|
"Öykülerle Sözcükler" 21.06.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 76
NAMUS
Ankara’nın Kızılay meydanı, çalışanların öğle tatillerinde yemek
yedikleri, orta sınıfa yakın lokantaların bulunduğu bir yerdir. Alışkanlık
halindedir bizde. Tüm şirket çalışanları, ikili üçlü guruplar halinde dağılırız
tüm lokantalara öğle vaktinde.
Tarkan’ın taşınırken kaybettiği resimleri ile ilgili basına yaptığı
açıklamayı da ilk olarak bu lokantaların birinde yemek yerken duyduk. Tarkan,
kendisine yapılan homoseksüel yaklaşımları içeren sorulara yaklaşık olarak “bu
benim özel hayatım, sizi ilgilendirmez. Eğer hesap vermem gerekirse Allah’a
veririm” türünden bir açıklama yapıyordu ki hemen arkamızdaki masada bazı
arkadaşların simitçi bazı arkadaşların da milli piyango satıcısı olduğunu iddia
ettikleri pala bıyıklı bir müşterinin yorumu ile kendimize geldik. Müşteri,
Tarkan’ın sözlerine “Helal olsun lan namuslu adammışsın” diye benim başlangıçta
anlamadığım bir yaklaşım göstermişti.
Adamın yaklaşımından etkilenmiş olacağım ki, yerimden kalkıp masasına gitme
gereği duydum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda,
- Sence neden namuslu oluyor?
- Neyse o, başkaları gibi kıvırtmıyo, erkek adam.
Tarkan, namusluluğu üzerine birde erkeklik ünvanını da alınca ben ister istemez
, çocukluğumda yanlışlıkla kadınlar tuvaletine giren adamın namussuz diye kasaba
meydanında nasıl dövüldüğünü hatırladım. Bir de, mahallemizde başka şehirden
gelen bir adamla yaşayan ama, çok tutucu mahalle halkı tarafından hiç
yadırganmayan Melahat Teyzeyi. Namusluluk
Halk tarafından tutarlı olmakla eşdeğerdi. Peki, “Namus” sözcük olarak ne
demekti ve günümüze kadar nasıl gelmişti?
Namus’un Arapça’dan dilimize geçtiği bilinen bir gerçek ama tıpkı daha
önceki yazılarımda söz ettiğim İskender ve Eflatun gibi o da bu yolculukta hem
başka bir söylenişten bu duruma gelmiş hem de anlam olarak belirli bir değişime
uğramış.
Eski yunanda toplumu yöneten kurallara nomos denirmiş. Ortaçağ boyunca
Antik Yunan düşünürlerin kitapları Hırıstiyan otoriteler tarafından yasaklanıp
okutulmadığı dönemlerde bu kitapların Arapça’ya çevrilip Müslüman filozoflar
tarafından yorumlandığı çağlarda nomos, namus olarak söylenmeye başlamış ve aynı
anlamda kullanılmış uzun süre.
Türkçe’ye geçerken de anlam değişmesi ile insanın yazılı olmayan ahlaki
değerlere bağlılığının tanımı olarak dilimize geçmiş ve öyle bir erezyona
uğramış ki gel de bul bakalım namus’u mum yakarak.
Nezih Kuleyin
e-posta:
nezih@semor.com.tr
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|