| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Öykülerle Sözcükler" 08.02.2001 Nezih Kuleyin - netyorum.com / Sayı: 58

PLATON NEDEN MORARDI?

Şimdilerde de böyle mi bilmiyorum ama bizim zamanımızda, yani bundan yaklaşık yirmibeş, otuz yıl önce, lise son sınıfların edebiyat bölümlerinde felsefe dersi vardı. Felsefe dersinde bir yandan öğrencilere felsefe tarihi ile ilgili bilgiler verilirken, diğer yandan da mantık ile ilgili bilgiler verilirdi.

Sizin de yukarıdaki tanımdan anladığınız gibi, bu ders bir iki tane meraklı öğrenci dışında ilgi çeken bir ders olamıyordu. Çünkü zaten edebiyat bölümleri çalışkan öğrenciler tarafından tercih edilen bir bölüm değildi. Diğer yandan da, okullarda felsefe eğitimi almış öğretmenler çok fazla bulunmadığından, bu dersler kendisini felsefe ile ilgili sayan bir başka öğretmene ek ders olarak verilmekte, onun için de öğrencilere çok iyi aktarılamamaktaydı.

Bu durum bizim lisede, o yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin Felsefe bölümünden mezun olup, Kdz Ereğli'ye ataması yapılan yeni öğretmenimizle kökünden değişti. 

Biz son sınıftaydık ve karşımızda nüfus kağıdı bilgilerine göre bizden beş yaş büyük ama görünüşe göre sınıf arkadaşımız kızlarla aynı yaşta gibi gözüken birisi duruyordu. "Felsefe", sınıf arkadaşlarımızdan birisi tarafından bize aktarılan bir düşünce tarihi oyununa dönüşmüştü.

Bizim de öğretmenimizle arkadaşlığımız o yıl kasabaya yeni gelen yeni mezun öğretmenlerinde katılması ile bir grup arkadaşlığına dönüşmüş, ders saatleri dışında da hep beraber kütüphaneye, sinemaya ve zaman zaman kasabaya gelen tiyatrolara hep beraber gider olmuştuk.

Felsefe derslerinden birisinde, Platon'u işlerken öğretmenimiz; "Platon'un yaygın bir adı daha vardır. O da, "Eflatun" 'dur" deyince, annemin en beğendiği renk olan eflatun geldi aklıma ve birden başka bir renk çağrışım yaptı bende mor.

"Hocam, Platon öğrencilerinden birisi kendisine Heraklitos'un görüşleri sizden daha doğru dediğinde mos mor olduğu için mi Eflatun adını almış" diye sorduğumda anladım ki; Platon'un neden bu adı aldığı bilinmiyor. 

Ben de, bunun nedenini çok sonra keşfettim. Al "Al" 'ını Ver "Al" 'ımı, başlığı ile bundan önce yazdığım yazıyı hatırlarsınız.

Bu el diye okunan "Al" eki Arapça'da adların başına bir ön ek olarak geliyor. Dolayısı ile Platon'da felsefenin Avrupa'da ortaçağda baskı altına alındığı dönemde Arapça'da "Al Platon" oldu ama "elplaton" diye söylenmeye başlandı. Dikkat ederseniz sözcük birlikte söylendiği zaman kullanıla kullanıla anlamlı bir sözcüğe benzetiliyor ve Platon'un tüm dünya üzerinde yeni bir adı oluşuyordu.

Maalesef ben bunu fark ettiğimde, soruyu sorduğum günün üzerinden onbeş yıl geçmişti. Sorumun yanıtını o zamandan beri merak eden arkadaşlarım varsa bu yazıyı okuduklarında çok güleceklerini biliyorum. Ama, Eflatun'un bir renk adını çağrıştırmasına gönlüm razı olmadığı için bu yazıyı yazmaya karar verdim. 

Nezih Kuleyin
elektronik posta: nezih@semor.com.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
58. Sayı önceki yazı 58. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye