| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Öykülerle Sözcükler" 26.04.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 68

ODUN

Türklerin Ortaasya'daki iç denizin kurumuş olmasından dolayı dünyanın her yanına dağılmak üzere yola çıktıkları herkes tarafından bilinen bir öyküdür. İç denizin neden kuruduğu konusu henüz tam olarak netleşmeden, üç ayrı devleti ilgilendiren bir alanda bulunan Aral Gölünün de kirlilik nedeni ile yok olma durumu gündemimize yerleşti.

Bunları neden anlatıyorum? Ankara savaşında Timur'un fillerini sakladığı ormanda bir zamanlar arslanlar yaşarmış. Kabul edilmektedir ki; orman zamanla yok edildiği için arslanlar yaşayamayacaklarına inandıkları bu çevreyi terk etmiş olma olasılığı vardır.

Yaşadığımız çevrede önemli çevre sorunları yaratma niteliğimizin; "acaba özellikle o alanların yokedilmesi konusunda dilimizdeki kavramlardan mı", özellikle de "odun kavramından mı kaynaklanmaktadır?" diye uzun zamandan beri düşünmekteyim.

Bilindiği gibi od - bazı Türk lehçelerinde de de ot sözcüğü - dilimizde ateş anlamında kullanılmış daha sonra ateşin yaygınlaşması ile birlikte kullanımı azalmış sadece şarkı ve türkülerde yaşamını sürdürebilmiştir. Ama od'dan türetilen sözcükler; örneğin odun, oda, otağ yaşamlarına devam etmektedir.

Odun, hepimizin bildiği yakacak olarak kullanılan ağaçların her biçiminin ortak adıdır. Ağaçlık alanların hızlı bir biçimde yok edilmesinin arkasındaki gerçek barınma ile birlikte en temel gereksinim olan ısınmanın karşılanma alanının ağaç olarak görünmesidir. Bu da, dilimizde yakacak kavramının ağaç ile özdeşleşerek, ateşlik ya da ateş için anlamına gelen bir sözcük üretmemize neden olmuştur.

Bu kadarla kalsa belki yeterli olacak ama evinin tüm bölümlerine ateş yakılan yer anlamına gelen "oda" adını verdikten sonra türkülerimizi de ateş yakma teması ile süsleyip örneğin;

"Odalarında kuru da meşe yanıyor efem
Yanıyor da arslanım vay vay"

diyerek eğlenmeye başlayınca, ormanlar ciddi bir tehlike ile karşılaşmış olsalar ki; anlatıldığına göre kendisine yardım etmeyenler tarafından öldürülen ormancı için de,
"Aman ormancı canım ormancı" diyerek ağıt yakmışız

Ne kadar doğru bilmem ama ben, orman'ı ısınma kaynağı olarak görmemizin dilimize yansıması olarak algıladığım odun sözcüğünün bu görüşü pekiştirdiğini düşünüyorum. Ne dersiniz?

Nezih Kuleyin
e-posta: nezih@semor.com.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
68. Sayı önceki yazı 68. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye