| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Öykülerle Sözcükler" 25.01.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 56

NEMRUT

Ortaokul üçüncü sınıftaydık. Okulumuza Zonguldak'tan yeni bir matematik öğretmeni atanmıştı. Çok sinirli birisiydi ya da bize öyle geliyordu. Ama çevresinde korku duygusu uyandırdığı da bir gerçekti. Çok kısa bir süre sonra okulun müdür yardımcısı da olunca, nerede ise okul olarak ulusal yas ilan edecektik.

İki dönemli bir eğitim alıyorduk. Sabah erkenden kalkıp dersleri bitirince yapacak birşey kalmıyordu. Ufak tefek birşeyler atıştırır, onbirbuçuk sularında evden çıkıp, yavaşça kasabanın ana caddesinden geçer, okulun olduğu tepeye çıkan yokuşu tırmanmaya başlardık. Bu tırmanma süreci içerisinde bizim gibi okula gitmekte olan kız ya da erkek arkadaşlarımıza rastlardık. Birlikte okulun bahçesine kadar yürür ve bahçede saatin oniki otuz olmasını beklemeye başlardık.

Yine böyle bir günde, Selma, Mustafa ve ben bahçede beklerken, kendisinden daha önce sözettiğim Müdür Yardımcımız Ali Bey uzaktan göründü. Ne yalan söyleyelim, biraz tedirgin olmuştuk. O an, Selma'nın mırıldanarak; "Geliyor nemrut suratlı adam" dediğini duydum.

Nemrut kimdi? Nasıl olmuştu da suratsızlığın simgesi olarak tarihteki yerini almış ve bizim ortaokulun bahçesinde üç tane yeni yetme öğrencinin konusu olmayı başarabilmişti.

Soruya yakın çevremden kısa bir zaman aralığında yanıt bulamadım. Daha sonra söylenenler de beni tatmin etmedi. 

Birgün sahildeki çay bahçesinde babam ve arkadaşları tavla oynarken ben;

- Biliyor musunuz, bu Nemrut kim?

diye sorduğumda,

Urfalı İdris amca; "Ben Nemrutu bilirem" dedi.

Anlattığına göre;

"Nemrut adlı bir kral yaşarmış eski Mısırda ve kendini Tanrı zannedermiş. Hazreti İbrahim ona Tanrı olamayacağını, Tanrının yaşayanlardan farklı olması gerektiğini söylemiş ve onunla Tanrı olmadığı konusunda inatlaşarak iddiaya girmiş. İddiasını da kazanmış. Bunun üzerine Nemrut sinirden köpürerek Hazreti İbrahim'i yakmaya karar vermiş ama yakamamış. Hz. İbrahim ateşlerin arasından uçarak Şanlıurfadaki balıklı göle düşmüş ve yüzlerce balık haline gelmiş".

Nemrut çok ünlü bir firavun olsa gerekti. İleriki yaşlarımda kendisinden Kuran'da tek tanrılı dinlerin düşmanı olarak söz edildiğini öğrendim ve neredeyse bir çok dağın, şehrin ve limanın adının Nemrut olduğunu da.

Nemrut'un yakışıklı mı yoksa suratsız bir firavun mu olduğunu bilmiyoruz ama tarihteki rolünden dolayı kendisi "suratsız" ilan edilmiş. O da yetmemiş tüm suratsızları tanımlama yükü de omuzlarına yüklenmişti anlaşılan.

Nezih Kuleyin
elektronik posta: nezih@semor.com.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
56. Sayı önceki yazı 56. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye