| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

12.04.2001 Nesrin Kavak - netyorum.com / Sayı: 66

BİRDENBİRE VE
HİÇ UMULMADIK ZAMANLARDA

Hayat, kışın içindeki yaz, yazın içindeki kış gibidir. Kışı geçirmeden yaza, yazı geçirmeden kışa ulaşılamaz. Bizde yaşamımızda, yazlar ve kışlar geçiririz. Bizim de yaşamımızda yağmurlar ve karlar yağar, sonra bir güneş çıkar içimiz sıcacık olur. Hayatımızın renginin gri olduğunu düşündüğümüz anda, birdenbire ve hiç umulmadık zamanda bir fırça darbesiyle o grilik kendini toz pembeye bırakır.

Kendimizi yerin dibine girmiş gibi hissettiğimiz bir anda, birdenbire ve hiç umulmadık bir zamanda ılık bir rüzgar bizi bulutların üstüne çıkartıverir.

Gözlerimizden yaşların aktığı bir zamanda, birdenbire ve hiç umulmadık bir zamanda içimizden kahkahalarla gülmek ve gözyaşlarımızın sevinç gözyaşlarına dönüşmesi gerçekleşiverir.

Kendimizi çok yalnız hissettiğimiz bir anda birdenbire ve hiç umulmadık bir zamanda çalan bir telefonun çığlığı yalnız olmadığımızı haykırır.

Hayatımız; birdenbire ve hiç umulmadık zamanlarda değişikliğe uğrar. Hayatın da güzelliği zaten burada değil midir? Günlerce hatta aylarca önceden yapılan planların gerçekleşmesi; bizi ansızın yapılan bir sürpriz kadar mutlu edebilir mi? Üzerinde uzun uzadıya düşünülürek verilen bir karar, ani verilen bir karar kadar etkili ve bazen çok daha iyi bir karar değil midir?

İnsanlar her zaman bir günlerinin, bir diğerinden daha farklı olmamasından şikayet etmez mi? Peki ama ya farklılaştırmak için bir çaba harcamaz mı? Bu sorunun iki cevabı var, hem "evet, çaba harcar", hem de "hayır, hiç çaba harcamaz". Yalnızca bekler, kendisini bu durumdan zorla kurtaracak birini ya da bir olayı bekler. Fakat ne yazık ki, beklemek pek çok durumda bir işe yaramaz. Ya da hayata bakış açısını değiştirmek için fırsat kollar, her olaydaki bir güzelliği keşfeder. Siz hayatınızı farklılaştırmak için çaba harcıyor musunuz?

Yaşama en fazla sarıldığımız an en umutsuz olduğumuz an değil midir? En karanlık an şafak sökmeden önceki an değil midir? O halde niçin kendi umutsuzluğumuzu ve karamsarlığımızı düşünerek kendimize o anı işkence ediyoruz ki....Niçin tünelin sonundaki ışık için bütün zahmetlere katlanmışken, bir anda vazgeçiyoruz ki....

Gelecekteki umudumuz, şimdiki gücümüzün kaynağından gelir. Gelecekteki umudu canlı tutmanın bir yolu da hayaller kurmaktır. Bu yaşama bağlılığı arttırır. Bazen hiç gerçekleşmeyecek hayaller kurarız ama o hayallerin bile içinde bir umut vardır. Hayallerinizi gerçekleştirebilecek tek kişi hayalleri kuran kişidir. Hayallerini kendi gücüyle gerçekleştirebileceğine inanan insan şevklidir, inançlıdır ve yaşama sevinci vardır.

Hayatımızda dönem dönem aksilikler ile karşılaşırız. Bazen kızar sinirlenir, bazen de yalnızca "lanet olsun" deriz. Oysa aksilikler durduk yere değil, bir amaca yönelik oluşurlar. O anki aksiliğin içindeki güzellik o andan çok sonra anlaşılır.

Yenilmek, ama yine de teslim olmamak; işte zafer budur. Kolay kazanılan zaferler ucuzdur. Kazanmaya değer olanlar ise zorlu bir savaşın sonunda gelir. İlk seferde başaramazsanız, tekrar tekrar deneyin, sonra vazgeçin. Hemen vazgeçmek aklını kullanmaktan başka bir şey değildir.

Hayatınızındaki beklentilerin birdenbire ve hiç umulmadık bir biçimde gerçekleşerek, yaşamınızı canlandırması dileğiyle...

Nesrin Kavak
e- posta: nkavak@kutpo.com.tr 


Yorum Ekle Yorumları Listele
66. Sayı önceki yazı 66. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye