| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Öykülerle Sözcükler" 28.06.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 77

ÇAÇARON

Kadınlara yakıştırılan sözcüklerden bir tanesi olan şıllığı, bundan önceki yazılarımdan birinde açıklamıştım. Kadınlara yapılan, yakıştırma türündeki sözcüklerden bundan sonraki yazılarımda da söz edeceğim. Bu gün size bu yakıştırmalardan bir tanesinden, belki de Anadolu’da kullanılan en eski olanını anlatmak istiyorum.

Hepimiz biliriz kavgacı ve kavga anında durmadan konuşan kadınlara bir bıkkınlık ifadesi olarak “ne çaçaron kadın“ denir. Çaçaron, ilk başlangıçta bende, horlamak gibi ses benzetmesi ile türetilen sözcüklerden biri kanısı uyandırmıştı. Yanıldığımı anlayınca çok sevindim.

Size daha önce de söz etmiştim Kdz. Ereğli’sindeki Felsefe öğretmenimizden. İnanılmaz derecede öğrencilere yakın birisiydi. Ders bittikten sonra sinemaya gider, Çınaraltı kahvesinde oturur, geç saatlere kadar sohbet ederdik. Öğrenci olmak ne şansmış diye düşündüm hep yaşamımın diğer bölümlerinde.

O günlerden biriydi yine. Biz üç dört öğrenci felsefe ve cebir öğretmenimizle birlikte Erdemirin Bağlık semtindeki sinemasına gitmiştik. O akşam Sophia Loren'in bir filmi oynuyordu. Sophia Loren mahallenin en cadaloz kadını rolünde önüne gelenle ağız dalaşı yapmaktaydı. Film ara verdiğinde her zaman ki gibi gazozlarımızı almış sohbet ediyor iken, ben en derin yorumumu yaparak “Ne çaçaron ama” demiştim. Bunun üzerine felsefe öğretmenimizin “Nezih, biliyor musun, çaçaron, çiçero gibi çok konuşan demekmiş. Ben de yeni öğrendim” demez mi? Hep beraber Çiçero’yu konuşmaya başladık.

Çiçero, Roma’da yaşamış bundan tam ikibinyüz yıl önce; felsefeci, avukat ve parlamento üyesi. Anlatılan odur ki; kendisi kekemedir ve kekemeliğinden dolayı da kendisini kimseye dinletememektedir. Konuşma aşkı ile bir laz gibi yanan, tutuşan fakat kekeme olan bir adamın sıkıntısını düşünün. Ne yapsın? Yine anlatılan odur ki; Çiçero, her gün deniz kenarına gider, dilinin altına bir çakıl taşı koyarak denizi de kendisini izleyen dinleyiciler kabul edip akşama kadar konuşurmuş. Başarılı da olmuş sonunda.

Romanın en ünlü avukatı olmayı başarmış. En umutsuz davalarda yaptığı espriler ve ciddi savunmalarla nerede ise mahkeme heyetini düşünemez duruma getirmeyi başarmış. Başarmış ama durmadan konuşmanın simgesi olmaktan da kendini kurtaramamış.

Tüm Roma İmparatorluğu, Bizans ve Osmanlı yüzyıllar boyunca hiç durmadan, bıkkınlık verecek gibi konuşanlara Çiçero gibi anlamına gelen çaçaron demişler.

Nedendir bilinmez sanki erkekler az konuşuyormuş gibi çaçaronluk sadece kadınlara kalmış sonunda.

Sizce insafsızca değil mi?

Nezih Kuleyin
e-posta: nezih@semor.com.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
77. Sayı önceki yazı 77. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye