| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
05.07.2001 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 78SEVMEK BİR EYLEMDİR" Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin, sırf onaydı. Doğumumuzla başlayıp, yaşam boyu bizi asla bırakmayacak bir duygudur sevgi... Kimi zaman adeta bir dinamo görevi gören, hayata bağlanmamızı sağlayan, temel ve itici güçlerden biridir. Güzeldir sevmek ve bir o kadar güzeldir sevilmek... Sevmek mi daha kolaydır, sevilmek mi? Kanımca ikisi birbirinden ayrılmayan bir halkanın zincirleridir. Sevmekte kolay değildir, sevilmekte. Çünkü özen ister, emek ister... Evimizde bulunan saksıdaki bir çiçeği düşünelim. Onun bize yeşilliğiyle, estetiğiyle katma değer yaratıp, hayatımızı canlandırmasını bekleriz. Ancak ona su vermez, yaşaması için gerekli ortam koşullarından uzakta bırakırsak bu beklentimizin boşa çıkacağı açıktır. İnsan ilişkileri de saksıdaki çiçek örneğinden pek farklı değildir. Eğer sevilmek istiyorsak önce sevmeyi bilmeliyiz. Hayatta en kolay yapılan şey eylemsizlik içinde olduğumuz halde bir şeyleri iddia etmektir. Yani " seni seviyorum" demek kolay, ancak gerçekten sevmek zordur. Sevgi bir eylemdir. Bir şeyin içinde olup, ona katılmak, verebileceğimizin en iyisini vermektir. Ondan sonrası ise zaten sevilmek beklentisidir. Sevginin en temel öğesi saygıdır. Saygının olmadığı yerde sevgi de yoktur. Bunu söylemek kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Karısını döven, sevgilisini aldatan, anne babasına hakaret eden sonrada onları ne kadar çok sevdiğini söyleyen birine inanmak ne kadar güçtür. Ya da arkadaşını çok sevdiğini söyleyip, sırlarını herkese yayan kimse için ne düşünürsünüz? Diğer öğelerden biri ise tutarlılık ve özendir. Daha evlenene kadar makyajsız gezmeyen, kendisine bakan bayanın evlendikten sonra saçı başı darmadağın, pespaye bir şekilde dolaşması sevgiyi istemeden de olsa zedelemektedir. Giderek unutulmaya başlanan hatır sormalar, vakit darlığından yakınılarak kaçınılan sohbet ortamları, hatırlamakta zorluk çekilen doğum günleri... Zamanla kişiler artık önemsenmedikleri duygusuyla birbirinden uzaklaşmakta ve bu farkedildiğinde ise iş işten genellikle geçmiş olmaktadır. Fedakarlık ve verici olmak ise yabana atılmaması gereken unsurlardandır. Hep bana hep bana diyen istifçi kendinden başka hiçbir şeye sahip olamadığını gördüğünde şaşırmamalıdır. Komşusundan, dostundan selamını bile esirgeyen, iyi ve kötü günlerinde yanında olmayan kimse bunun karşılığını yine kendi davranışlarının yansıması olarak görecektir. Ocağın üstünde biriken kirleri düşünelim. Küçük bir nokta aman ne olacak deyip silinmediği takdirde ileride pek çok noktanın yan yana gelmesine imkan verir. Hatta daha ileri boyutlarda ocak o denli kir pas içinde kalacaktır ki artık bize hizmet verememesi işten değildir. Öyleyse karşılıklı ilişkilerimizde de aman ne olacak diyerek söylediğimiz kırıcı sözler, boşvermiş tavırlarımız sevginin zedelenmesine neden olarak, geleceğin büyük birikimleri haline gelecektir. Sorunlar doğduğu anda çözümlenmeli, konuşmaktan kaçınılmamalı ve bu sırada yapıcı olmak gerektiği unutulmamalıdır. Bu konuda söylenecek öyle çok şey var ki... Umarım biraz olsun bir şeyler anlatabilmişimdir. Mutluluğun yolu sevmek ve sevilmekten geçer. Sevgiyle dolu yarınlarda yollarınızın hep sevgiye çıkması dileğiyle. Ebru Türkol netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |