| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 07.09.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 37

İçindekiler;

  • Konu: Etkinliklerden İlk Gün İzlenimi
  • Konu: Şükür Kavuşturana
  • Film: Gone In Sixty Seconds - Altmış Saniye
  • Müzik: The Very Best Of Latin Jazz
  • Mekan: Beyoğlu Pub, Bar, Restoran
  • Söz: Ömer Hayyam

KONU: ETKİNLİKLERDEN İLK GÜN İZLENİMİ

Salı günü (5.9.2000) Bilişim 2000 Etkinlikleri'nin Lütfi Kırdar'daki açılış toplantısına gitmek üzere akşamüstü yola çıktım. Arabaya bindikten sonra artık bir alışkanlık haline dönüşmüş şekilde günün gelişmelerini öğrenmek için radyoya elimi uzattım ve dinlemeye başladım.

O da ne? Radyoda Sayın Nezih Kuleyin ve Sayın Zafer Kurdakul, "Bilişim 2000" hakkında konuşuyorlar. Bu bir tesadüf ise çok güzel, planlı bir konuşma ise daha da güzel.

Bir hayal edin. Saat 18:00'de açılış var ve pek çok davetli o saate yetişmek üzere yolda. Eğer Radyo Foreks'i dinliyorlarsa, Bilişim 2000 hakkında bir konuşmaya şahit oluyorlar. Biliyormusunuz ki, "Fuar alanındaki telefon santrali bir kasaba santrali büyüklüğünde". Bunu radyodan öğrendim.

Bundan öncesi de var. Kısa bir süre önce TRT'de Sayın İnci Pekgüleç Apaydın ve Sayın İlker Tabak farklı iki programa konuktular. Tüm bunlar iyi bir tanıtım alt yapısına yavaş yavaş hazır olduğumuzu gösteren önemli noktalar.

Amerika'daki Comdex ve Almanya'daki CeBIT'e gidenler bilirler. Fuarların yapıldığı şehirlerin civarına yayın yapan hemen hemen tüm radyo istasyonları yayın akışlarında fuardan haber verirler. Ayrıca şehrin muhtelif yerlerindeki billboardlarda organizasyon ile ilgili hem düzenleyen şirketin, hem de katılımcı firmaların ilanlarını görmek olasıdır. Bilişim 2000'in de bu konuma doğru geliyor olması çok güzel.

Hindistan Ulusal Yazılım ve Hizmet Şirketleri Derneği "NASSCOM" Başkanı Dewang Mehta'yı dinlerken, Hindistan ile Türkiye arasında verimli bir işbirliği ortamı oluşturulabileceği gözüktü. Belki biraz ticari olabilir ancak Türkiye'nin konumunun ne kadar önemli olduğunu belirtirken, öyle sanıyorum ki salonda konuşmayı dinleyenlerin büyük bir bölümünde milli duygular canlandı. Amerika'da Microsoft'ta çalışan Hintlilerin %17, Oracle %15, IBM %13 olduğunu, bunun da Hindistana gelen iş konusunda kendilerine avantaj sağladığını bildirdi. Türkiye'nin Avrasya'nın bilişim merkezi olmak için çok büyük bir potansiyeli olduğunu ekledi.

TBD Yönetim kurulu başkanı Sayın İnci Pekgüleç Apaydın'da güzel bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın tamamını buradan okuyabilirsiniz.

Şöyle düşünebilirsiniz, kaç tane sektör gösterebilirsiniz ki, içinde bulunanlar "İyi ki bu sektörün bir mensubuyum" desin. Bilgi teknolojisi sektörü bu sektörlerden birisi. Hele, "Yaşam Boyu Hizmet Ödülü" 'nü alanları düşündüğünüzde buna daha çok anlam verebilirsiniz.

Fuar ile etkinlik tarihleri çakışıp, birisi Lütfi Kırdar'da, diğeri Beylikdüzü Tüyap'ta olunca, birşeyleri kaçırmanız kaçınılmaz. Nelerden fedakarlık edeceğinize karar vermeniz çok zor. Etkinliklerde o kadar fazla seçenek yer alıyor ki, izlemediğiniz bölümler aklınızda kalacak. Ancak fuar alanını görmeden yapamayacağımıza göre, en iyi gün Perşembe öğleden sonra deyip, yoklamada yok yazılmayı göze aldık.

Önümüzdeki sene buna bir çözüm bulunacağını düşünüyorum. İlk aklıma gelen çözüm, etkinliklerin ikinci günü öğleden sonra hiç oturum yapılmaz, o yarım gün fuar gezintisine ayrılır. Ya da, etkinlik ile fuar tarihleri birbirini takip eder, çakışmaz. Son önerim ise, etkinlik ile fuar tarihleri arasında bir veya iki gün çakışma sağlanır.

İlk gün sabah oturumu tamamen açılış için ayrılmıştı. On farklı konuk ile "Ey-Türkiyem" başlıklı bir oturum izledik. Havanın yağışlı olması, trafik sıkışıklığı gibi geleneksel mazeretler sonucu yaklaşık elli dakika gecikme ile başlayan oturum izleyenler büyük beğeni topladı. Sunum ve konuşmalar son derece akıcıydı. Nereden, nereye geldik, nereye gitmeliyiz konularına çıklık getirildi. Bu sene neyse ki pek çok günlük gazete etkinlik için gelenlere dağıtılıyor da, beklerken kimse sıkılmadı. Bu sürede bir günlüğüne de olsa gazete okuma yüzdesi yükselmiştir.

Oturumlar, çalışma grupları, konferanslar ve eğitim seminerleri için henüz bir şey söylemek çok zor. Verimli geçtikleri söyleniyor. Benim katıldığım "Yazılım Üretimi" ile ilgili çalışma grubunda YASAD başkanı Sayın Murat Kasaraoğlu ulusal yazılımcıların haklarını savunma konusunda son derece kararlı gözüküyordu. Önümüzdeki dönemde bu konuda önemli gelişmelere öncülük edeceklerini ve hepimizin bundan yararlanacağını hissediyorum.

Açılış ve ilk günün izlenimleri kısaca bunlar. Fuar ve etkinliklerin geniş izlenimi önümüzdeki haftanın yazısında devam edecek. Fuar Pazar günü, etkinlikler C.tesi günü sona erdiği için sağlıklı bir değerlendirmenin Pazar gününden sonra yazılabileceğini, ondan önceki görüşlerin varsayımlardan oluşacağını düşünüyorum.


KONU: ŞÜKÜR KAVUŞTURANA

Bu başlığı okuduğunuz zaman Bilişim Etkinlikleri ile ilgili yazıya devam edeceğimi düşünmüş olmalısınız. Ancak konu etkinlikler değil. Konumuz; "Tatilciler döndüler, İstanbul trafiği sizlere ömür".

Gözlerimiz yollarda kalmıştı. Okulların açılma dönemine girilmesi ile birlikte yazlık göçmenler yuvalarına geri dönmeye başladılar. Unutmak üzere olduğumuz trafik sıkışıklığını da beraberlerinde getirdiler.

Emeği geçenlerin hepsini kutluyorum! Bu trafik sıkışıklığı ancak bu kadar güzel organize edilebilirdi!

LaFontaine'in "Karınca ile Ağustos Böceği" masalında anlattıkları bizim yazlıkçılarda tersine uygulanıyor. Masalda karınca yazın çalışıp, kışın bunları değerlendiriyor. Biz de, kışın çalışılıp, yazın yeniliyor. Hem de ne yemek, ne yemek...

Zaman ilerledikçe yolda harcanan süre artarak kişilerin dayanma sınırlarını zorlamaya başladı. Bir süre sonra zorunlı tedbirler gündeme getirilebilir. Hazırlıklı olmakta yarar var.


FİLM: GONE IN SIXTY SECONDS - ALTMIŞ SANİYE

Dominic Sena'nın yönettiği "Gone In Sixty Seconds - Altmış Saniye" filmi pek çok sinema eleştirmeni tarafından sinemada izlenip, ardından unutulabilecek sabun köpüğü gibi nitelendirilse de, benim fikrim farklı. Bu film DVD veya VCD kolleksiyonlarında yer alarak, birden fazla kez seyredilecek, hareketli bir macera ve araba tutkunları filmi.

Filmin başrollerinde, Nicolas Cage, Giovanni Ribisi, Delroy Lindo, Angelina Jolie, Robert Duvall ve Christopher Eccleston paylaşıyorlar.

Yönetmen Sena'nın ikinci filmi. Onun için anımsama olanağınız çok zor.

Cage'i yakın dönemde izlediğimiz, "City Of Angels", "8MM", "Bringing Out The Dead" ve 1996'da En İyi Oyuncu Oscar ödülünü aldığı "Leaving Las Vegas" 'tan anımsayacaksınız. "The Bone Collector" ve 2000'de En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar ödülünü aldığı "Girl, Interrupted" Jolie'nin, "Ransom" ve "Romeo Must Die" Lindo'nun, 1984'te En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünün aldığı "Tender Mercies" Duvall'in anımsanacağı filmler.

Cage, araba hırsızlığında bir efsane olmasına rağmen mesleği bırakıp, ülkeyi terk etmiştir. Ancak bir gün kardeşinin başı derde girince, tekrar geri dönerek kardeşinin yaşamını kurtarmak üzere dört gün içerisinde elli arabanın çalınması işiyle karşı karşıya kalır. Arabaların modelleri, tarihleri belirlidir. Cage, dört gün süre olmasına rağmen polisin harekete geçmesini engellemek için bu işin yirmidört saatte yapılması gerektiğini düşünür ve eskiden birlikte çalıştığı arkadaşlarını etrafına toplar. Film, bundan sonra araba çalma, polis ile kovalamaca, bir aşk öyküsü, aile ve arkadaşlık bağları üzerine devam ediyor.

Bu sezonun yüksek tempolu macera filmlerinden biri. Fırsat bulursanız izleyin.


MÜZİK: THE VERY BEST OF LATIN JAZZ

Caz ve latin müziği. Bu iki kavram bir araya geldiğinde dinlenmeye doyulamayacak eserler ortaya çıkıyor. "The Very Best Of Latin Jazz" iki CD'den oluşan değişik sanatçıların seçilmiş şarkılarının içinde yer aldığı bir çalışma.

Samba, Latin caz ekolünün en popüler ritmi. Bu albümde de samba ritminde eserleri bulmanız olası.

Antonio Carlos Jobim, Tito Puente, Sergio Mendes, Carlos Santana, Stan Getz, George Benson, George Duke, Oscar Peterson gibi bildik pek çok sanatçının eserlerini dinleyebiliyoruz.

Albüm yetenekli sanatçıların Latin Caz olarak seslendirdikleri eserleri bir arada bulabileceğiniz güzel bir çalışma. Bu tarza meraklı iseniz, kaçırmayın. İki CD'de yaklaşık ikibuçuk saatlik şarkı dinleyebilirsiniz. Melodiler güzel, icra daha da güzel.


MEKAN: BEYOĞLU PUB, BAR, RESTORAN

1988 yılında Divan'da çalışmakta olan dört kişi Beyoğlu'nda kendileri için bir yer açmaya karar verdiler ve adını da "Beyoğlu Pub, Bar, Restoran" koydular. Çok iyi yaptıklarını da şimdi buraya gidenler görüyorlar.

Mutfakta Cemal Usta'nın yer aldığı işletmede Ahmet Vural operasyondan sorumlu.

Hemen hemen tüm ülke mutfaklarından güzel yemeklerle birlikte Türk mutfağının seçkin örneklerini de bulabileceğiniz bir yer.

Servis çok iyi. Her konuda ilgilenerek, ellerinden gelenin en iyisini yapma gayretindeler. Yazın bahçe kısmının devreye girmesi, İstanbul'un bu kesiminde kendinizi farklı bir bölgede hissetmenize yol açıyor.

Belirli günlerde İlhan Gencer'in canlı müzik yaptığını da ekleyelim. Keyifli dakikalar geçirmenizi sağlıyor. 

İstanbul Beyoğlu'nda hem yaz hem kış, güzel vakit geçirebileceğiniz, eğlenebileceğiniz bir mekan. Eğer yolunuz oralara düşerse (Atlas pasajı karşısı, Ferhan Şensoy tiyatrosu pasajı üstü) uğramadan geçmeyin. Yemek yemeden sadece bir şeyler içmek, güzel bir ortamda sohbet ederek, sanatçıları izlemek isteyebileceğiniz bir mekan. Bakarsınız biz de ordayız!


SÖZ: ÖMER HAYYAM

"Sevgili, seninle bir pergel gibiyiz:
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersen, döneyim çevrende
Er geç başbaşa verecek değil miyiz?

Benim halimden haber sorarsan
Bir çift sözüm var sana, yürekten:
Sevginle gireceğim toprağa
Sevginle çıkacağım topraktan"

Ömer Hayyam'ın bu güzel çalışmasını bize ileten Neslihan Varol Gülkökü'ne teşekkür ederim.


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
37. Sayı önceki yazı 37. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye