| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 18.01.2001 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 55

İçindekiler;

  • Konu: INETD B2C Paneli
  • Konu: Pek İlgilenen Yok
  • Konu: It - Ginger
  • Müzik: Bond - Born
  • Kitap: Güldüşün Fıkraları - Bozkurt Güvenç
  • Film: O Brother, Where Art Thou? - Nerdesin Be Birader?
  • Söz: Dante Alighieri

 


KONU: INETD B2C PANELİ

Geçen hafta 11.1.2001 tarihinde internet'ten son kullanıcıya satış "B2C" konusunda INETD'nin düzenlediği bir panel vardı. İstanbul Teknik Üniversitesi Bilim Merkezi salonunda yapılan panelden izlenimlerimi paylaşmaya çalışacağım.

Önce size "B2C" projeleri için iki sır vereceğim. Bu sırları kimseye vermeyin.

1- Türkiye'de internet ortamında son kullanıcıya satış projeleri için "Soğuğa Dayanıklı Olmalısınız". Eğer soğuğa dayanıklı değilseniz işiniz çok zor. Panelin düzenlendiği salon o kadar soğuktu ki, izleyicilerin yüzde sekseni palto ile oturdu. Ben yeni yeni hastalıktan kendime geliyorum.

2- Çok paranız olmalı. Çok paranız yoksa da işiniz çok zor. Örneğin, internet pazarını merak ediyorsanız, panelde de konuşmacı olarak yer alan IBS Research'ün raporları 3,000.- Amerikan Dolarından başlıyor.

Bunlar işin eğlenceli tarafı. Panel çok başarılıydı. Özellikle konuşmacılar iyi belirlenmişti ve bilgilerini bizlerle paylaşma konusunda istekliydiler. Aklımda kalanları hemen aktarırsam;

Vestel Net, indirdik.com ve acildvdpizza.com projelerinden bilgi verdi.

Deppo'dan Esra Talu projelerini detaylandırdı. Çok yararlı bir konuşmaydı. Buna göre şu anda Deppo'nun 40,000 civarında kullanıcısı var ve bunların %8'i alışveriş yapıyor. Kendilerini, perakende mağazacılık yapan ancak satış noktalarının internet'te yer aldığı bir şirket olarak tanımlıyor. 134 tedarikçi ile çalıştıklarını, 20 bin'in üzerinde ürün çeşidine sahip olduklarını belirtti. Ayrıca yatırım için para aramaya çıktıklarında önce büyük gruplarla 1 milyon doların üzerinde bir yatırım bütçesi konuştuklarını daha sonra yöntem değiştirerek 55 kişiden 1.2 Milyon Dolar toplayarak, projeye başladıklarını söyledi.

İnternet bankacılığını kullanarak yaptığınız her işlemde bir bankacının ekmeğiyle oynadığınızı biliyor muydunuz?

Siz bilmiyor olabilirsiniz ancak IBS Research'ün yaptığı bir araştırmada elde ettiği bulgulara göre, "Niçin internet bankacılığını kullanmıyorsunuz?" sorusunun bir yanıtı da, "Banka çalışanlarının işlerini kaybetmemesi için". Bu yanıt iyi bir yüzdeye sahip. Toplumsal dayanışmanın vardığı noktayı görebiliyor musunuz?

IBS Research'ten sunum esnasında defterime takılan diğer notlara gelirsek; internet'in internet kafelerden kullanım oranı %45. En çok; arabul, arkadas, kahkaha ve zone sitelerine erişiliyor. Chat ilk kullanım sahası.

Kütahya Porselen'den Nesrin Kavak ise izleyicilere bir üretici firmanın üretimin bitişi ile birlikte tüketiciye perakende satış için internet ortamını nasıl kullandıklarını aktardı. İşletmecilik kurallarını, elektronik ticaret ile bütünleştirerek, önce felsefeyi belirleyerek bunun üzerine inşa edilen bir B2C örneği sundu. Önümüzdeki dönemde, açıkladığı şekilde Türkçe dışındaki diğer dillerde de site çalışmaya başladığında ses getireceğe benziyor. Ürün yelpazeleri kendi üretimlerini kapsadığı için ilginç bir proje olacak. 

Öyle görünüyor ki, internet'te son kullanıcıya perakende satış yapacak bir operasyon ya da bunu bir kenara bırakın herhangi bir internet start up için yatırım bütçenizin 900 bin Dolardan az olmaması gerekiyor. Benim kanım bu şekilde. Bu kadar yatırım yapılınca o projenin Türkiye ortamında başarısız olması için bir neden göremiyorum. İnterpro'nun her sene yaptığı pazar araştırması sonuçlarına bakarsanız herhangi bir start up şirketin yatırımcılardan istediği para pek çok bilişim teknolojisi sektörü şirketinin yıllık cirosundan fazla. Ya bu sektörde yer alan, yıllarını bu işe vermiş kişiler boşa kürek çekiyorlar ya da bu yeni sahalarda henüz keşfedilmemiş yenecek çok para var.

Organizasyona emeği geçenlere teşekkür ederim. Zaman ilerledikçe INETD'nin etkinliklerindeki kalite seviyesi yükseliyor. Daha da iyi olacağı açıkça görülüyor.


KONU: PEK İLGİLENEN YOK

16.1.2001 tarihinde tesadüfen Radyo Foreks'in akşamüstü kuşağında dinlediğim bir canlı röportaj bu konuyu yazmama neden oldu.

Konuşma başladığında soruldu;

- Seni niçin aradığımızı biliyor musun?

- Hayır

- Senin bir özelliğin var. Bundan bize bahsetmek ister misin?

- Neymiş?

- Sen, 12 yaşta, 200 kelebekte dünyanın en iyi derecesine sahipsin. Değil mi?

- Evet

- Peki, niye bundan bahsetmiyorsun?

- Pek ilgilenen yok ki!

Evet, yukarıda okuduğunuz diyalog üç aşağı beş yukarı böyle başladı ve pür dikkat devamını dinlemek için odaklandım. Düşünebiliyor musunuz, 12 yaşında bir kız çocuğu 200 metre kelebek'te dünyanın en iyi derecesine sahip, bunu son derece doğal karşılıyor. İlgilenilmediğini belirten son cümle çok vurucu; "Pek ilgilenen yok ki!"

Bu dereceden sonra Fenerbahçe'den bir para ödülü almış. 

Adı, Cansu. Sponsoru yok. Yıllık 3,000 Amerikan Doları civarında bir harcama yapması gerekiyor. Depremden önce Gölcükte oturuyorlar ve Poyrazspor'da yüzüyor. Depremden sonra İstanbul'a taşınıyorlar. Şu anda Fenerbahçe adına yüzüyor.

Biraz da günlük programını aktarayım.

Günde 2,5 saat (5 kilometre) yüzüyor. İstanbul'u bilenler daha iyi anlayacaktır; Levent'te oturuyor, okulu Kayışdağı'nda, havuz ise Kavacık'ta. Her gün iki yaka arasında gidip geliyor. Her ne kadar trafiğin ters yönü de olsa, mesafeler uzak. Okul sabah 08:50'de başlıyor, 16:00'da bitiyor. Bu saatten sonra Kavacık'a gidilerek 20:00'ye kadar yüzüyor. Ardından eve dönüş. Buralardaki ulaşımı babası sağlıyor.

Tempoya bakar mısınız?

Tüm bunların sonunda Cansu hedefini açıklıyor; "2004 Olimpiyat Şeref Kürsüsü"

Bravo. Cansu ve ailesi önünde eğilirim. Saygılarımla.


KONU: IT - GINGER

"IT" ya da kod adı "Ginger". Son günlerde üzerinde fırtınalar koparılan konu. Basın yine işin magazin tarafında olunca, ben sizlere biraz açıklayıcı bilgi vermek istedim.

Ben, ilk olarak 12.1.2001 günü "ZDNet" 'ten Jesse Berst'in günlük rutin e-bülteni ile haberdar oldum. Gelen bültende "PC'den Ya da Internet'ten Daha Müthiş Bir Keşif" 'ten söz ediliyordu. Bu icadın sahibi New Hampshire'lı Dean Kamen. Kamen, bu buluşundan 9.1.2001 tarihinde inside magazinde söz ediyor ve bazı bilgiler veriyordu.

Bu bilgilere dayanılarak, bunun "IT" kod adı ile "Ginger", PC dünyayı nasıl değiştirdiyse, aynı şekilde yeni bir değişikliğe yol açacağı söyleniyor. Bu kadar iddialı konuşulmasının ardında bazı ünlü isimlerin etkisi var. Bunlara bakarsak;

- Gazeteci Steve Kemper; "IT'in dünyayı silip, süpüreceğini, düşünce ve yaşam tarzını değiştireceğini" söylüyor. Kemper, konusu IT olan bir kitap yazıyor ve bunun hakları için Kamen'e Harvard Business School Press tarafından 250,000.- Amerikan Doları ödeniyor.
- Amazon'un CEO'su Jeff Bezos, bu kadar iyi bir ürünün satışının sorun olmayacağını belirtiyor. Tek problemin, insanların bunu kullanmasına izin verilip verilmeyeceği olduğunu ekliyor.
- Risk sermayedarı John Doerr, bu işin içinde.
- Bir yatırım şirketi, IT'in startup tarihinde ilk senesinde en çok para kazandıracak ürün olduğunu açıklıyor.
- Apple'ın CEO'su Steve Jobs, eğer insanlar bu cihazı görürlerse, şehirlerini IT'in etrafında inşa edilebileceklerini söylüyor.

Yapılan açıklamalardan IT'in bir tıbbi icat olmadığını biliyoruz. Kamen, yukarıda söz edilen kişilerle yaptığı bir toplantıda yanında getidiği parçaları kullanarak, on dakika içerisinde iki adet IT yaparak, ne olduğunu gösteriyor. Metro ve Pro olarak adlandırılan iki modeli ve Metro modelinin 2,000.- Amerikan Dolarının altında olacağı açıklanıyor.

Tüm bunların yanında "IT niçin önemli ve niçin bu kadar ciddiye alınıyor?" sorusunun yanıtını bulmak için, Kamen'in yaşam öyküsüne erişmenizde yarar var. Kamen'in bugüne kadar ne tür icatlar yaptığına baktığınızda neyle karşılaşabileceğinizi pek anlamasanız da, yine heyecan verici bir keşif olacağını fark edebiliyorsunuz. Kamen, tam bir teknoloji adamı, mucit ve bu konuda alınabilecek en iyi ödüllere sahip.

Bu arada, 15.1.2001 tarihinde Kamen, yapılan tüm spekülasyonları durdurmak için inside'a bir açıklama yaptı ve "IT'in bu kadar abartılmaması gerektiğini" söyledi. "Evet, çok ümit verici bir proje var elimizde, ancak IT'in tüm dünyayı değiştirebileceğini söylemek biraz fazla iyimserlik olur" diye de ekledi.

Bu gizlilik niçin derseniz, Kamen'in yanıtı çok basit; "Büyük grupların finans güçlerini kullanarak, ürün pazara çıkmadan, karşı lobi oluşturmalarını engellemek"

IT'in ne olduğu öğrenmek için 2002 senesini beklememiz gerekecek. O zamana kadar ortalık tahminden geçilmeyecek herhalde. Bizim ekiplere de iyi malzeme çıktı.

IT konusunda detay bilgi alabileceğiniz internet adresi;

http://www.inside.com/it.html 


MÜZİK: BOND - BORN

Eğer müzik mağazalarına gittiyseniz ya da tezgahların önünden geçtiyseniz muhakkak dikkatinizi çekmiştir, üstünde dört kızın (sarışın, kumral, esmer, kızıl) fotoğrafı olan bir CD. Yeni bir grup "Bond". Elimizdeki albümlerinin adı da; "Born".

Albüm televizyonlarda izlediğimiz "Victory" şarkısının klibi ile gündeme geldi. "Victory", Bond'un bu albümden çıkardığı ilk single.

Vanessa Mae tarzının bir grup tarafından genişletilmiş biçimi. Bunu da yadırgamamamız gerekiyor çünkü grubun yöneticisi aynı zamanda Vanessa Mae'nin de yöneticisi konumunda. Yurt dışı yazılara baktığınızda Bond'a Spice Girls'ün enstrümental sürümü olarak bakanlar mevcut.

Klasik eserlerin pop yorumunu yapıyorlar ve bu konuda başarılı olduklarını söylemeliyiz. Albümü dinlerken hemen hemen tüm parçalarda eğer sinema ile yakından ilgileniyorsanız "Bu parça şöyle bir sahnenin çekimine çok iyi gider" şeklinde düşüncelere kapılabilirsiniz. Bir takip, kaçma kovalamaca sahnesi, bir ayrılış, bir aşk sahnesi gibi.

Edinip, dinleyin. Yer yer yüksek tempolu, yer yer romantik, bazen bildik bir ülke tınıları arasında dolaşan parçalardan keyif alacaksınız. 


KİTAP: GÜLDÜŞÜN FIKRALARI 
- BOZKURT GÜVENÇ

Remzi Kitabevi'nin yayınladığı, Bozkurt Güvenç'in "Güldüşün Fıkraları - Abeceli Bir Deste" kitabı, yüzünüzde gülümseme oluşturacak güzel bir eser.

Bozkurt Güvenç, en çok sevdiği ve anlattığı üç-beş yüz fıkrayı bizlerle paylaşıyor. Bu fıkralara kendi yorumlarını eklemeyi de ihmal etmemiş. Bu kitap aracılığı ile internet'te dolaşan bazı resimlerin kaynaklarını da öğrenmiş oldum. Güvenç'in kitabında eserlerin kaynakları belirtiliyor.

Her ne kadar kitabın başında Remzi Kitabevi'nin; "Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan hiçbir şekilde kullanılamaz" cümleleri olsa da, nasıl izleyeceklerini çok merak ediyorum. Kitapta yer alan yorumlar dışındaki hemen hemen her şey internet ortamında dolaşıyor.

Kitabın arka kapağında yer alan bir cümle; "Hele yaşadığımız küreselleşme çağında hangi internet sitesine girseniz, fıkra dökülüyor penceresinden. Fıkralar, sorunlar gibi zaten evrenseldir de, giderek küreselleşiyor".

Kitapta yer alan fıkralardan bir kaçını buraya almak isterdim ancak izinsiz olacağı için yapmadım. Nasıl olsa internet ortamında hepsini bulursunuz (Bunu bir bildiğim olduğu için yazmadım. Yaşanan tecrübeler gösteriyor ki, bu tür eserler internet ortamında birileri tarafından kopyalanarak, dağıtıma kısa sürede alınıyorlar).

Keyifli bir okuma zamanı yaşamak istiyorsanız, bu kitabı edinin.


FİLM: O BROTHER, WHERE ART THOU? 
- NERDESİN BE BİRADER?

Joel Coen'in yönettiği "O Brother, Where Art Thou? - Nerdesin Be Birader?" filmini sinemada değil video'da izledim ve iyi ki sinemada izlememişim dedim. Hiç olmazsa sadece zamanıma mal oldu.

Başrollerde, George Clooney, John Turturro, Tim Blake Nelson ve John Goodman yer alıyor.

"Fargo" ve "The Big Lebowski" 'den anımsayacağımız Oscar ödüllü Joel Coen'den böyle bir filmin nasıl geldiğini pek anlayamadım. Üstelik film Cannes Film festivalinde de Altın Palmiye'ye aday gösterildi.

Clooney'i "Three Kings" ve "One Fine Day", Turturro'yu "Barton Fink", Goodman'ı Çakmaktaşlardan anımsayacaksınız.

Hapishanede yatmakta olan birisi kendisine zincirle bağlı iki kişiyi yakın bir gelecekte su altında kalacak bir arazinin ortasına gömdüğü hazineyi çıkartarak, paylaşacaklarını söyleyerek kaçma konusunda ikna eder. Bir kaçış sahnesi ile başlayan filmimiz, kaçakların polisler tarafından kovalanması ile sürer gider. İşin içine seçimler, politikacılar, aşk öyküsü, dini temalar, ruhani öğeler, çıkarını düşünenler de eklenince ilginç bir film ortaya çıkar.

Müzikal bir komedi. Otantik Amerikan müziği sevenlerin kaçırmayacağı bir film. Ancak gülmek istiyorsanız başka bir film bulun. Amerikan yaşam tarzını yakından bilenler ve aksanlı konuşmaları izleyebilenler de keyif alabilirler. Bu kesimin çok olmadığını düşündüğümde izleyici sayısının, özellikle olumlu izlenim belirtecek sayının düşük olacağını söyleyebilirim.


SÖZ: DANTE ALIGHIERI

"Ümidimiz kalmayınca hepimiz arzularımızla yaşamaya başlarız", İlahi Komedi eseri ile bilinen İtalyan şair Dante Alighieri (1265-1321).

Arzular nereye kadar götürür, bilinmez.  


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
55. Sayı önceki yazı 55. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye