| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 07.12.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 50

İçindekiler;

  • Konu: Teknolojiden İpuçları
  • Konu: Alan Adı Anketi
  • Oyun: Sheep
  • Film: Charlie's Angels - Charlie'nin Melekleri
  • Söz: Konfüçyus

 


KONU: TEKNOLOJİDEN İPUÇLARI

Önümüzdeki günlerde karşılaşma olasılığımız yüksek bazı teknolojik gelişmeleri aktarmak istiyorum. Burada sözü edilecek çalışmalar bilgisayarlar üzerine olacak. Aşağıda bahsi geçen terimleri çok sık karşınızda göreceksiniz.

1. USB - Firewire

USB'yi kişisel bilgisayar kullananlarımızın hepsi hemen hemen biliyordur. Eskiden bilgisayara bir ek donanım takmak için ne kadar çok uğraştığımızı pek çoğumuz hatırlıyor olmalıyız. USB bu sorunu ortadan kaldırdı. Cihazın USB yuvasına bağlanan ek donanımlar sistem tarafından otomatik tanınıyor. Üstelik bu cihazlar enerjisini de sistemden aldıkları için ortada daha az kablo dolaşıyor.

Şu anda USB'nin maksimum 12 Mbs hıza izin veren 1.1 sürümü kullanılıyor. Bu hız ses, görüntü gibi yüksek veri transferini gerektiren işler için yeterli değil. USB 2.0 sürümü ile birlikte bu hız 480 Mbs'ye yükselecek. Firewire (diğer isimleri IEEE 1394 ya da iLink) ise 400 Mbs olacak.

USB 2.0'ın en büyük avantajı piyasada şu anda mevcut kullanılan USB 1.1 cihazları ile uyumlu olması. Böylece eski cihazlar kullanılabilecek ancak doğal olarak hız 1.1 sürümündeki kadar olacak. USB 2.0'ın yaygınlaşması için tek engel ana kartlara bunun eklenmesinin uzun sürmesi. Öyle görünüyor ki, kısa dönemde kablo üzerinden yüksek hızlı veri transferi için firewire, orta dönemde USB 2.0 kullanılacak.

2. Kayıtedilebilir DVD

DVD adı da bildik gelir. Özellikle film izleyenlerin kullandığı bir arşivleme ortamı. Şimdiye kadar sadece önceden kayıt edilmiş olanları kullanabiliyorduk. Son dönemde çıkan cihazlarla birlikte DVD ortamında kayıt yapılmaya başlandı. Bu şekilde 7 GB'a varan veri tek bir DVD'de saklanabiliyor.

Önümüzdeki dönemde CD çalarlar ve kayıt cihazlarının yerini alacak gibi görünüyor.

3. Bluetooth

Bluetoth özellikle mobil telefon ya da taşınabilir cihazlar kullananların yakından izledikleri bir teknoloji. Geldi gelecek şeklinde üzerinde sürekli konuşuluyor. Veri transfer hızı 1 Mbs civarında olacak.

Bu veri hızıyla, taşınabilir cihazlardan yazıcıya bilgi yollamak, mobil telefonlarda kablosuz mikrofon ve kulaklık kullanmak, mobil telefondaki modemle taşınabilir cihaz arasında bağlantı kurarak internet'e erişmek, sayısal fotoğraf veya video kameradan bilgisayara bilgi aktarmak için uygun bir ortam.

Şu anda IBM, Bluetooth içeren bir ek kart çıkardı. Ancak esas patlama, bluetooth'un cihazların içinde infrared'in yerini alması ile yaşanacak. Tahminler önümüzdeki iki, üç sene içerisinde bluetooth'un infrared'in yerini alacağı doğrultusunda.

Ben de bir an önce gelse diyorum. Bu sayede iki cihazı haberleştirmek için karşı karşıya getirmek zorunda kalmayacağımız bir ortam sağlanacak.

4. Bellek, bilgi depolama

Bellek teknolojilerinde kıyasıya bir rekabet var. SONY, "Memory Stick" adını verdiği bir ek çıkardı. Bütün SONY cihazlarında bunu kullanarak, bellek sorununu çözmeyi öneriyor. Bir başka deyişle bunu video kamera'da, oyun cihazında, televizyonda, bilgisayarda bellek olarak kullanabileceksiniz (Örneğin piyasaya yeni çıkan robot köpek SONY AIBO'da). Bunu yanında "Compact Flash" ekleri duruyor. "Compact Flash" özellikle WindowsCE kullanan PocketPC'ler de daha geçerli. Diğer tarafta ise "ATA Flash", "Smart Media" 'da yerini almaya çalışıyor.

Dört farklı cihaz eki pazarda yerini bulmak istiyor. Zaman hangisinin standart olarak kullanılacağını gösterecek.

Benim kanım, pazarlama gücü, elektronik dünyasındaki pazar payı ve "Memory Stick" teknolojisi lisansını başka şirketlere verme stratejisi ile uzun dönemde Sony'yi avantajlı gösteriyor.

5. Kablosuz İletişim

Burada söz edeceğim, kısa mesafelerde kişisel cihazların arasındaki haberleşmenin kablosuz gerçekleştirilmesi. Bluetooth'u yukarıda üçüncü maddede aktardık, bu kategoriye almadık. Çünkü hız açısından yeterli değildi.

İki grup veya standart bu kategoride yer alıyor; Wi-Fi "Wireless Fidelity" ve HomeRF "Home Radio Frequency". Teknik karşılığı, "IEEE 802.11b"

Wi-Fi'yi, Wireless Ethernet Compatibility Alliance "WECA" http://www.weca.net  sürdürürken, HomeRF'i bir başka grup http://www.homerf.org  yürütüyor. İki grubunda yeterli destekçisi ve üyesi var.

Wi-Fi için konuştuğumuz hız 2.4 GHz radyo dalgaları hızı ve çok iyi bir performans elde edilmesi.

Bu teknolojinin en büyük avantajı evlerdeki, ofislerdeki yerel ağlara dahil cihazların kabloya bağlı kalmasını ortadan kaldırması. Özellikle hava alanlarında büyük bir kolaylık sağlıyor.

Şu anda HomeRF, kullanılacağı her cihaz için yaklaşık 80 Amerikan Doları bir maliyet getiriyor. Wi-Fi ise, her cihaza 150 Amerikan Doları bir maliyet getirdiği gibi, ayrıca 300 Dolarlık bir merkez istasyona ihtiyaç duyuyor.

Yukarıdaki beş konuya dikkat edin ve izleyin. Önümüzdeki dönem alacağınız cihazlarda neler olması gerektiği bunların arasında saklı.


KONU: ALAN ADI ANKETİ

İnternet'te kullanılan alan adlarının Türkiye'deki idaresi ile (.tr uzantılı adresler) ilgili bir anket düzenlenmiş durumda. "Yine mi internet alan adı konusu", diyenleri duyar gibiyim.

Anket, Türkiye Bilişim Derneği üyeleri tarafından yanıtlanıyor. Bir başka deyişle bu ankete katılarak görüşünüzü belirtmek isterseniz, TBD üyesi olmanız gerekli. TBD'nin internet adresi http://www.tbd.org.tr

"Niçin TBD üyeleri?" derseniz yanıt; TBD, geniş bir üye sayısına sahip ve üyeleri bir şekilde bilişim teknolojileri ile ilgili. Ayrıca bu tür bir ankette herkesin bir kez oy kullanmasını denetleyebilmek için, her TBD üyesine ücretsiz olarak verilen elektronik posta adresinden yararlanılıyor. Burada benim aklıma gelen bir öneri, anketi yanıtlamak için dernek aidatının da yatırılmış olmasının aranması.

TBD, aynı zamanda İnternet Üst Kurulu ve bu kurulun bünyesinde oluşturulan DNS Çalışma Grubunun da üyesi.

Böyle bir anket çalışmasının yapılacağı Bilişim Kurultayı 2000'deki Alan Adı çalışma grubunda gündeme getirilmişti. Uygulamaya alınması güzel bir gelişme. Son katılım tarihi 15.Ocak.2001

Ankete katılabileceğiniz adres; http://dns-anket.tbd.org.tr/

Sizler için anket sorularını aşağıda belirtiyorum.

1. Türkiye DNS politikalarını kim belirlemeli? a) Kamu oyunun katkısı ile bir çeşit Türk ICANN'i b) TBMM c) Hükümet (Başbakanlık, Ulaştırma B., Dış Ticaret M. gibi) d) Fikrim Yok

2. İnternet Üst Kurulunun oluşturduğu, TBD'nin de üyesi olduğu, DNS Çalışma Grubu, http://kurul.ubak.gov.tr/dns/  hakkında ne düşünüyorsunuz? a) Olumlu bir başlangıç b) Kurulması yanlıştır c) Fikrim Yok

3. Tarafların mahkemeye gitme hakkı baki kalmak üzere, DNS Çalışma Kurulu, bir uyuşmazlık çözüm mekanizması (ilkeler ve heyet) oluşturmalı mıdır? a) Evet b) Hayır c) Fikrim Yok

4. ".TR" altında yeni üst düzey alan adlarına kim ve nasıl karar versin? a) Kamuoyu katkısıyla DNS Çalışma Kurulu b) ABD ve ICANN taklit edilsin c) ".TR" altında ".com", ".edu", ".gov" vs kaldırılsın d) Fikrim Yok

5. Alan adı uzayını geliştirmek için yeni alan adları açılsın mı? Örneğin, web şirketleri için ve startuplar için ".web.TR" alanı açılsın mı? a) Evet b) Hayır c) Fikrim Yok

6. Mesleklere özgü alan adları açılsın mı? Örneğin, avukatlar için ".av.TR", doktorlar için "doktor.TR" a) Evet b) Hayır c) Fikrim Yok

7. Yerel yönetimler için ".yerel.TR" alanı açılsın mı? a) Evet b) Hayır c) Fikrim Yok

8. Okullar ve resmi daireler için il ve ilçe temelli hiyerarşik bölünme olsun mu? a) Evet b) Hayır c) Fikrim Yok

9. Kişi olarak alan adınız var mı? Ve/veya kayıt yaptırdınız mı? a) Evet, sadece TR'de b) Evet sadece'TR dışında c) Evet hem içeride hem de dışarıda d) Hayır

10. Medya için sektörel bölünmeye ne dersiniz? ".fm.tr", ".tv.TR", "medya.TR" gibi (hepsi ya da birazı) a) Fikre sıcak bakiyorum b) Gerek yok c) Fikrim yok

11. Banka ve Finans sektörü için ".bank.TR" ve/veya ".finans.TR" alanları açılsın mı? a) Olumlu bakıyorum b) Gerek yok c) Fikrim yok

12. Jenerik isimlerin, geliri İnternetin gelişmesine harcanmak üzere, ihaleyle satılmasına ne diyorsunuz? a) Destekliyorum b) Karsıyım c) Fikrim Yok

13. Alan Adları dağıtımında öncelik neye verilmelidir? a) Firma ve marka haklarının korunması b) Teşebbüs sahibine ve öncülere c) İnternetin gelişmesine d) Rekabetin Sağlanmasına e) Fikrim Yok

14. ".com.TR" 'de uygulanan kurallar için ne düşünüyorsunuz? a) Özünde doğru buluyorum b) Karşıyım, yurt dışına para gidiyor c) Karşıyım, İnternetin gelişmesini engelliyor d) Fikrim Yok

15. Kurallardan bağımsız olarak, mevcut ".TR" DNS işleyişini nasıl buluyorsunuz? a) Genelde memnunum b) Pek memnun değilim c) İlişkim olmadı

Sorular böyle. Benim merak ettiğim, "Fikrim Yok" seçeneği en çok işaretlenen olursa ne olacak? Bunun anlamı "biz bu işten anlamayız, siz ne isterseniz onu yapın" olarak mı algılanacak? Soruların bir kısmına baktığımda hali hazırda yaşanan güncel bazı sorunların da çözüleceği varsayılmış gibi geliyor. Bir diğer konu da, anketin adresinden anlayabildiğim kadarı ile (her ne kadar http://dns-anket.tbd.org.tr/  dense de bu sizi başka bir adrese yönlendiriyor) anket Boğaziçi Üniversitesi'ndeki sistemlerde yürütülüyor. Geçtiğimiz hafta Başbakanlık internet sitesinin bile hack edildiğini düşündüğümde, aklıma güvenliğin ne kadar önemli olduğu sorusu geldi Gerekenin yapıldığını varsayıyorum.

Şöyle biraz geriye gidip, Eylül ayındaki Bilişim Kurultayı'nda "Alan Adı" çalışma grubundaki notlarıma bir göz attım. O notların da benim aklımda kalanlarını sizlere aktarayım. Eksik kalanlar olursa büyük bir olasılıkla aynı oturumda yet alan kişiler tamamlayacaklardır. O oturumda değişik öneriler ortaya sunulmuştu. Bunlar;

- Alan adı ücretlerinin aşağıya çekilmesi, olabiliyorsa 10 Amerikan Doları seviyelerine indirilmesi. Bu mümkün değilse, masraflar düştükten sonra kalan paranın internet'in Türkiye'deki gelişmesine ve sorunlarının çözümüne harcanması.
- Uygulanacak kuralları belirlemek üzere alan adı sahipleri tarafından seçimi yapılacak bir kurul oluşturulması. Ayrıca, üçlü bir yapı getirilsin. Buna göre; Yürütme, Denetleme ve Hakem Kurulları bulunması.
- Alan adı almak için müracaat eden kişi veya şirketin eğer talebi jenerik bir isim içeriyorsa, askıya çıkarılarak duyurulması. Başka talip varsa, bunun çözümü için Ön Hakem Kurulu kurulması.
- Jenerik olarak kabul edilen kelimelerin listesinin kamuoyuna açıklanması.

Bu arada, Bilişim Muhabirleri Derneği'nin bir çalışması vardı, yurt dışı servislere alan adı kaydı yaptıran Türkçe kökenli internet uygulamalarının sayısı konusunda. Hangi aşamada olduğunu bilmiyorum. Bu çalışmanın sonucu bazı kararların alınmasını kolaylaştırabilirdi.

Ayrıca;

- Bir şirkete dört'ten fazla alan adı verilmemesinden, kişilere soyadı dışında en fazla bir alan adı verilmesine
- Alan adı için müracaat eden şirketlerin ödedikleri vergi miktarlarına orantılı sayıda tescil yapılmasına
- Alan adlarının verilmesinde bir kısıtlama olmadan, jenerik uygulamasının kaldırılmasına ve yurt dışındaki bazı ülkelerde olduğu gibi ilk müracaat edenin alan adını almasına
- Alan adı kayıtlarını birden fazla kurumun vermesine, alternatiflerin oluşmasına
- Jenerik alan adlarının açık arttırma yoluyla kiralanmasına
- Yurt dışında alınan adların jenerik ilan edilmesine ve Türkiye'de karşılıklarının verilmemesine
- Jenerik alan adlarının açık artırma ile satılmasına ve gelirinin internet ile ilgili kurumlara aktarılmasına kadar değişik konular gündeme getirilmişti.

Son olarak eklemek istediğim bilgi, bugünlerde Kanada'daki alan adı işlemlerini yürüten kurum değişmekte. Detaylara; http://www.iana.org/cctld/reports/ca-report-01dec00.htm  adresinden erişebilirsiniz. İngilizce bu doküman yardımı ile ileride Türkiye'de böyle bir şey olacaksa, neler yaşanacağını önceden görebilirsiniz.


OYUN: SHEEP

"Koyun gibi" kelimelerinin ne kadar doğru olduğunu o kadar güzel gösteren bir oyun ki; "Sheep", hemen alışkanlık yapıyor. Literatür'e yeni bir terim kazandırıyor; "A.S. - Artificial Stupidity". Empire, oyundaki koyunların aptallıklarının "A.S." yardımı ile simüle edildiğini belirtiyor. Gerçekten çok iyi tasarlamışlar.

Oyunu, Minds Eye Productions üretmiş, Empire Interactive pazarlamasını yapıyor.

Kendi içerisinde tutarlı yedi ayrı dünyada dörder farklı seviye sizi bekliyor. Dört cins koyun ve dört değişik çoban var. Kontroller çok basit, kısa sürede alışabilirsiniz. Grafikler yüksek teknoloji ürünü değil ancak bu oyunda da daha fazlasını beklemek yersiz. Müzik aynı şekilde. Koyun sesleri ise güzel benzemiş. Etrafınız bir anda, "Koyunlar nereden buraya geldi?" diye soran arkadaşlar ya da ev ahalisi ile dolabilir.

Amacınız; seçeceğiniz çoban yönetiminde sevk etmeniz için size verilen koyun sürüsünü bir yerden bir başka yere götürmek. Çok kolay gibi gelmesin çünkü yollarda pek çok engel var ve koyunlar bunları algılayabilecek seviyede değil. Gidip elektrikli tellere dokunup, ölüyorlar, biçerdöverin önüne atlayıp yok oluyorlar. Siz sürekli oradan oraya koşarak yola getirmeye çalışıyorsunuz.

Oyunla ilgili detay bilgileri http://www.saveoursheep.com/  adresinden bulabilirsiniz. Flash'la hazırlanmış, çok keyifli sayfalar. Oyunu alıp, oynamayacaksanız dahi ziyaret etmenizde yarar var.

Değişik stratejiler geliştirerek vakit geçirmenizi sağlayacak bu oyun türünün meraklıları için oynanmayı bekliyor. Tabii ki vurdulu kırdılı, önüne ne çıkarsa yok et türünü sevenler beğenmeyecektir.

Hadi bakalım, biraz sesinizi incelterek; "MEEEEEEEEEEE"


FİLM: CHARLIE'S ANGELS - CHARLIE'NİN MELEKLERİ

1976 senesinde televizyon dizisi olarak hazırlanan; "Charlie's Angels - Charlie'nin Melekleri", Joseph McGinty Nichol'un yönetiminde sinema filmi olarak karşımızda.

Televizyon dizisinin başrollerinde; Kate Jackson, Farah Fawcett, Jaclyn Smith ve David Doyle yer alıyordu. Filmde melekler ve ekibin şefi rollerinde ise; Cameron Diaz, Drew Barrymore, Lucy Liu ve Bill Murray var. Ayrıca, Sam Rockwell, Tim Curry, Kelly Lynch ve Crispin Glover diğer rolleri paylaşıyor.

Nerelerden anımsayabileceğinize gelirsek; Nichol'ün ilk yönetmenlik denemesi. Diaz "Any Given Sunday", "There's Something About Marry" ve "My Best Friend's Wedding", Barrymore "Never Been Kissed", "Ever After" ve "The Wedding Singer", Liu "City Of Industry" ve "Play It To The Bone", Murray "Ghostbusters" ve "What About Bob?", Rockwell "Green Mile" ve "A Midsummer Night's Dream" 'de yer almışlardı. Curry, genelde film endüstrisinde seslendirme konusunda çok başarılı. Özellikle animasyona dayalı pek çok filmin başrol kahramanlarını seslendirmiş durumda.

Filmin konusu dizi ile eşdeğer. Charlie, zor görevlerin üstesinden gelen bir dedektiflik bürosunun ön plana çıkmayan sahibidir. Bu işlerin yürütülmesi için ofis müdürü ve üç güzel hanım yardımcısı vardır. Görevler kızlara telefon aracılığı ile verilir. Bu defa karşılarına gelen müşteri, ses tanıma yazılımı geliştiren bir şirketin teknik alt yapıyı hazırlayan ortağının kaçırılmasının neticelendirilmesidir. Ellerinde bunu yapabileceğini düşündükleri uydu yapımcısı ve işleticisi bir şirketin sahibine dair deliller vardır. Kızlarımız konuyu açığa çıkarmak üzere harekete geçerler.

Hareketli bir macera filmi. Çekim teknikleri güzel. Özellikle "Matrix" filminden sonra sinemada kavga sahnelerinde benzer tekniklerin kullanıldığını görebiliyoruz. Bu filmde bunlardan nasibini almış. Kızların karıştıkları kavgaların çekimleri hoş duruyor. Filmde tabii ki sadece kavga yok. Başrolde üç güzel kız olunca güzelliklerini bol bol sergilediklerini söylememe gerek yok sanırım. Ayrıca işin içine aşk yaşamları da giriyor.

Herhalde bu tarz filmlerden hoşlanan büyük bir kesim var. Yoksa niçin böyle bir film çekilsin? Televizyonlarda dizi şeklinde iken yaklaşık elli dakika süren bir konuyu bir buçuk saatlik bir süreye çevirince sinema filmi olmuş. İzleyicilere de buna katlanmak düşüyor.

Meleklerin şımarıklık dozu çok abartılmış. Ben dizide böyle olduklarını anımsamıyorum. Ayrıca meleklerden sadece Barrymore role uygun.

Yine de yukarıda da belirttiğim gibi bu tür filmler arayanlar için çok uygun. Kaçırmadan gitsinler. Ciddiye almadan, kızları seyredip, yeni çekim tekniklerine bakıp, rahat bir buçuk saat geçirmek istiyorsanız izleyin.  


SÖZ: KONFÜÇYUS

Çinli filozof ve bilge kişi Konfüçyus (M.Ö. 551-479) 'un dizelerine bakarsak;

Birkaç saat mutlu olmak istiyorsanız, içki içiniz
Birkaç gün mutlu olmak istiyorsanız, seyahat ediniz
Birkaç hafta mutlu olmak istiyorsanız, evleniniz
Bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsanız, doğa ile başbaşa yaşayınız
Bir ömür boyu bedbaht olmak istiyorsanız, politika ile uğraşınız.

Bunları özümsemek gerekiyor. İçkinin zararını, doğanın yararını ne güzel anlatıyor. Evlilik konusu için ben fikir yürütemiyorum. Bu konuda deneyimli okurlar görüşlerini paylaşabilirler.

Dizeleri ileten Sayın Vefa Lök'e teşekkür ederim. 


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
50. Sayı önceki yazı 50. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye