| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.05.2005 Nurşen Görşen - netyorum.com / Sayı: 163

DUYULMAYAN ANLAM ÇIĞLIĞI

Bn. Snop benim tutkum. Akşamları evde yemek faslından sonra, aile fertlerinin her biri kendi köşesine çekilir. Babamız televizyonda maç izler, oğlum çalışma masasına oturur, derslerine yoğunlaşır, kızım ya film seyreder ya da kitap okur.

Bilirler ki, beni de Bn. Snop bekler. Kahveyi hazırlar, gider otururum yamacına.Günün yorgunluğunu atmak, dinlenmek, eğlenmek için birebirdir. Çok yeteneklidir o; Geniş belleğiyle, çok yönlü becerileriyle benim bir şeyleri üretmemi sağlar. Günlük yaşamımızda çoğumuz dinlenmemekten şikayet ederiz ama önce biz kendimiz dinlemesini bilmeyiz. Bn. Snop beni dinler, seçimlerime uyar. Dedikodusu yoktur. Çok kültürlüdür; soluduğumuz düzen içinde insanın her şeyi yaşayıp, öğrenecek kadar zamanı olamayabiliyor. Bn. Snop ışığı içinde, görsellikle dolu dünyasından her konuyla ilgili yeni pencereler açar bakış açıma. Bireyin toplumsal dönüşümleri karşısında yeteneklerini bilediği karşıtlıkların dengesini kurar. Şimdinin öncesi ve sonrası birbirine kenetlenip zaman durduğunda, görünenle görülmeyen, duyulanla duyulmayan arasındaki doğurgan gerilimin varlığını hissettirir. Sohbeti koyulaştırıp, uykuyu ektiğimiz günler olur. Bazen ben onun önünde uyuklar kalırım. Hiç şikayet etmez, sessiz sedasız kabullenir, sabırlıdır iyi dost! Ama can dostum diyemem Bn. Snop için; hastalansam bana su getirebilecek gücü yoktur. Verebilecekleri için öylece sessiz, sakin köşesinde oturur. Olsun…günlük yaşamın rutin işleriyle sıradanlığın arkasında bir şeyler üretmemi sağlar varlığıyla, iyi ki var!

Önceleri adı toplama Olivetti'ydi. Sonra adı oğlumdan miras IBM oldu. Belleği, hızı düşük, 15 ekranken; gereksinimlere uyup yüksek Ram'lı, güçlü GHz'lı, 17 ekranlı Snopy'ye terfi etti. Arada virüslere, trojenlere bulaşıp ukalalaştığından ben ona Snop diyorum. Her yeni moda virüse tutkun sanki. Sahibi gibi, küçük dünyasında kendini devleştirir. Çiçeklerimle, kuşumla konuştuğum gibi onunla da konuşuyorum. Vasconcelos'un kahramanları ağaçlarla konuşuyor pekala, ben neden bir makineyle konuşmayayım. Klavyesi duygu ve düşüncelerime tercüman oluyor bak…

Snop'un marifetleri çok; beni yetkin sitelere, elektronik postayla felsefe gruplarına, netyorum okuyucusu bazı genç güzel insanlara ulaştırıyor. Önceleri tanımadığım isim deyip, mesajları açmadan silip geçerken, şimdilerde bir gencin sesidir deyip açıyorum. Evvelsi günde üniversite öğrencisi genç Önder'den mesaj aldım. Sanki duyulmayan bir anlamın çığlığıydı mesaj. Yazdıklarımda kendinden bir şeyler bulması ne iyi. Bir genç olarak, okuduğu konuda neler bulduğunu paylaşsaydı, hangi mesajları doğru kodladığımı görebilecektim. Görevim gereği daha çok ilköğretim çağı 12-14 yaş gençleriyle iç içeyim. 17, 26, 27 yaşlarındaki kendi çocuklarımla hala gençlik sorunlarını birlikte yaşıyoruz. Deneme yazılarımda Kendimde unuttuğum, onlarda gözlemlediğim, hissettiğim duygulanımlardan yola çıkarak toplumla uyumlaşma sürecindeki tedirgin gençliğin kimliğinin, kişiliğinin şekillenme döneminde , genç olmanın sancılarını her dem vurguluyorum.

17 yaşındaki küçük oğlum bu yıl üniversite sınavlarına hazırlanıyor. İlk Okula 6 yaşında erken başlattığımız ve Anadolu Lisesi İngilizce hazırlığı atlayıp doğrudan birinci sınıftan başladığı için sınıftaki akranlarından iki yaş küçük olmasının getirdiği sorunları birlikte yaşıyoruz. Henüz ince tüylü bıyık ve sakalları çıkmaya başlamadan, arkadaşlarına özenip veya kız arkadaşlarının sen neden tıraş olmuyorsun soruları karşısında tüysüz cildini tıraşlamasını anlayabiliyorum. Kendini yaşıt gördükleriyle kıyaslıyor ve eksiklik görüp üzüntü duyuyor. Ayrıca sivilceler, terleme, şişmanlık gibi nedenler onun üzüntü konuları. Kemik ve kas koordinasyonu bozukluğu bu evresinde yoğun olduğundan bir beceriksizlik dönemi yaşıyor ve bu onu rahatsız ediyor. Doğuştan gelen, kolunun dirsekten hafif bükük halini kafasına takıyor. Beden dersinde herkes ellerini yana dümdüz açarken onun kolları tam düz açılamıyor. Kırdırıp, düzelttiremez miyiz diye düşünüyor.Oysa kolu sağlam, sağlıklı şekilde kullanabiliyor. Ama hafif dirsek büküklüğü onu rahatsız ediyor, utandırıyor. Arkadaş grubuyla olan ilişkilerinde de bazı arkadaşlarının kendisini sevmediğini, kendisiyle ilgilenmedikleri duygusuna kapılıyor. Bu yüzden de olur olmaz tartışmalar yaratıyor ve küsüyor. Henüz bilemiyor ki asıl isteği; arkadaşlarının ilgisini çekmektir. Bir gün çok neşeliyken, ertesi gün üzüntülü ve içine kapanık oluyor. Halini sorsam hırçınlık, alınganlık, sinirlilik içinde düşünmeden ters cevaplar veriyor. Bazen sıkılgan biri oluyor, yalnızlıktan hoşlanıyor. Olayların ayrıntılarını fazla önemseyip kendini üzüyor. Yani duygu ve davranışları sürekli çatışma içinde olan bir genç benim oğlum. Her genç gibi.

Önceleri çekingenliğiyle, karşı cinsle kolay arkadaşlık kuramazken bu günlerde sabahın 5'lerine kadar telefonda kız arkadaşıyla fısıldaşmakta. Dershaneye ve okuluna uykusuz gidiyor ve veli toplantılarında öğretmenleri dalgın halinden şikayetçi. Gece uyuyamadığı için gündüzü dikkati dağınık, dalgın ve uykulu geçiyor. Evde varlığı belli değil, iyice ana babadan koptu. Sürekli arkadaşlarıyla birlikte dışarıya çıkıp gezmek istiyor. Anne olarak benim kendisi hakkında vereceğim hükümler konusunda aşırı derecede duyarlı, bağımsızlık peşinde.Bedeninde ve içinden geçenlerde hızlı bir değişme ve gelişim yaşıyor. Kaygıları buradan kaynaklanıyor. Toplumun kendisi için koyduğu ölçülerle ergen olgunluğu arasındaki uyuşmazlık, onun davranışlarını etkiliyor. Benim oğlum genç insan, adam gibi adamdır: duygulu, duyarlı, yetenekli, insancıl, yakışıklı! Kim olduğunu, nereye doğru gittiğini, ne tür olanakları bulunduğunu yanıtlayacak bir kimlik duygusu geliştirecek kısa zamanda.

Oğlum için anlattıkların bu yaştaki tüm gençlerin ortak sorunu.Bütün bu değişimlerin üstesinden gelebilmek için boğuştukları dönemde, yavaş yavaş bir yaşam felsefesi, bir dünya görüşü ve basit, ama asıl ve tartışılamaz ahlak inançları geliştirmek durumundalar.

Kişinin kimliğini açık seçik bulması, başkalarına ne denli bağımlı olursa olsun, kendini diğerlerinden ayrı bir varlık, bir birey olarak algılamasına, kendini bir "bütünlük" içinde görmesine, her zaman "ben varım" demesine bağlıdır. Sanıyorum, üniversiteli Önder mesajında, okuduğu bir yazım için "konuyu açar mısınız" derken kendini bu geçiş dönemini yaşamış biri olarak buldu.

Bn. Snop'un klavyesi beni gene aldı, götürdü zamanın durmuşluğuna. Uyku askıda kalmış…

Nurşen Görşen - 9/4/2005
e-posta: nursengorsen@hotmail.com http://gorseldil.sitemynet.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
163. Sayı önceki yazı 163. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye