|
08.11.2001 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 91
CAN ÇEKİŞEN HASTA
Geçenlerde bir mağazayı gezerken duvarda gördüğüm ışıklı tabela çok ilgimi
çekti. Bir tarafta saniyede doğan insan sayısı birer birer artarken, diğer
tarafta ondan daha kısa sürede ikişer ikişer azalan orman sayısı yer alıyordu.
Bu ürkütücü bir tabloydu. Modern yaşamın giderek artan gelişme hızına,
teknolojileşme çılgınlığına rağmen sessizce birşeylerin tükendiğini fark etmek
beni telaşa düşürdü.
Yaşamak için toprağa, suya, ağaçlara ,havaya olan muhtaçlığımız birincil
ihtiyaçlarımızı karşılamamızda başrol oynuyor. Doğaya, çevreye verdiğimiz zarar
telafisi mümkün olmayan noktalarda... Aslında doğanın kendini sürekli
yenilediği, onu yıpratan şeylerle mücadele verdiği varsayımı yapılır. Ama durum
artık doğanın bile mücadele edecek hali kalmadığını gösteriyor. Örneğin; deniz,
nehir vb. su toplulukları içinde bulunan bakterilerle kendini temizleyip, bazı
zararlı maddeleri yok edebiliyor. Ancak plastik gibi maddelerin yok olması
yüzyılları gerektiriyor. Nasıl bir bardak suya sürekli tuz atarsanız bir süre
sonra onu eritemez hale gelirseniz, doğanın durumu da aynı böyle işte...
Doymuşluk sınırlarında ve belki de onu aşmak üzere...
Evet, teknoloji güzel... Hızla artan iletişim olanakları, işimizi kolaylaştıran
makineleşme, cazip ulaşım araçları... Peki ya doğa? Nefes almamızı sağlayan,
toprağından bize ekmek yediren doğa? Onu korumakta bize düşmüyor mu? Biz
korumazsak kim koruyacak, sahip çıkacak ona? Fabrikaların kirli sularını
denizlere akıtmalarına göz mü yumacağız hep? Ya da bizzat kendimiz gidip bir pet
şişeyi atmaya devam mı edeceğiz? Filtresiz bacalar, egzoz dumanları, silah,
bomba vb denemeleri, devasa gökdelenler... Daha ne kadar taşıyacak bu dünya
bizi? Yemyeşil alanlara, pırıl pırıl deniz kenarlarına termik santraller kurmaya
devam mı edeceğiz hala?
Biz bu dünyayı atalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan ödünç aldık.
Sadece bugünü düşünerek yaşamak, yarınlarımızı öldürüyor. Kıyamet denen şeyi
insanlar bizzat elleriyle hazırlıyorlar. Mevsimlerin ne kadar değiştiğinin
farkında mısınız? Yediğimiz domatesler eskisi gibi lezzetli değil artık... Nefes
alırken duman, karbondioksit çekiyoruz içimize...
Doğamız, dünyamız yavaş yavaş ölüyor....
Evet, teknoloji güzel... Ama alt yapıyı oluşturmadan, geleceğimizi sağlam
temellere oturtmadan üst yapıyı kurmanın tehlikeleri içindeyiz hepimiz. Bir de
“dünya bitiyor, başka yerlere koloni kuralım” düşüncesi yok mu, beni deli
ediyor... Biz burayı yıktık, bitirdik, şimdi başka yerlere akın edelim... Mars'a
gidip, orayı da halledelim!... Ne kadar kolay!...
Yarın da birgün gelecek! Belki de sandığımızdan daha çabuk. Doğayı koruyalım,
ona zarar verenlere karşı çıkalım! Bu Dünya bizim evimiz... Ve belki de
yaşanacak başka dünya bulmaya zamanımız olmayacak...
Sevgi ve Saygılarımla,
Ebru Türkol
e- posta:
barutt@turk.net
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|