|
12.04.2001 Nesrin Kavak - netyorum.com / Sayı: 66
BİRDENBİRE VE
HİÇ UMULMADIK ZAMANLARDA
Hayat, kışın içindeki yaz, yazın içindeki kış gibidir. Kışı geçirmeden yaza,
yazı geçirmeden kışa ulaşılamaz. Bizde yaşamımızda, yazlar ve kışlar geçiririz.
Bizim de yaşamımızda yağmurlar ve karlar yağar, sonra bir güneş çıkar içimiz
sıcacık olur. Hayatımızın renginin gri olduğunu düşündüğümüz anda, birdenbire ve
hiç umulmadık zamanda bir fırça darbesiyle o grilik kendini toz pembeye bırakır.
Kendimizi yerin dibine girmiş gibi hissettiğimiz bir anda, birdenbire ve hiç
umulmadık bir zamanda ılık bir rüzgar bizi bulutların üstüne çıkartıverir.
Gözlerimizden yaşların aktığı bir zamanda, birdenbire ve hiç umulmadık bir
zamanda içimizden kahkahalarla gülmek ve gözyaşlarımızın sevinç gözyaşlarına
dönüşmesi gerçekleşiverir.
Kendimizi çok yalnız hissettiğimiz bir anda birdenbire ve hiç umulmadık bir
zamanda çalan bir telefonun çığlığı yalnız olmadığımızı haykırır.
Hayatımız; birdenbire ve hiç umulmadık zamanlarda değişikliğe uğrar. Hayatın da
güzelliği zaten burada değil midir? Günlerce hatta aylarca önceden yapılan
planların gerçekleşmesi; bizi ansızın yapılan bir sürpriz kadar mutlu edebilir
mi? Üzerinde uzun uzadıya düşünülürek verilen bir karar, ani verilen bir karar
kadar etkili ve bazen çok daha iyi bir karar değil midir?
İnsanlar her zaman bir günlerinin, bir diğerinden daha farklı olmamasından
şikayet etmez mi? Peki ama ya farklılaştırmak için bir çaba harcamaz mı? Bu
sorunun iki cevabı var, hem "evet, çaba harcar", hem de "hayır, hiç çaba
harcamaz". Yalnızca bekler, kendisini bu durumdan zorla kurtaracak birini ya da
bir olayı bekler. Fakat ne yazık ki, beklemek pek çok durumda bir işe yaramaz.
Ya da hayata bakış açısını değiştirmek için fırsat kollar, her olaydaki bir
güzelliği keşfeder. Siz hayatınızı farklılaştırmak için çaba harcıyor musunuz?
Yaşama en fazla sarıldığımız an en umutsuz olduğumuz an değil midir? En karanlık
an şafak sökmeden önceki an değil midir? O halde niçin kendi umutsuzluğumuzu ve
karamsarlığımızı düşünerek kendimize o anı işkence ediyoruz ki....Niçin tünelin
sonundaki ışık için bütün zahmetlere katlanmışken, bir anda vazgeçiyoruz ki....
Gelecekteki umudumuz, şimdiki gücümüzün kaynağından gelir. Gelecekteki umudu
canlı tutmanın bir yolu da hayaller kurmaktır. Bu yaşama bağlılığı arttırır.
Bazen hiç gerçekleşmeyecek hayaller kurarız ama o hayallerin bile içinde bir
umut vardır. Hayallerinizi gerçekleştirebilecek tek kişi hayalleri kuran
kişidir. Hayallerini kendi gücüyle gerçekleştirebileceğine inanan insan
şevklidir, inançlıdır ve yaşama sevinci vardır.
Hayatımızda dönem dönem aksilikler ile karşılaşırız. Bazen kızar sinirlenir,
bazen de yalnızca "lanet olsun" deriz. Oysa aksilikler durduk yere değil, bir
amaca yönelik oluşurlar. O anki aksiliğin içindeki güzellik o andan çok sonra
anlaşılır.
Yenilmek, ama yine de teslim olmamak; işte zafer budur. Kolay kazanılan zaferler
ucuzdur. Kazanmaya değer olanlar ise zorlu bir savaşın sonunda gelir. İlk
seferde başaramazsanız, tekrar tekrar deneyin, sonra vazgeçin. Hemen vazgeçmek
aklını kullanmaktan başka bir şey değildir.
Hayatınızındaki beklentilerin birdenbire ve hiç umulmadık bir biçimde
gerçekleşerek, yaşamınızı canlandırması dileğiyle...
Nesrin Kavak
e- posta:
nkavak@kutpo.com.tr
|