| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

15.03.2001 Prof. Dr. Eyüp İlyasoğlu - netyorum.com / Sayı: 62

20. YÜZYILDA LİBERALİZME GEÇİŞ

Netyorum'un bu ve bundan sonraki sayılarında uluslararası mal ticaretindeki düzenlemeler ile başlayıp, ekonomik olarak Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olduğumuz Gümrük Birliği'nin ilgili bölümlerine değinerek, bugün girmekte olduğumuz bilgi çağının ticaret kurallarındaki usullere ve gelişmelere yer vereceğiz.

Daha önceki yazılarımızda (özellikle son yazımızda) değindiğimiz gibi, 20. yüzyıla girerken, siyaset bilimi düşünürlerinin oybirliğine vardıkları konu; "bütün ülkelerin birlikte refahını sağlayacak tek çare, uluslararası ticaretin serbestleşmesi" idi. Ancak bunun, bütün ülkeler tarafından kabul görmesi, Birinci Dünya Savaşı'nın büyük felaketlerle sonuçlanması dahi yetmedi. İkinci Dünya Savaşı'nın, daha büyük felaketlerle sonuçlanması gerekecekti.

Bu da gerçekleşti ve sonunda uluslararası ticaretin liberalleştirilmesi için gerekli adımlar atıldı. 1947 yılında Ticaret ve Tarifeler Genel Anlaşması (General Aggrement on Tariffs and Trade-GATT) ve daha önce kurulan, uluslararası ticaretin alt yapısını oluşturacak IMF (International Monetery Fund-Uluslararası Para Fonu) ve IBRD (International Bank of Reconstruction and Development-Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası) kuruldu. IBRD daha sonra yerini Dünya Bankası'na (World Bank) bıraktı. Bunlar Birleşmiş Milletler'in şemsiyesi altında, özel kuruluşlar statüsünde idi. Bretton Woods (ABD) 'de, uluslararası ticarete yön veren dünya para sistemi, ABD dolarını doğrudan altına bağlayan sabit kur kabul edilerek; 1970'li yılların sonuna kadar sürecek uluslararası ekonomik sistem belirlenmiş oldu.

Avrupa Birliği gibi bölgesel ekonomik alanların yaratılabilmesine ve daha sonraki yıllarda Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne katılabilmesine olanak sağlayan GATT ve (Uluslararası) Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri'nin (Multilateral Trade Negotiations) üzerinde özenle durulması gerekmektedir. Amacımız, GATT ve bunun günümüze kadar gelişerek ulaşmasını sağlayan Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri sisteminin ana hatlarını kısaca ortaya koymak; Türkiye'nin Avrupa ile Gümrük Birliğinin temel gerekçelerini ve Türkiye'ye sağlayacağı yararları belirleyebilmektir. Bu zor ve kimi zaman yorucu yoldan geçmeden uluslararası mal ve özellikle konumuz olan uluslararası hizmet ticaretinin esaslarını kavrayabilmek mümkün olamayacaktır.

* * * * *

GATT, Cenevre'de Genel Direktörlük olarak çalışan, uluslararası ticaretin liberal hale gelmesini hedefleyen ve125 üye ülkesi bulunan bir kurumdu(r). 1947 yılında varılan temel anlaşma (GATT 1947), daha sonra Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri aracılığı ile geliştirilmiştir. 1994 yılına kadar yalnız mal ticaretini kapsayan GATT sistemi; 1994 yılında ve Uruguay Round sonunda, hizmet ticaretini de kapsamaya yönelik en önemli dönemecini de almış ve bilgi teknolojisi ticaretinin hizmet niteliğindeki ürünleri ile fikri mülkiyetin korunmasını kapsar hale gelmiştir.

GATT 1947'nin temel amacı:

"Gümrük tarifelerinin ve diğer dış ticaret engellerinin giderek düşürülmesi ve uluslararası ticarette ayırımcı (discriminatory) uygulamaların ortadan kaldırılmasını"

sağlamaktır.

GATT üye ülkeleri olduğu kadar, 19. yüzyıldan başlayarak süper güçler olan uluslararası şirketleri de (genellikle batılı ülkelerin sömürgelerindeki uzantılarını) hedef almakta ve ticaretteki sınırlamaların, bir daha geri dönülmemek üzere kaldırılması için yoğun çaba göstermektedir.

GATT bu başarıya beş temel ilke ve yaklaşıma sıkı sıkıya sadık kalarak ulaşmıştır:

 

1. Ayırım Gözetmeme (Nondiscrimination)
2. Karşılıklılık (Mütekabiliyet - Reciprocity)
3. Gümrük tarifelerinin giderek azaltılması
4. Yasaklama ve kısıtlamaların koyulmamasına özen gösterilmesi
5. Milli uygulamalar (En Çok Kayrılan Ülke - Most Favoured Nation) ilkesi

Ayırım gözetmeme ve En Çok Kayrılan Ülke ilkeleri, GATT üyesi ülkelerin herhangi ikisi arasında yapılan tarife indirimlerinin, diğer tüm üye ülkelere otomatik olarak uygulanması kuralıdır.

Karşılıklılık ilkesi ise, tarife indirimlerinden yararlanan ülkenin, bu ödüne aynı veya benzeri bir indirimle karşılık vermesidir (Bu ilke başlangıçta, Genel Preferanslar Sistemi içinde gelişmekte olan ülkelere uygulanmamakta idi). Bu ilkeler, yalnız pozitif yöndeki tarife indirimlerini kapsamaz, GATT'a madde olan her konuda işlerliği vardır. Örnek olarak, bir ülke diğer bir ülkeden, bir ürünün ithalatını sınırlamak için GATT'ın Madde XIX'una dayanarak koruyucu önlemler almak istemesi durumunda; bu önlemi sorunun kaynakladığı tek bir ülkeye karşı alamaz, ayırım gözetmeksizin, üye bütün ülkelere aynı yaptırımı uygulamaya mecburdur.

Prof. Dr. Eyüp İlyasoğlu
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: eyupi@triosh.com


netyorum.com: (Bu metin, yazarın ismi ve kaynak gösterilerek elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanabilir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
62. Sayı önceki yazı 62. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye