| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 25.01.2001 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 56

İçindekiler;

  • Konu: Elektronik Ticaret Sitesi
  • Konu: Hadi Zengin Olalım
  • Konu: İki Gazete Sitesi Hack
  • Müzik: Sade - Lovers Rock
  • Oyun: Oni
  • Film: Being John Malkovich - John Malkovich Olmak
  • Söz: David Wilkerson

 


KONU: ELEKTRONİK TİCARET SİTESİ

Dana Blankenhorn, Amerikalı yirmi senelik bir gazeteci, köşe yazarı, araştırmacı. 1985'den bu yana internet ortamı ile profesyonel olarak ilgileniyor. 1977'de Rice'ı bitirdikten sonra, Northwestern'den gazetecilik üzerine MS derecesi alıyor.

Dana Blankenhorn, her hafta elektronik ticaret üzerine edindiği bilgileri, aldığı duyumları, eğilimleri okuyucuları ile internet ortamında paylaşıyor. Bunun için bir ücret talep etmiyor. Dilerseniz elektronik posta bültenine abone oluyorsunuz, dilerseniz internet sayfalarından okuyorsunuz bu bülteni.

İnternet'teki sayfaları bir gazetecinin görüş ve düşüncelerini hem yeni yazılarında hem de geçmişe yönelik arşivde kullanıcılarla nasıl paylaşacağını gösteren örnek bir tasarıma sahip. Sade ancak kullanışlı.

Blankenhorne; "1983'ten bugüne kadar saman alevi gibi parlayan, müşteri ve pazar taleplerini dikkate almadan çalışmaya başlayan bir sürü şirket gördüm. Hepsi, bir Broadway gösterisinden daha kısa sürede kapandılar" diyor. Haftalık ücretsiz bir bülten çıkarma nedenini ise; "Aklına gelen fikirleri başkaları ile paylaşmak" olarak açıklıyor.

Profesyonel olarak kendisinden yardım istendiği taktirde, "Beyin Fırtınası" 'ndan, "Strateji Geliştirme" 'ye ve "Eğitim" 'e kadar geniş bir yelpazede hizmet vermeye hazır olduğunu belirtiyor. Bu çalışmanın internet ve elektronik ticaret konusunda olduğunu belirtmeme herhalde gerek yok. Anlamış olmalısınız. Üstelik danışmanlık hizmeti için firmalara gitmesine gerek olmadığını, elektronik posta ve telefonla bu işi yürütebildiğini de ekliyor.

Ben çok faydalandım. Her hafta da eğlenceli, düşündürücü, bilgi dolu bülten gelmeye devam ediyor.

Erişim adresi; http://www.a-clue.com 


KONU: HADİ ZENGİN OLALIM

İnternet aracılığı ile zengin olmanın ilginç bir yolu var. Biraz zor ve meşakkatli ancak becerebildiğiniz taktirde çok para kazanacağınızı garanti edebilirim.

Yapacağınız şey çok basit; "Bir Ülke Bulacaksınız". Bu ülke, iki ya da üç harften oluşan bir kısaltma ile tanınabilecek. Bu harflerden oluşan üst alan adını almak için ICANN'e gidecek ve tescil ettireceksiniz. Ondan sonra gelsin paralar. Ancak, paralar gelmeden önce bu iki ya da üç harfe uygun bir ticari anlam yükleyeceksiniz.

Örnekle açıklayayım. İnternet'te alan adları ile ilgilenenler muhakkak duymuştur. ".com" furyasından sonra, ".to", ".tv" ve ".ws" furyası başladı. Bir de ".tc" var belki biliyorsunuz.

".ws" = web space, ".tv" = Televizyon, medya anlamları ile pazarlanıyor. ".tc" 'yi ise biz "Türkiye Cumhuriyeti" olarak pazarlıyoruz.

Gerçek böyle değil.

".ws" = Western Samoa, ".tv" = Tuvalu ve ".to" = Tonga ülkelerinin alan adları. Alan adı satan şirketler bu uzatmalara benim yukarıda saydığım anlamları yüklediler, o şekilde pazarlıyorlar ve bu ülkeler bu işten iyi para kazanıyorlar.

Bildiklerimizi paylaşıp, böyle bir ada, ülke bulursak, alan adı satarak zengin olabiliriz. Hazır parayı duyunca nasıl da gülümsemeye başladınız, değil mi?


KONU: İKİ GAZETE SİTESİ HACK

22.1.2001'i 23.1.2001'e bağlayan gece, "milliyet.com" ve "hurriyet.com" adreslerinde yayın yapan iki internet sitesi hack edildi. Bununla karşılaşanlar saat farkından dolayı yurt dışında yaşayan internet kullanıcıları oldu. Bizim gece yarısı geçtiğimiz bir saatte henüz oralarda gündüz olduğu için ve Türkiye'den haberdar olmak istediklerinden gazetelerin internet sitelerine erişmek isteyenler, hack edilmiş sayfalarla karşılaştılar. Kısa bir sürede gazeteler bu işi toparlamışlardı ancak deliller ortada kaldı. Aslında ertesi günün sabahında, "milliyet.com" kendine gelmişken, "hurriyet.com", "under construction" mesajı veriyordu.

"milliyet.com" 'un hack edilmiş sayfasında; "HACKED BY HIDIR(ZENGA) THE FINAL SIGN OF THE BUSINESS" şeklinde başlayan bir cümle yer alıyordu. Cümlenin devamında ne olduğunu aktarmıyorum. Ekranların saklanmış şekilleri elimde. Ancak öyle tahmin ediyorum ki, yukarıdaki cümle sitenin o şekilde olduğunu görebildiğimizi açıklıyor olmalı.

Buna benzer bir olay, 22.10.2000'de de anket sayfasında meydana çıkmıştı.

Superonline 2000'in Haziranında hack edildiğinde farklı bir şey söz konusu idi. Orada superonline sistemine erişilmemiş, yurt dışındaki DNS kayıtları değiştirilerek kullanıcılar başka bir adrese yönlendirilmişti. Onun için iyi bir güvenlik duvarı ardında olduklarını varsayıyorum.

Bu haberi buraya alma gereği duydum. Çünkü pek çok internet sitesinin hack edildiği ile ilgili haber okumamız olası. Ancak nedense bu konuda bilgi göremedim. Ayrıca, bu sitelerin bulundurulduğu sistemlerde başka bilgilerde olabilir. Acaba o bilgiler ne kadar güvende?

Bu siteler ne tür bir güvenlik duvarının (firewall) arkasında tutuluyorlar? Eğer bu konudaki bilgiler paylaşılırsa, benzer sisteme ve duvarlara sahip sitelerinde başına benzer sorunların gelmesi engellenebilir.


MÜZİK: SADE - LOVERS ROCK

Asıl adı, "Helen Folsade Adu" olan, bizlerin ise "Sade" olarak bildiği sanatçıdan sekiz yıl sonra güzel bir albüm, "Lovers Rock".

Moda tasarımcısı eğitimi gören Sade, kendisini müziğe vererek, "No Ordinary Love" şarkısının yer aldığı "Love Deluxe" albümünü 1992 senesinde çıkarmıştı.

Sekiz yıl sonra Sony etiketiyle karşımızda. Albümde 11 eser yer alıyor. Sade'nin sesi yumuşak melodiler romantik, sözler duygusal.

Sade her zaman radyo istasyonlarının özellikle gece yayınlarının favorisi, duygu dolu programların ayrılmaz bir bütünü oldu. Bu albümde de aynı özelliğini koruyor. Arabada giderken, gece sakin bir kafa ile dinlenirken rahat vakit geçirmenizi sağlıyor.

Her zaman keyif alarak dinleyebileceğiniz bu albümü edinin.  


OYUN: ONİ

Bungie Software'in geliştirdiği "Oni", "GOD" Gathering Of Developers tarafından pazarlanıyor. Son dönemlerin en iyi ve etkileyici oyunlarından birisi diyebiliriz.

Üçüncü şahıs gözünden oynanan oyun, "Tomb Raider" ve "Tekken" türünün ileriye götürülmüşü. Japon anime karakterlerin yer aldığı oyun, üçbin yıl sonraki bir dünyada "Tech Crimes Task Force" TCTF'in bir ajanı olan Konoko'unun maceralarını işliyor.

Oyun toplam ondört ana bölümden oluşuyor. Her bölüm kendi içinde alt görevlere sahip. Oyun içinde istediğiniz yerden devam etmek için bir "save" seçeneği yok. Onun yerine belli aşamaları tamamladıkça oyun kendini "save" yapıyor. Ancak bu bazı bölümlerde ciddi sorunlar oluşturuyor. Bazı yerlerde on, on beş dakika mücadele ettikten sonra, başa dönmek zorunda kalabiliyorsunuz. Gerçi çok önemli değil ama her istendiğinde saklanabilseydi iyi olurdu.

Grafikler güzel, 1024x768 32 bit'de dahi iyi bir sisteminiz varsa performans sorunu yaşamıyorsunuz. Sadece ingilizce tabiri ile "clipping" sorunu var. Bazı düşmanları öldürdüğünüz zaman adamın yarısı bir odada diğer yarısı öbür odada görünebiliyor.

Oyunu geliştirenler değişik bir üçüncü şahıs kamera açısı kullanmışlar. Duvarlara çok yaklaştığınızda duvarlar şeffaf hale geliyor. Bu özelliği iyi kullanırsanız, üst kattan ya da yandaki bir odadan gelen askerleri görüp, hareket edebiliyorsunuz.

Bölüm geçişlerindeki canlandırma sahneleri, bölüm başlangıcındaki görevlerin veriliş sahneleri çok iyi. Müzikler ve ses efektleri gerçekçi.

Konoko pek çok silah kullanabiliyor ancak en büyük silahı elleri ve bacakları. Düşmanı genelde silahsız yüz yüze dövüşerek temizlemek daha kolay ve ilginç. Konoko'ya pek çok değişik hareket yaptırarak, yumruk, tekme attırabiliyorsunuz. Bunları artarda yaptırdığınız zaman çok güzel hareketler oluşuyor. Ayrıca adamları tutarak omzunuzun üzerinden atabiliyorsunuz. Bu esnada adamların boynu kırıldığında çıkan boyun kırılması ses efekti muazzam. Rahatsız edebilir.

Düşman askerlerin zekaları iyi. Üç farklı zorluk derecesinde oynayabildiğiniz Oni, basit olan zorlukta kolay oynanabilmesine karşın, en zor seviyede gerçekten zorluyor. Düşmanlar sese duyarlı. Konoko gerektiğinde silah kullanabilse de, diğer gözcüleri uyaracağı için pek tercih etmemenizde yarar var.

İkinci bölümdeydi yanlış anımsamıyorsam. Uzakta bir gözcü gördüm. O zamana kadar askerler beni gördüklerinde üzerime doğru gelerek saldırıyorlardı. Halbuki şimdi bir uyarı mesajı geldi, diyordu ki; "Bazen düşman size saldırmaz. En yakın alarm terminaline giderek arkadaşlarına haber vermeye çalışır". Gerçekten adam arkasını döndü koşmaya başladı. Ben durur muyum, başladım arkasından koşmaya. Bir süre sonra adama yetiştim ve havada uçtum. O esnada adamın bacaklarına bir dalış yaparak, adamı yere indirdim, ardından bir iki yumruk ve tekme, işlem sonuçlandı. Bunu niçin anlattığımı sorarsanız, bu hareketlerin ekrandaki canlandırılması o kadar gerçekçi ki, kendinizi bir filmdeki başrol oyuncusu kahraman olarak görebiliyorsunuz ve oyuna konsantre olduysanız, başından kolay kolay kalkamıyorsunuz. Kısa kısa görevler verip, tamamlatarak, oyunu terk etmemenizi sağlamışlar.

Konoko'nun ve rakiplerinin hareketleri çok iyi canlandırılmış. Dövüş sahnelerini gerçekten yaşamanızı sağlayacak bir atmosfer mevcut.

Çok kullanıcılı oynama olanağı yok. Bir defa oynanıp bitirildikten sonra, sadece bazı hareketleri ve sahneleri tekrar etmek için, arkadaşlarınıza göstermek için oynayabilirsiniz.

Kontrollar kolay, tuşları kendiniz belirleyebiliyorsunuz. Ancak burada garip bir şey yapmışlar. Tuş değişikliklerini programın içindeki bir ekrandan değil, bir text editörü aracılığı ile işletim sistemi seviyesinde yapıyorsunuz.

Bu tür oyunlardan hoşlanıyorsanız, kaçırmayın. Elinize silah alıp, karşınıza her çıkana ateş ederek öldürmektense, bire bir dövüşerek, hedefe ilerlemek, gerektiğinde silaha müracaat etmek, yer yer saklanarak devam etmek keyifli.


FİLM: BEING JOHN MALKOVICH 
- JOHN MALKOVICH OLMAK

Gecikmeli olarak gösterime giren müthiş bir film, "Being John Malkovich - John Malkovich Olmak".

John Cusack, Cameron Diaz, Catherine Keener, John Malkovich, Orson Bean başrollerde yer alıyor.

Charlie Kaufman'ın eserinden beyaz perdeye uyarlanan filmin yönetmeni, Spike Jonze. Jonze'u aynı zamanda aktör olarak tanıyoruz. Jonze, bu filmle Oscarlarda En İyi Yönetmen ödülüne aday gösterildi. Filmin aday olmadığı ödül neredeyse yok. Bunların büyük bir kısmında da başarılı oldu.

Oyuncuları nereden anımsadığımıza gelirsek; Diaz, "There's Something About Mary", "Any Given Sunday", "Charlie's Angels", "My Best Friend's Wedding", Cusack, "Con Air", "High Fidelity", Keener, "8MM" ve Malkovich, "Places in the Heart", "In the Line of Fire", "Killing Fields", "Empire of the Sun", "Con Air" 'dan anımsanacaktır.

Bir başkasının gözlerinden dünyayı görmek ve onun bedeninde yaşamak, nasıl bir duygu, hiç merak ettiniz mi? Hele bir kadınsanız ve bir kadına aşıksanız onunla bir erkek olarak birlikte olmak? Çok karmaşık değil mi? Kuklacı ve işsiz bir adamla, hayvan dükkanı işletici karısı arasında yaşam giderek zorlaşmaya başlamıştır. Kadının ısrarları sonucu adam bir şirkette iş bularak, çalışmaya başlar. İzleyiciler olarak ilk şoku adamın çalıştığı mekanda yaşarız. Ardından iş yerindeki bir kadın arkadaşı ile bir kapı keşfederler. Bu kapı John Malkovich isimli bir tiyatro oyuncusunun içine yolculuk yapılmasını sağlamaktadır. İşin içine evli çiftin iş yerindeki kadına olan aşkları da girince film iyiden iyiye çığırından çıkmaya başlıyor. Kendi içinize dışarıdan tekrar girerseniz ne olur? Bu sahne muhteşem. Çok uzun süre anımsayacaksınız. Dünyaya başka bir gözle bakacaksınız.

Müthiş bir hayal gücü, fantastik bir dünya, felsefi düşünceler, iyi ve kaliteli çekimler, başarılı bir oyuncu kadrosu, güzel bir müzik bir araya gelince birden fazla kez seyredilebilecek bir film ortaya çıkmış. Biraz uç noktada bir film olmasına rağmen kaçırmayın, izleyin.


SÖZ: DAVID WILKERSON

World Challenge Inc.'in kurucusu ve yöneticisi, Manhattan'ın merkezindeki Times Square Church 'ün kurucusu, yaptığı konuşmalar ve verdiği beyanlar üzerinde tartışılan Amerikalı din adamı David Wilkerson (1931-) 'dan bir alıntı;

"Etmediğimiz o telefon,
Yazmayı ertelediğimiz o not,
Takdir etmediğimiz o iyilik,
İş sevgiyi vermeye gelince fırsatlar sonsuzdur,
Ve bunu hepimiz yapabiliriz.
Sevgi sadece hissedilen bir şey değildir,
Yapabileceğiniz bir şeydir de...."

 

Sevginin üretilebildiğini, zamanını beklemeden, çok geç olmadan harekete geçmemiz gerektiğini vurgulayan güzel cümleler.

Bu sözleri bize ileten Sayın Gülümser Ulaş'a teşekkür ederiz.


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
56. Sayı önceki yazı 56. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye