|
"İstanbul Mekanları" 06.02.2003 Zafer Sönmez - netyorum.com / Sayı: 121
MİSKİN MİSKİN OTURMAYIN TEMBELLER
- SANAL GEZİMİZE HOŞGELDİNİZ
Pazartesi günleri en çok karşımıza çıkan ve iyi bir cevap verebilmek için en
çok uğraştığımız soru nedir? Hafta sonu ne yaptın?
Bu hafta sonu size farklı bir seçenek yaratabilmek için maliyetler dahil bütün
hesaplamaları da dikkate alarak bir gezi planı çıkarttım. Gönlüm el vermedi.
Sitemizde açıkladık gezi yapacağız dedik. Sitemiz yenilendi, havalar kötü gitti,
yılbaşı geldi, canım istemedi, istedi siz gelmediniz ve bunun gibi bir sürü
sebebin sağından atıp solundan geçerek siz değerli okuyucular için alternatif
bir gezi planı çıkardım.
Gezi planımın en önemli öğelerini aşağıda belirttim:
1- Herkes ulaşabilsin diye zor olmayan yerleri seçtim. Zor olan yerler için ise
detaylı açıklama yaptım ki, sevgili okurlar zorlanmasın.
2- Herkes için anlam ifade etsin mekanlar. Gezerken eğlensin, eğlenirken
öğrensin, daha da önemlisi "Pazartesi günü ofis ortamında kübik (dörtlü çalışma
grubunun ofis ortamında kendini tanımlamış hali) komşusuna hava atsın,
hoşlandığına ne ilgili ve bilgili olduğunu anlatsın" diyedir naçizane çabam.
3- Ucuz olsun. Ucuz olmayan yerler için de önceden bilgi verilsin. Fiyatlar
güncel olsun.
4- Dağlar tepeler aşılmasın. Malum Dersaadet şehri yedi tepeli bir görünüm
çizerken, biz azami durumda bir tepesinde gezelim.
5- Anlam ifade etsin. Açıklamaları olsun, bu bina nedir onu bilelim. Ama
sanat tarihçisi olmamıza da gerek olmasın.
Büyük kültür hizmetimiz, bir günlük gezi programımızı halkımızın beğenisine
sunarız...
* * *
Günlük Gezi Planı Versiyon No: 1
Güzergah : Ahırkapı - Sultanahmet - Mozaik Müzesi - (tercihan Ayasofya) - Tarihi
Sultanahmet Halkköftecisi - Sahaflar Çarşısı - Çınaraltı Çaybahçesi
Tavsiye Edilen Gün: Pazar (İlgilere Not: Müzeler Pazartesi günleri haricinde
kapalıdır. Gezi için en ideal gün Pazar'dır.)
Tavsiye Edilen Saat: 09:00-14:00 arası
Gezi saati önemlidir. Pazar gününün ertesi çalışma günü olacağı ve bir sonraki
gün esas amaçlardan biri kübik arkadaşına hava atmak olacağı için dinlenme ve
kafamızı toplama süresinin de bırakılması gerekir. Gezi planımızı geçe
bırakmamak idealdir. Tavsiye edilen saatlere uyum mutluluğun garantisidir.
Tavsiye Edilen Kişi Sayısı : 1 kişi. Bu konuda literatürü tararsanız tavsiye
edilen kişi sayısı diye bir olgu bulamayacaksınız. Zaten kişi sayısının bilimsel
bir tabanı da bulunmamaktadır. Böyle bir gezi planı fikrini öne attığınızda
herkes atlayacaktır. Bunun yanında saatler Pazar sabahı 09:00'ı gösterdiğinde
ise sabahleyin şişkin gözlerle omuz arkanızdaki kalabalığı saymaya kalkarsanız
hayal kırıklığına uğramamanız için söylenmiş bir dost tavsiyesidir. Olsun
Pazartesi günü çıkartacağınız acıları ve büyük şef "Sitting Bull" ile
yapacağınız zafer danslarını düşününce bütün herşey geçer gider.
Bir Kaç Adımda Pratik, Sanal ve Ucuz [Gezi Öğeleri Madde No:39] İstanbul
Gezisi... How To Travel Around İstanbul Cheaper Than Ever... (Not: Yazımızı
okuyan yabancılara da mesaj vermek ve bir kültür hazinesi olduğunu ifade etmek
için ekledim. Zaten turist milleti bu yerleri ezbere bildiği için metnin içine
başkaca bir ingilizce kelime eklemedim. Fiyatlar zaten evrensel bir hal alan
10'luk sayı biriminde ve konvertibl döviz cinsi olan TELE üzerindendir.)
Adım 1: Kahvaltıyı dışarıda yap ama hafif olsun, çay olsun ve ucuz olsun.
Güzergahımızı planlarken kahvaltıyı ağır mı yapalım, özellikli bir yer mi olsun
ya da ucuz ve çabuk mu olsun diye epey bir düşündüm. Bunun için kahvaltı için
Ahırkapı'da (Cankurtaran Semti) bulunan Erol Taş Kahvesi'ni seçtim. Hem
mekan güzel hem de çay ucuz.
Nasıl gidilir? Erol Taş Kahvesi'ne gitmek için öncelikle Eminönü'ne ulaşmanız
gerekir. Eminönü'nde Adalar Vapur iskelesinin hizasından Aksaray'a doğru
sahilden giden yolu takip etmeniz gerekir. Bu yol Sirkeci Tren İstasyonu'na
paralel gider. Sol tarafta Sepetçiler Kasrı (şimdiki Hammam), sağda Gülhane
Parkı vardır. 10-15 dk. sonra Sarayburnu'ndaki deniz fenerine geleceksiniz,
fenerden sonraki ışıklardan sağa içerisi girin. Karşınıza hangi otel nerede,
hangi lokanta nerede anlamında kocaman bir tabela çıkar. Tabelayı görünce tekrar
sağa dönün. Hemen yanınızda Eminönü Belediyesi dinlenme tesisleri ve üstünde
tren istasyonu bulunan bir köprü çıkar. Köprünün altından geçin Cankurtaran
Meydanı'na ve tren istasyonuna çıkarısınız. Zaten kahve de karşınızdadır.
Fiyatlar : Duble çay 750.000 TL, pet şişe su: 250.000 TL (Su fiyatı yandaki laz
bakkalın fiyatıdır), Pelit Pastanesi'nden poğaça aldığım için yiyecek bilgisi
veremiyorum. Kahvaltı için poğaçanızı yanınızda getirin. Daha zevkli oluyor. 2
Poğaça (Pelit) 1.100.000 TL (Biri kaşarlı...)
Toplam: 2.100.000 TL
Kahve bildiğimiz hani kötü adam Erol Taş var ya onun kahvesi. Ölmeden önce
sinema işlerinden hafif hafif ayrılınca burayı mekan edinmiş ve öldükten sonra
kahvenin adı kültür merkezi olarak değiştirilmiş. Ama işlev aynı. Duvarlarda
film afişleri, Erol Taş'ın resimleri olmasa mütevazi bir kahvehane
diyebilirsiniz. Ben oradayken kahvehanenin yanındaki laz bakkal geldi. Kahveci
çırağının verdiği tüyoya güvenerek sayısal loto oynamış. Hiçbir şey çıkmadığı
için de parasını istiyordu. Bir tutturmuş; "Milli piyango iadesine mektup yazıp,
bir bile bilemeyenlere herhangi bir ödül verilip verilmeyeceğini öğreneceğim..."
diyor sabah sabah...
Adım 2: İçinde kültüre dair bir şeyler olsun. Şehri tanıyalım ama
yorulmayalım...
Kahveden çıkınca hemen sağdan devam eden yolu yuarıya doğru birkaç dakika devam
ederseniz karşınızda bir yol ayrımı çıkacaktır. Sağdan giden yol doğruca Topkapı
Sarayı'na soldaki yol ise sizi Four Seasons Oteli'ne çıkaracaktır. Bu
otel eskiden meşhur Sultanahmet Cezaevi imiş. Epeyce anıları olan mkanı restore
ederek otel yaptılar. Bence İstanbul'un en güzel oteli ama oldukça pahalı. Yemek
için gidecekseniz bir kaç aylık tasarrufu gözden çıkarmak gerekebilir. Otelin
önünden devam edince Sultanahmet Arastası'na çıkılıyor. Bu arastanın
içinde halıdan tutun birçok çesit turistik eşya satılıyor. Eğer bu tür şeylere
meraklıysanız çarşının içinde turlayabilirsiniz. Bizim hedefimiz çarşının
içindeki Büyük Saray Mozaikleri Müzesi.
Giriş Ücreti: 3.000.000 TL.
Bu müzeyi tabelaları takip ederek bulmanız biraz zor. Onun için çarşının içinde
birine sorsanız daha iyi olur diye düşünüyorum. Müze hemen çarşının çıkışında,
karşısında Sultanahmet Sarayı Oteli var.
Müzenin içindeki mozaikler eskiden Sultanahmet Camii'nin bulunduğu mekanda
bulunan Daphne ve Kathisma Saraylarının bahçesindeki ve koridorlarında
bulunuyormuş. Edinburg'daki St.Andrews Universitesi'nden J.H.Baxter isimli bir
profesör saray kompleksinin taraçasında ve avlusunda bulunan salonu ve içindeki
mozaikleri bulmuşlar. Belirtilenlere göre, burası önemli, antik döneme ait hiç
bir mozaik zemin büyüklüğü ve kalitesi açısından Büyük Saray Mozaikleri ile boy
ölçüşemezmiş. Mozaik ise Anadolu'da keşfedilen bir zemin ve iç cephe bezeme
yöntemi olmakla birlikte sırasıyla Yunanistan ve İtalya'da geliştirilmiştir.
Benim tavsiyem bu konulara meraklı iseniz bu müzeyi gezin. Zira gündelik
olayları anlatan mozaiklerin içinde kendinizi bazen bir av sahnesinde kaplanı
öldüren avcı, bazen ejderha ile dövüşen savaşçı, bazen bahçede çalışan bir
çiftçi, bazen de sevdiğini arayan biri olarak bulabilirsiniz. Mozaikleri hızlıca
geçmeyin. Hepsine bakıldığında; insanların o zamanlar yaptıkları herşeyi
geleceğe bir miras olarak kalabileceğini hesaplayarak yaptığını düşüneceksiniz.
Şu an milyonlarca dolar dökülerek yapılan plazaların içinde bu özene
rastlayabiliyor musunuz? İnsan yüzlerce yıl sonra tekrar gelse bu kirlilik ve
özensizlik için gelecek kuşaklara yüklediğimiz yükün farkına varabilir mi? Neden
yıllar geçtikçe özensizleşiyoruz? Bilemiyorum. Geçmişe bırakabileceğimiz kaç
yapı var 20. yy.da. Ben 10 tane sayamam. Bu bile epey iyimser bir tahmin oldu
galiba. Neyse sanat tarihçisi olmayacağımıza dair bir sözümüz vardı. Müzeyi
azami 1 saatte gezersiniz tahminim. Fotoğraf çekimi serbest.
Müzeden çıkınca yolunuza devam edin, hemen Sultanahmet Meydanı'na ve
Ayasofya Müzesi'ne doğru çıkacaksınız. Burada size opsiyonel bir alternatif
sunacağız. Demiştik ya pahalı ise bilgimiz olsun diye. Ayasofya Müzesi'nin giriş
fiyatı epeyce tuzlu.
Müze Giriş Fiyatı : 15.000.000 TL (Bu fiyata müzenin alt galerisi yani binanın
alt katı, ana salonu dahildir.)
Üst Galeri Fiyatı : 15.000.000 TL (Ayasofya Müzesinin üst galerisi görülmeden
tam anlamıyla gezilmiş sayılmayacağından, siz en iyisi müsait bir bütçe ile
gidin derim.)
Müzeleri gezmenin en iyi yolu öncelikle müzenin kitapçığını okumaktır. İyi bir
Ayasofya kitapçığı 15.000.000 TL civarı. Müzenin içinde ve dışında aynı fiyata
satılıyor. Satıcılara kanmayın. Müzenin içinde hediyelik birşeyler de
alabileceğiniz iyi bir satış reyonu var. Gidip bakmanızda yarar var.
Bu kadar gelmişken Ayasofya'nın tarihçesi ile ilgili de birkaç şey ilave edeyim
derim. Ayasofya Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak 15 Şubat 360'da ibadete
açılmış. İlk bina II. Konstantin (MS.307-361) tarafından yaptırılmış. 20 Haziran
404'de meydana gelen halk ayaklanmasında yıkılan kilise II. Teodosius (MS
408-450) tarafından 10 Ekim 415 tarihinde yeniden ibadete açılmış. İlk bina
ahşaptan iken ikincisi taştan inşaa ettirilmiştir. Murat Belge'nin kitabında
büyüklük açısında Ayasofya'dan sonra sadece 3 kilise onu geçebilmiştir. Bunlar:
Londra'daki St. Paul, Roma'daki St. Peter ve Milano'daki Duomo Kiliseleri imiş.
Biraz da rakam vermek gerekirse kubbenin yerden yüksekliği 55 mt., Çapı 31-32
mt., Uzunluğu 100 mt., Yüzölüçümü ise 7570 m2 imiş.
Daha fazla merak edenler için müzeyi gezmelerini tavsiye ederim. Biz gezimizde
içine girmeyeceğiz. Çünkü bütçemiz kısıtlı...
Hedefimiz, hemen karnımız açıktığı için Meşhur Sultanahmet Halk Köftecisi
olacaktır. Ama öncelikle benim için İstanbul'un en önemli noktalarından biri
olan Million Taşına bir uğrayacağız. İstanbul'da bir sürü dikili taş var.
Kıztaşı, Çemberlitaş, Dikilitaş, vs. Ama en ilginç olan Million Taşı. Bizans
İstanbul'u imparatorluğun merkezi olduğu için herşeyin buradan başladığı kabul
edilirmiş ve heryerin tarifinde de bu nokta başlangıç noktası olarak alınırmış.
Bizans'ın başlangıç noktası Sultanahmet Meydanı'ndaki million taşı. Yani
imparatorluğun merkezi. Kertenez noktası. Hani lisede futbol maçı oynarken
ayağımızda hiza çizer ona göre topa vururduk ya, Bizanslı da hizayı buradan
çizmiş. O onların dayandığı son nokta, diğerlerini bu taşa göre
tanımlıyorlarmış. Herkesin hayatta bir million taşı olmalı bana göre. Buna ister
prensip dersiniz ister karakter ama hayatın bir sürü karmaşıklığı içinde bu taşa
sırtınızı dayadığınız zaman herşeyin sizin için bir anlam ifade etmesi ve ona
göre davranmanız gerekir. Bilgisayara yeni bir program yüklediğinizde onu
tanıtmanız gerektiği gibi million taşınız da size hayatı tanıtarak işleri daha
kolay halletmenizi sağlayacaktır. Ha bu arada bir million taşı bulamazsanız,
boşuna aramayın, Sultanahmete gelip sırtınızı dayayabilirsiniz. Hem de bedava.
(Not: Gezimizin önemli öğelerinden biri olan 3. Nolu öğe ucuz olmasıydı.)
Adım 3: Karnımız gurul gurul etmesin. Bir şeyler yiyelim özel olsun ama ucuz
olsun. Yerken kültürümüzü de artıralım. Yurtdışından gelen misafirlerimizi
götürebilelim. Ailecek gidersek fazla tokatlanmayalım. Türk kültürüne ait olsun
et filan yiyelim. Ekmeği bol olsun karnımızı doyursun.
Mekanları mümkün olduğu kadar detaylı vermeye çalışıyorum. İşte size adres ve
telefon: Tarihi Sultanahmet Köftecisi Tel: 0-212-513 14 38 Adres:
Divanyolu Cad. 12/A Sultanahmet / İSTANBUL
İşte bu kadar. Basit menümüz köfte, ayran, piyaz ve imrik tatlısı. Ben çok aç
olmadığım için sadece köfte ve ayran yedim ve 4.000.000 TL verdim. Tam menü de
en fazla 6.000.000 TL'dir. Köftenin tarihi mekanında bu fiyat sudan ucuz
vallahi. Heryerde gördüğünüz meşhur Sultanahmet Köftecilerinin orijinal mekanı
burasıdır. Mermer masada köfteyi yerken oraya gelen ünlülerin yazılarını da
okuyabilirsiniz. Mekan güzel, Pazar günü sabahleyin tenha da oluyor. Vallahi bir
de çay söyleyin okuyun kitabınızı güzelce...
Adım 4 : Kitap filan alıp biraz da mekan görmeye ne dersiniz?
Yemeği yediğimize göre kısa bir yürüyüşe ne dersiniz. İstikamet doğru
Beyazıt. Köfteciden çıkıp dümdüz yukarı doğru devam edersek, Çemberlitaş
ve Beyazıt'a doğru gideriz. Size bir ipucu. En iyi ayakkabıcılar Çemberlitaş'ta
bulunur. Ben yıllardan beri burada bulunan Ortaç Mağazası'ndan ayakkabı
alırım. Sizlere bir tavsiye bir ara uğrayın. Çembelitaş'ın hemen aşağısı
İstanbul'un ayakkabı merkezi Gedikpaşa'dır. Toptan satışlar orada olur.
Ama Pazar günleri tatiliz kusura bakmayın...!
Çemberlitaş tramvay durağını geçtikten sonra hemen sağda Kapalıçarşı'nın
Beyazıt Kapısı'nı göreceksiniz. O kapıdan girmeyip 20 mt. ilerleyince solda
Sahaflar Çarşısı'nın kapısını göreceksiniz. Sahaflar, İstanbul
Üniversitesi öğrencilerinin mutlaka uğradığı ve bildiği bir mekandır. Ben
üniversite yıllarımıdan beri sürekli araları uzatmadan uğrarım bu mekana. Pazar
günü en tenha olduğu zamandır. Eski sahaflardan fazla kalmadı. Genelde girişe ve
çıkışa yakın mekanlardakiler daha eski kitapları satıyor gibi. Okunmuş yabancı
dil kitapları buralardan ucuza alabilirsiniz. Bir de ilginç bir kitap
arıyorsanız mutlaka buraya uğrayın derim. Sahaflardaki dükkanların içine
rahatlıkla girip kitap beğenebilirsiniz. Çekinmeyin buranın esnafı her çeşit
insana alışkındır. Alanına da almayanına da. Kitap zor iştir, almak için çok
gezmek lazım. Bunu bilir iyi satıcı...
Adım 5: Bir yorgunluk çayı istiyorum... Nerededir acaba?
Çınaraltı Çay Bahçesi... Benim favori mekanlarımdan birisidir burası.
Çınaraltı Beyazıt Meydanı'nın camiye bakan tarafında hemen Sahaflar Çarşısı'nın
bitimindedir. Servis kaliteli olmasa da kocaman eski bir çınarın altında
demlenerek, İstanbul Üniversitesi'nin kapısını seyredin, Beyazıt Kulesi'ne
bakın yeter. Üniversite yıllarımda o Rus Pazarı'nın bulunduğu zamanları ve
Sahaflar Çarşısı'nın önünde Rus askerlerinin madalyalarını sattıkları zamanları
hatırlıyorum da, şimdilerde epeyce tenhalaşmış. Rus pazarı da yerini sabit bir
Pazar yerine bırakmış...
Sanal gezimizi bu beş adımda bitiriyoruz. Hafta sonlarında farklı birşeyler
yapmak hem kolay hem de çok ucuz. Hele hele İstanbul gibi herşeyin sizi
sürprizlere boğduğu bir şehirde çok da keyifli. Artık mazeretiniz de kalmadı bir
sonraki hafta herkese soracağım kimler gezdi, kimler gezmedi diye?
Hepinize iyi haftasonları. Saygılarımla,
Zafer Sönmez
e-posta:
zafer.sonmez@lycos.com ,
zafer.sonmez@disbank.com.tr
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|