| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Öykülerle Sözcükler" 01.11.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 90

UŞAK

Ben Trabzon’luyum. Yöreyi bilenler de bilmeyenler de bilirler ki, bizim oralarda konuşulan Türkçe’nin şivesi biraz farklıdır. Gerçi İnternet’te Türkçe klavye kullanmadığınız zaman yazdığınız yazılar biraz bizim şivemizi andırsa da, bundan biraz daha farklıdır. İşte, bu şiveyle annem bana küçükken uşuğum diye seslenirdi. Küçükken bu seslenişe bir anlam verememiştim. Okulda uşak sözcüğünün zengin evlerindeki hizmetkarlara verilen ad olduğunu öğrendikten sonra hiç mi hiç bir anlam veremedim. Hele Belgin Doruk’un Küçük Hanımefendi filmindeki uşak ordusunu görünce annemin bana her seslenişinde yeni taşındığımız Kdz. Ereğli’de yerin dibine giriyorum zannederdim.

İlkokulda anlam veremediğim bir başka olguda karatahtanın sağ yanında sürekli asılı duran Türkiye haritasıydı. Ege bölgesinin doğusuna yerleşmiş kocaman bir şehrin adı da Uşak'tı. Hangi düşüncesiz adamlar bir araya gelip bu şehre bu adı verdiler diye merak etmeden yapamıyordum. Gözüm Gaziantep’e takıldıkça da bu soru aklımdan çıkmıyor “Ulan” diye başlayarak “bir yanda adamlar kendilerine Gaziantep adını alırken bu salaklar neden Uşak adını alırlar ki” diye düşünüyordum. Bir ara “Bu Uşaklılar Karadeniz’den Ege’ye göç etmiş bizim uşaklar olabilir mi?” diye düşünmedim dersem yalan olur.

Yıllar rüzgarda savrulan yapraklar gibi geçti. Ben üniversiteyi bitirdim, dört yıl üniversitede çalıştım, sonra bir yıl Bursa’da çalıştıktan sonra Ankara’ya döndüm ve o zamanın en büyük servis büro şirketi olan Teksis’te işe başladım. 

Teksis büyük bir şirketti ama en temel birimini Bilgi İşlem Merkezi oluşturuyordu. Merkezin Müdürü de Uğur Büke idi. Sohbet ettiğimiz günlerden bir gün kendisinin nereli olduğunu sorduğumda memleketinden gurur duyan bir eda ile bana Uşak’lıyım demişti. Uşak’a Karadeniz’ den mi göç ettiniz sorusuna ise “Böyle anlamsız soruları neden sorar ki bu adam her seferinde” der gibi bakışını bana yönlendirerek yanıtlamıştı.

Uşak’ın övünülecek bir anlamı vardı ama ben bunu bir türlü öğrenemiyordum. Annem açıklayamıyordu. Sorduklarımdan aldığım yanıtlarda beni tatmin etmiyordu ama en büyük sosyal kurallardan biri olan “insanlar sadece düşündüklerini duyarlar” kuralı işledi ve ben sıcak bir yaz günü radyodaki sanat müziği sunucusunun söyledikleri ile irkilerek kendime geldim. Sunucu aynen şöyle söylüyordu “Şimdi size uşşak makamında bir eser dinleteceğiz bildiğiniz gibi uşşak aşıklar anlamına gelmektedir” 

Yıllardan beri süren sorun çözülmüştü; Uşak ili de, adını aşığın harman gibi bol olduğu yer anlamından almıştı. Uşak’lıyım diyerek övünülmeyecekti de ne ile övünülecekti. Acaba Karadeniz’li kadınlarda çocuklarına uşağım derken “aşık olduğum - sevmeye doyamadığım mı” demek istiyorlardı.

Bence evet. 

Nezih Kuleyin
e-posta: nezih@semor.com.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
90. Sayı önceki yazı 90. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye