| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 27.02.2003 - netyorum.com / Sayı: 123


"Ruhsat"

Polis memuru kaldırımda tezgahını açmış, oyuncak satan satıcıyı görünce, yanına gitti.

- Burada tezgah kurup, oyuncak satamazsın. Ruhsatın yok!

Satıcı hemen yanıtladı:

- Ben de sabahtan beri niye hiçbir şey satamadığımı merak ediyordum.


"Ev Terk"

Adam, genç oğlunu o kadar çok azarlamıştı ki, oğlan odasına gidip eşyalarını topladı ve "Artık dayanamıyorum, evi terk ediyorum" diyerek, kapıya yöneldi. Babası oğlunu bu şekilde görünce, ortamı biraz yumuşatmak için sordu?

- Acıkırsan ne yapacaksın?

Oğlan cesur bir şekilde; "Eve gelip, yemek yerim".

- Paran biterse ne olacak?

- Eve gelip, alırım.

Adam bir tane daha sordu:

- Peki, kıyafetlerin kirlendiğinde ne yapmayı düşünüyorsun?

- Eve gelirim, annem yıkar.

Adam kafasını sallayarak; "Sen evden mi kaçıyorsun yoksa yatılı okula okumaya mı gidiyorsun?"


"Küller"

Delikanlı sevdiği kızın ailesi ile tanışmak üzere ilk kez kızın evine gitmişti. Eve vardıklarında delikanlıyı misafir odasına aldı kız ve hem aile bireylerine haber vereceğini hem de içecek birşeyler getireceğini söyleyerek odadan çıktı. Delikanlı etrafa bakmaya başladı. Sehpanın üstünde duran bir vazo dikkatini çekti. İncelemek için eline almıştı ki, kız içeri elinde içeceklerle geri döndü.

Oğlan, vazoyu göstererek; "Ne kadar ilginç bir vazo. Nedir bu?" diye sordu.

Genç kız; "Babamın külleri var içinde".

Oğlan kıpkırmızı oldu ve panik içinde "Ah, çok özür dilerim, bilmiyordum".

Kız ekledi:

- Önemli değil canım. Babam sigara içerken kalkıp kültabası almaya üşenir de.


"Rakı mı, Su mu?"

Atatürk'ün en sevdiği hikayelerdenmiş. Arada kendi anlatır, arada başkasına anlattırır, hep gülermiş. - Falih Rıfkı Atay

Yeşilaycı bir profesör bir konferans veriyor. Bir ara dinleyicilere sormuş:

"Bir eşegin önüne iki kova koysanız. Biri su dolu, biri rakı. Hangisini içer?"

Cevabı kendi veriyor: "Tabii suyu."

Gene bitirmiyor soruyor: "Neden?"

Arkadan bir bekri söz alıyor. Yüksek sesle cevaplıyor.

"Eşekliğinden."

Atatürk, bu cevaba bayılıyor. Gülüyor, gülüyor.

Bir akşam Orman Çiftliğinde yanında erkanı, açık havada oturuyorlar, rakılarını yudumluyorlar. Biraz ilerde 15-16 yaşlarında bir çiftçi çocuk çalışiıor. Atatürk el edip, çağırıyor. Soruyor:

"Söyle çocuk. Bir eşeğin önüne iki kova koysan. Biri rakı dolu, biri su. Hangisini içer?"

Anadolu tosunu yutkunuyor. Bakıyor, Gazi Paşa Hazretlerinin ve yanındaki muhterem zevatın önünde rakı kadehleri. Devletin en büyükleri...

Esas vaziyetine geçiyor: "Rakıyı kumandanım!"

Atatürk kahkahayı basıyor. Herkes şaşkın. Ata onlara dönüyor. Muzip: "Aman beyler! Neden diye sormayın!"


Yorum Ekle Yorumları Listele
123. Sayı önceki yazı 123. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye