| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 14.05.1996 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 65

NE YAPABİLİRİZ?

Elektrikler kesildiğinde hiç etkilenmeden, hayatiyetini sürdürebilecek ne tür meslekler var, hiç düşündünüz mü?

Ben bugünlerde düşünmeye başladım. Şimdi, bu konu nereden çıktı diyebilirsiniz. Şirketimizin bulunduğu bölgede, "Hafta sekiz, gün dokuz", elektrikler kesiliyor. Gerçekte, sadece, bizim şirketin bulunduğu bölgeye de, özgü değil. Pek çok ahbabımdan, bu konuda aynı bilgiyi alıyorum, hatta, ziyarete gittiğimde yaşıyorum.

Bu kesintiler henüz planlı, programlı, gazetelerde yazıldığı gibi, girilmesi beklenen enerji darboğazı ile ilgili değilmiş. Ancak, elektrik olmadığında, yaşamın nasıl olacağını göstermek üzere, şimdiden alıştırmaya çalışıyor, olabilirler.

Bilgi işlemcilerin işi hem zor, hem kolay. Eğer, kullanıcı ise ve tüm işini bilgisayar aracılığı ile yapıyorsa, boşa çıktı demektir. Rahat rahat oturup, dinlenebilir. Üretim kısmında çalışanların işi ise zor. Yetişmesi gerekli projeyi, ne zaman tamamlayacağını düşünüp, durur. Fazla mesai, daha çok çaba gerekiyor.

Bir müşterisinin aldığı bilgisayara, yan ürün ekleyerek, teslim edecek, firma yetkilisinin de işi çok zor. Yerine taktığı parçanın, çalışıp çalışmadığını, test etme olanağı kaybolmuş durumda.

Kullanıcıya, yazılım projesini teslim etmiş ve test aşamasında yakalanmış firma yetkililerinin de elleri kolları bağlı. Onlarda beklemek zorunda.

Kesintisiz güç kaynağı bir çözüm değil. O kadar uzun süre dayanması çok zor. O halde, çözüm jeneratör. Kendi elektriğini, kendin üret. Bu konuya kendimizi hazırlamalıyız. Benden söylemesi.

* * * * *

Hem "sinema", hem "internet".

Size bu hafta, "Before and After - İlk Günah" isimli film hakkında düşündüklerimi aktarmaya çalışacağım. Filmin Türkçe ismi, sizde farklı çağrışımlar uyandırmasın. Hiç ilgisi yok.

Filmi izledikten sonra, okumakta olduğum gazetelerin, sinemalarda gösterimde olan filmlerin reklamlarının bulunduğu sayfalarda, yer almadığını fark ettim. Bunun üzerine, dikkatlice tekrar kontrol ettim, gerçekten yok. Bazı film şirketlerinin filmleri yer almıyor.

Filmin iki başrol oyuncusunu çok rahat hatırlıyorum. Ancak, erkek oyuncunun adı, bir türlü aklıma gelmiyor. Yazıyı hazırlarken, bilgisayarımda arka planda, internet bağlantısını gerçekleştirdim. Bağlantı hızımız çok yüksek olmasa da, aradığım pek çok konuyu, biraz sabırla, bulup, inceleyebiliyorum.

Internet üzerinde bir konuyu bulmanın en kolay yolu, arama sayfalarını kullanmak. Bunlardan en kullanışlısı da, "Lycos". Yaptığım kısa bir araştırma sonrası, filmler hakkında bilgi veren dört, beş yer saptayarak, bağlantıyı kurdum.

Evet, aradığım bilgiler orada duruyordu. Internet'in ne işe yaradığını merak edenlere, canlı bir örnek. Ne aradığınızı ve nasıl arayacağınızı biliyorsunuz, işinize yarıyor.

Filmin, başrollerini, Meryl Streep, Liam Neeson ve Edward Furlong paylaşıyor. Eleştirilere bakarsanız, çok başarılı bir film değilmiş. Bana sorarsanız, fena bir film değil. En azından, ailelerin, ders alabilecekleri bir film. Konu ilginç, sürükleyici. Kendinizi, filmdeki kişiler yerine koyarsanız, neler yapabileceğinizi düşündüğünüzde, enteresan sonuçlar üretebilirsiniz. Kısaca, aile ilişkileri ve sorunlu bir çocuk. Bu arada, adalet sistemi de kısmetini alıyor. Liam Neeson, başarılı bir oyun çıkarıyor. Bu kadar çok sorunu bir arada görmek için, başka fırsat bulamazsınız.

Film iki farklı sonda bitebilirdi. İkinci bir sonla bitirirlerse, nasıl bitireceklerini merak ediyorum.

* * * * *

Çok gecikmeden, bir iki kelime de, "Habitat" ile ilgili yazmak istiyorum. Habitat dolayısı ile şehirde bir değişim hareketi başladı. Kaldırımların hemen hemen hepsi yeniden yapılıyor. En azından, benim geçtiğim bölgelerde. Niye, yollarda bu çalışma yok, her taraf çukur içinde, onu da anlamak mümkün değil.

Dikkatimi çeken bir başka şey ise; her taraf toz, toprak ve o ortamda çalışan işçiler. Yüzlerinde herhangi bir koruyucu maske yok. Ne de olsa; "Bize birşey olmaz" yaklaşımı mı hakim acaba? Günün olanca tozunu, mikrobunu alıyorlar.

Habitat demişken, toplantı tarihlerinde İstanbul'da yaşamın ne olacağını düşünemiyorum. Sizce neler olacak?

* * * * *

Winston Churcill'den bir alıntı ile yazıyı noktalayalım. "Eğer, biz, geçmiş ile, bugün arasında, bir kavganın çıkmasına izin verirsek, o zaman, geleceği kaybedeceğimizi görürüz."

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
65. Sayı önceki yazı 65. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye