|
"Öykülerle Sözcükler" 14.06.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 75
AHTAPOT
Karaoğlan’da ilk olarak rastladığımı hatırlıyorum ahtapot’a.
Bizanslılara esir düşen Karoğlan’ı Bizans tekfuru denizin içerisinde bir kazığa
bağlar ve suların yükselmesi ile birlikte gece ortaya kocaman bir ahtapot çıkar.
Tabii ki Karaoğlan tüm diğer tuzak ve zorlukları yendiği gibi iplerini çözerek
bu çok kollu yaratığı da yok etmeyi başaracaktır. O zaman çocuk yaşımızda bizim
için çok önemli olan bu olaydan öğrendiğimiz bir başka şey vardır. Denizlerde
kafasından sayısız kollar çıkan bir hayvan yaşamaktadır ve bu hayvan
gerektiğinde insanları yiyebilmektedir.
Karadeniz bölgesi ahtapotu pek bilmez. Dolayısı ile bizim çocukluğumuzda deniz
ürünü denildiğinde aklımıza hep hamsi, palamut, lüfer, kalkan, istavrit ve
mezgit gelirdi. Bunların her türlü yapımını biliriz; tavasını, ızgarasını hatta
buğulamasını ama bizim çocukluğumuzda yemeklerde logoslar, kalamarlar olmadı,
onlar başka denizlerin ürünüydü ve biz onlarla çok sonra tanışacaktık.
Hatta, ahtapot salatası denilen nefis mezenin Karaoğlan’ı yemek üzere Bizans
tekfuru tarafından görevlendirilen ahtapottan yapılmış olduğunu öğrendiğimde,
insanlığın ne kadar güçlü olduğuna şaşırarak, bu kadar nefis bir yaratığın nasıl
olup da çizgi romandaki gibi cani bir yaratığa dönüştüğüne de akıl sır
erdiremeyecektim.
Neyse, evlendikten iki yıl sonraydı diye hatırlıyorum. Mersin’de çadır tatili
yapan akrabalarımıza bir iki günlüğüne biz de gitmiştik. Oldukça neşeli geçen
bir tatildi. Sandal tutarak Kızkalesi’ne kadar gidip oradan Akdeniz’in açık
denizlere özgü sularına kalenin surlarından balıklama atlamanın zevkinin şimdi
Ankara’da bu yazıyı yazarken nasıl bir ıstraba dönüştüğünü anlatamam.
İşte Ahtapot sözcüğünün ne anlama geldiğini öğrenmem o günlerde oldu.
Yanımızdaki çadırda kalan ailenin sualtı sporlarına meraklı bir oğulları var, bu
sabahtan kalkıp denizde ne var ne yok vurup geliyor ve inanılmaz bir aşçı. Avdan
sonra sahilde sayıyoruz ve her seferinde vurduğu ahtapotu atarken bir
sekizayak diyor. Bendeki düşünce ahtapotun kolları sonsuz sayıda bu neden
buna böyle diyor sormadan edemiyorum.
- Ahtapot’a neden sekizayak diyorsun
- Ahtapot rumcadan geçti bizim dilimize onlar okhtapodi yani “okhta: sekiz,
podi: ayak” derler potin’de podi’den türemiştir, bende inadına böyle
kullanıyorum .
- Peki, sence ahtapotun sekiz ayağı mı yoksa sekiz kolu mu var?
- Aslında hem ayak hem kol sekizayak bu nedenle yanlış olmayabilir.
Düşündüm de, ahtapotun adının dilimizde böyle kullanılması acaba o hayvanı daha
iyi tanımamıza da neden olabilir miydi?
Nezih Kuleyin
e-posta:
nezih@semor.com.tr
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|