAR
Geçtiğimiz günlerde haberleri izlerken duyduğum şeyler ve gördüğüm manzara
tüylerimi diken diken etti. Çok önemli bir işadamımız hunharca öldürülmüştü.
Kendisini gerçekten beğenirdim. Başarılı, dürüst, çalışkan ve zeki bir kişiydi.
Bulunduğu yere gelebilmek her babayiğidin harcı değildi. Fakat tam anlamıyla
pisipisine gitti ölüme.
O insan senelerce dirsek çürüterek üniversite bitirmiş, gecesini gündüzüne
katarak çalışmış, pek çok kişiye iş imkanı tanımış biriydi. Ancak şehvet
düşkünü, kendine hakim olmasını bilmeyen, çalışmak, çabalamak kelimelerinin
yanından bile geçmeyen eski bir suçlu tarafından öldürüldü. Çok acı...
Bunu düşünürken yine bir hiç uğruna öldürülmüş, çok sevdiğim bir arkadaşım geldi
aklıma. Bir aylık evliydi. Evlenmek için epey mücadele etmiş, sevdiği kişiyle
beraber olabilmişti sonunda. Askerliğini şanıyla şerefiyle bitirmiş, kendisine
ait büfesinde ekmek parasını kazanıyordu. Bir gün büfesine gelen azraili ondan
aldığı sandviçi eski fiyattan vermesini istiyor. Ancak o; "Olmaz, herkes ne
veriyorsa sen de o kadar ver" diyor. Söz konusu para ise günümüzün 100 bin
TL'si. Yani sandviç 500 bin TL ise o kişi 400 bin TL vermek istiyor. Ancak
arkadaşım zaten yeni evli ve güç bela para kazandığından bu isteğe razı olmuyor.
Aralarında münakaşa, küfürleşme derken itiş kakış oluyor. Eşi ve annesi ise tüm
bunlara tanık oluyorlar. Kişi sonunda pes edip çekip gidiyor. Akşam eve dönmek
için büfeyi kapatıp yola çıktıklarında köşe başında hala beklediğini, gitmemiş
olduğunu görüyorlar. Yine itiş kakış ve azrail gömleğinin koluna sakladığı
bıçağı arkadaşımın tam kalbine saplıyor. Olduğu yerde, eşinin kolları arasında
can veriyor.
Bir hiç uğruna...
Oysa ki hayalleri, ümitleri vardı. Ne idüğü belirsiz biri yüzünden gözlerini
hayat kapadığında 24 yaşındaydı...
Buna benzer bir olay okuduğum üniversite’de de yaşandı. Kız sağlık meslek yüksek
okulunu bitirmişti. Bir süre beraber olduğu nişanlısından, anlaşamadıkları için
ve tuhaf davranışları yüzünden ayrılmıştı. Kendisine yeni bir hayat kurmaya
çabalıyordu. Bir yandan hastanede gece nöbeti tutarken, diğer yandan kazandığı
hukuk fakültesini bitirerek avukat olmaya hazırlanıyordu. Hırslı, başarılı,
güzel bir kızdı. Kendi seviyesine uygun biriyle tekrar nişanlanmıştı. Çok
mutluydu. Ancak bir gece nöbet tuttuğu hastanenin tuvaletinde şah damarı
kesilerek öldürüldü. Yaşı 25'ti...
Bir başkasının sizin ölüm fermanınızı okuması, celladınız olması, sebep ne
olursa olsun, bana yanlış, garip ve iğrenç geliyor. Psikolojik sorunları olan,
çevrelerine bir faydaları dokunmayan, hep almaya koşullanmış bu kişiler en
sonunda birilerinin canını almaya hak kazanmış görüyorlar kendilerini... Yazık
çok yazık...
Bu kişilerin cezalarını bulmaları dileğiyle...
Ebru Türkol
e- posta:
barutt@turk.net
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|