| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Öykülerle Sözcükler" 21.06.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 76

NAMUS

Ankara’nın Kızılay meydanı, çalışanların öğle tatillerinde yemek yedikleri, orta sınıfa yakın lokantaların bulunduğu bir yerdir. Alışkanlık halindedir bizde. Tüm şirket çalışanları, ikili üçlü guruplar halinde dağılırız tüm lokantalara öğle vaktinde.

Tarkan’ın taşınırken kaybettiği resimleri ile ilgili basına yaptığı açıklamayı da ilk olarak bu lokantaların birinde yemek yerken duyduk. Tarkan, kendisine yapılan homoseksüel yaklaşımları içeren sorulara yaklaşık olarak “bu benim özel hayatım, sizi ilgilendirmez. Eğer hesap vermem gerekirse Allah’a veririm” türünden bir açıklama yapıyordu ki hemen arkamızdaki masada bazı arkadaşların simitçi bazı arkadaşların da milli piyango satıcısı olduğunu iddia ettikleri pala bıyıklı bir müşterinin yorumu ile kendimize geldik. Müşteri, Tarkan’ın sözlerine “Helal olsun lan namuslu adammışsın” diye benim başlangıçta anlamadığım bir yaklaşım göstermişti.

Adamın yaklaşımından etkilenmiş olacağım ki, yerimden kalkıp masasına gitme gereği duydum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda,

- Sence neden namuslu oluyor?
- Neyse o, başkaları gibi kıvırtmıyo, erkek adam.

Tarkan, namusluluğu üzerine birde erkeklik ünvanını da alınca ben ister istemez , çocukluğumda yanlışlıkla kadınlar tuvaletine giren adamın namussuz diye kasaba meydanında nasıl dövüldüğünü hatırladım. Bir de, mahallemizde başka şehirden gelen bir adamla yaşayan ama, çok tutucu mahalle halkı tarafından hiç yadırganmayan Melahat Teyzeyi. Namusluluk
Halk tarafından tutarlı olmakla eşdeğerdi. Peki, “Namus” sözcük olarak ne demekti ve günümüze kadar nasıl gelmişti?

Namus’un Arapça’dan dilimize geçtiği bilinen bir gerçek ama tıpkı daha önceki yazılarımda söz ettiğim İskender ve Eflatun gibi o da bu yolculukta hem başka bir söylenişten bu duruma gelmiş hem de anlam olarak belirli bir değişime uğramış.

Eski yunanda toplumu yöneten kurallara nomos denirmiş. Ortaçağ boyunca Antik Yunan düşünürlerin kitapları Hırıstiyan otoriteler tarafından yasaklanıp okutulmadığı dönemlerde bu kitapların Arapça’ya çevrilip Müslüman filozoflar tarafından yorumlandığı çağlarda nomos, namus olarak söylenmeye başlamış ve aynı anlamda kullanılmış uzun süre.

Türkçe’ye geçerken de anlam değişmesi ile insanın yazılı olmayan ahlaki değerlere bağlılığının tanımı olarak dilimize geçmiş ve öyle bir erezyona uğramış ki gel de bul bakalım namus’u mum yakarak.

Nezih Kuleyin
e-posta: nezih@semor.com.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
76. Sayı önceki yazı 76. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye