| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

27.09.2001 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 85

CELLATLAR ve KURBANLAR

Geçtiğimiz günlerde haberleri izlerken duyduğum şeyler ve gördüğüm manzara tüylerimi diken diken etti. Çok önemli bir işadamımız hunharca öldürülmüştü. Kendisini gerçekten beğenirdim. Başarılı, dürüst, çalışkan ve zeki bir kişiydi. Bulunduğu yere gelebilmek her babayiğidin harcı değildi. Fakat tam anlamıyla pisipisine gitti ölüme.

O insan senelerce dirsek çürüterek üniversite bitirmiş, gecesini gündüzüne katarak çalışmış, pek çok kişiye iş imkanı tanımış biriydi. Ancak şehvet düşkünü, kendine hakim olmasını bilmeyen, çalışmak, çabalamak kelimelerinin yanından bile geçmeyen eski bir suçlu tarafından öldürüldü. Çok acı...

Bunu düşünürken yine bir hiç uğruna öldürülmüş, çok sevdiğim bir arkadaşım geldi aklıma. Bir aylık evliydi. Evlenmek için epey mücadele etmiş, sevdiği kişiyle beraber olabilmişti sonunda. Askerliğini şanıyla şerefiyle bitirmiş, kendisine ait büfesinde ekmek parasını kazanıyordu. Bir gün büfesine gelen azraili ondan aldığı sandviçi eski fiyattan vermesini istiyor. Ancak o; "Olmaz, herkes ne veriyorsa sen de o kadar ver" diyor. Söz konusu para ise günümüzün 100 bin TL'si. Yani sandviç 500 bin TL ise o kişi 400 bin TL vermek istiyor. Ancak arkadaşım zaten yeni evli ve güç bela para kazandığından bu isteğe razı olmuyor. Aralarında münakaşa, küfürleşme derken itiş kakış oluyor. Eşi ve annesi ise tüm bunlara tanık oluyorlar. Kişi sonunda pes edip çekip gidiyor. Akşam eve dönmek için büfeyi kapatıp yola çıktıklarında köşe başında hala beklediğini, gitmemiş olduğunu görüyorlar. Yine itiş kakış ve azrail gömleğinin koluna sakladığı bıçağı arkadaşımın tam kalbine saplıyor. Olduğu yerde, eşinin kolları arasında can veriyor. 

Bir hiç uğruna... 

Oysa ki hayalleri, ümitleri vardı. Ne idüğü belirsiz biri yüzünden gözlerini hayat kapadığında 24 yaşındaydı...

Buna benzer bir olay okuduğum üniversite’de de yaşandı. Kız sağlık meslek yüksek okulunu bitirmişti. Bir süre beraber olduğu nişanlısından, anlaşamadıkları için ve tuhaf davranışları yüzünden ayrılmıştı. Kendisine yeni bir hayat kurmaya çabalıyordu. Bir yandan hastanede gece nöbeti tutarken, diğer yandan kazandığı hukuk fakültesini bitirerek avukat olmaya hazırlanıyordu. Hırslı, başarılı, güzel bir kızdı. Kendi seviyesine uygun biriyle tekrar nişanlanmıştı. Çok mutluydu. Ancak bir gece nöbet tuttuğu hastanenin tuvaletinde şah damarı kesilerek öldürüldü. Yaşı 25'ti...

Bir başkasının sizin ölüm fermanınızı okuması, celladınız olması, sebep ne olursa olsun, bana yanlış, garip ve iğrenç geliyor. Psikolojik sorunları olan, çevrelerine bir faydaları dokunmayan, hep almaya koşullanmış bu kişiler en sonunda birilerinin canını almaya hak kazanmış görüyorlar kendilerini... Yazık çok yazık...

Bu kişilerin cezalarını bulmaları dileğiyle...

Ebru Türkol
e- posta: barutt@turk.net


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
85. Sayı önceki yazı 85. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye