| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 03.08.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 32

İçindekiler;

  • Konu: MP3'te Son Dans
  • Konu: ICANN Adaylar
  • Konu: Bilişim Etkinlikleri
  • Oyun: Icewind Dale
  • Müzik: Noche de Cuatro Lunas - Julio Iglesias
  • Kitap: Bay Pipo - Soner Yalçın / Doğan Yurdakul
  • Söz: Carl Gustav Jung

KONU: MP3'TE SON DANS

Geçtiğimiz haftanın internet platformunda en çok konuşulan konusu MP3 dosyaların değişimini kolaylaştıran bir sistem olan napster 'in faaliyetlerinin durdurulmasıydı.

MP3 formatını 1998 senesindeki bir yazımda duyurmuş ve ardından pek çok kişiden konuyla ilgili cevap almıştım. O yazıda da eğer telif hakları konusunda dikkat edilmez ise sorun yaşanacağını belirtmiştim.

MP3 ne demek? Kısaca, müzik parçalarının özel bir metot ile sıkıştırılarak saklanması ve istendiğinde dinlenmesi için geliştirilmiş bir format. Bu sistem sayesinde müzik eserlerinin internet ortamında hızla el değiştirmesi mümkün. Çünkü şarkıların dosya büyüklüğü çok yüksek değil.

Peki, ne oldu da bugünlere gelindi? İlk önce Metallica grubu konuyu gündeme taşıdı. Eserlerinin kendilerine hiç bir bedel ödenmeden MP3 formatında dinlendiğini ve bunun da sebebinin napster sitesi olduğunu bildirdiler. Ardından, Recording Industry Association of America - RIAA devreye girdi. RIAA'ya göre MP3'lerin kullanıcılara erişimini napster sitesi ve sistemi kolaylaştırıyordu. Kullanıcılar bu sistem aracılığı ile dosyalara kolayca eriştikleri için dükkanlara gidip CD satın almıyorlar, eser sahipleri de para kaybediyorlardı.

Aslında uzunca bir süredir bilgisayar ortamında müzik eserlerinin belirli bir bedel karşılığında kullanıcılara ulaştırılması projeleri mevcuttu. Ancak, bedava ile hiçbir ucuz sistemin rekabet etmesi olası değil.

Konumuza dönersek, sonunda telif hakları savunucuları galip geldi ve RIAA napster'in kapatılması yolunda önemli bir başarı elde etti.

Bunun sonucunda Amerika'da bir grup kullanıcı RIAA üyesi şirketlerin eserlerinin Ağustos ayı içerisinde satın alınmaması için bir kampanya başlattı.

Gayrı resmi istatistiklere bakarsanız, MP3 formatının  CD satışlarını düşürmediği söyleniyor. Ben aynı fikirde değilim. Özellikle belirli bir yaş grubunda satın alma düşüncesi hiç yok. MP3 formatında eser bulunduğu anda bilgisayara indiriliyor.

MP3'ün faydaları yok mu? Elbette var. Yeni şarkıcı ve gruplara kendilerini duyurma olanağı veriyor. Müzik şirketleri herhangi bir albümün yüksek maliyetinden ve dağıtımından çekindikleri zaman o kişi veya gruba imkan sağlamıyorlar. Bu tür kişi veya grupların kendilerini duyurmaları için internet ve MP3 mükemmel bir zemin oluşturuyor.

Napster'e gelirsek, hiç değilse bu sistemde dosyaları kimin indirdiği, dosyaların nerelerde saklandığı biliniyordu. O konuda bir metot geliştirilmesi yerine yasaklamaya gidilmesi sorunu büyütecek. Çünkü dosya paylaşımı üzerine pek çok site ve sistem mevcut. Ben  bunlardan bir kısmının adresini aşağıda veriyorum (bu adreslere aşağıdaki linklerden eriştiğiniz zaman yeni pencere açılacaktır):

http://www.scour.com
http://www.imesh.com
http://www.napigator.com
http://gnutella.wego.com
http://www.filepool.com
http://www.pointera.com
http://www.cutemx.com
http://spinfrenzy.com/stuff/welcome.asp
http://freenet.sourceforge.net
http://sx.scour.com
http://www.mojonation.net

Bu sistem veya sitelerle çalışırken dikkat edeceğiniz çok önemli bir husus var. O da, bilgisayarınızı dış dünyaya açıyorsunuz. Ne kadar önlem alırsanız alın, birileri bir gün bir yolunu içeri sızabilir ve bilgileriniz alabilir. Benden uyarması.

Açıkçası henüz eser sahipleri de, bu eserleri telif hakkı ödemeden sistemlerine indirip dinleyenler de yolun başındalar. Müzik endüstrisi o kadar büyük bir sektör ki, bu konuda muhakkak birşeyler daha yapacaklar. Ancak sistemin üstüne gittikçe, kullanıcılara bu kadar mal olmuş bir formatı artık ortadan yok edemeyeceklerine göre olayın yer altına inmesine neden olabilirler. Bunu da engelleme şansları yok.

MP3'ün ilk zamanlarında napster bu kadar başarılı olmadan önce kullanıcılar dikkat ediyordu ve MP3 formatında şarkı bulmak kolay olmuyordu. Ne zaman napster devreye girdi, bir anda ortalık MP3 doldu. Onun için bunun başlarına gelmesini yadsımamak gerekiyor.


KONU: ICANN ADAYLAR

İki hafta önce ICANN (The Internet Corporation for Assigned Names and Numbers) Türkçesi "İnternet Atanmış İsim ve Numaralar Kurumu" 'nun yönetim kurulunda internet kullanıcılarını temsilen yer alacak 5 kişinin belirlenmesinde oy kullanacak members at large üyesi olmak için bir çağrı yapmıştım. O yazıdan itibaren üyelik müracaatı için onbir gün kalıyordu.

18.7.2000 11:40 EST itibarı ile toplam üye sayısı 52661. Türkiye'den üye sayısı 75 kişi. Japonya 20,000 üye ile birinci, Amerika 12,000 üye ile ikinci, Almanya 8,000 üye ile üçüncü sıradaydı.

31.7.2000 kapanış durumunda ise toplam üye sayısı 158593. Bunların büyük bir kısmı henüz son kontrolü yapılmamış kişiler. Bu ne demek? Herhangi bir kişi internet ortamından bilgilerini girip, kaydını yaptırdıktan sonra, kendisine bir elektronik posta ve bir de normal mektup gönderiliyor. Üyelik işleminin kesinleşmesi için kişinin bu gelen yazılardaki bilgileri birleştirerek, internet ortamında bir işlem daha yapması gerekiyor. Son bir haftanın üyelik müracaatlarının büyük bir kısmı henüz bu işlemi yapamadılar. Yine de çok fazla fire olacağı düşünülmüyor.

Türkiye 197 kişi ile 194 ülke arasında 31. sırada. Ülkelere göre, birinci 38931 kişi ile Japonya, ikinci 33670 kişi ile Çin ve üçüncü 20475 kişi ile Almanya. Kıtalara göre ise Asya ve Pasifik 93782 kişi ile en yukarıda.

Bu istatistiki bilgilere; http://members.icann.org/pubstats.html adresinden erişebilirsiniz.

Şu anda kişilerin kendilerini veya bir başkasını aday göstermeleri aşaması başlamış durumda. Bu aşama 31.8.2000'e kadar sürecek. ICANN içerisinden bu konuma aday gösterilmesi aşamasında 18 aday belirlendi ve duyurusu yapıldı.

Bu adaylarla ilgili olarak detaylı bilgilere; http://www.CivilSocietyInternetForum.org adresinden erişebilirsiniz. Bu adrese gittiğinizde "Meet The Candidates" düğmesine tıklayın.

Bu adres Civil Society Internet Forum grubunun adresi. Grup, internet'in ulusal sınırların üstünde bir bilgi paylaşım platformu olduğunu ve internet'in demokratik, kendini yönetebilecek bir konumda bulunduğunu duyurmayı kendine amaç edinmiş durumda.

Bu misyonu nedeni ile ICANN yönetim kurulu üyeliklerinde kullanıcıları temsil edecek 5 kişinin belirlenmesi aşamasında yapılacak tanıtım çalışmalarının ve fikir değişimlerinin, uluslararası ve ulusal boyutlarda belirli bir platformda toplanabilmesi için bir araya gelmiş durumdalar. Platformun temeli ISOC'un geçtiğimiz ay Japonya'da yapılan INET toplantısında atıldı.

Yürütme komitesinde 6 kişi yer alıyor. Ayrıca Yokohama toplantısında bu platformu ve çalışma prensiplerini 19 kişi desteklediğini belirtti. Tam listeyi platformun kendi sitesinde bulabilirsiniz.

Bundan sonra bizlere düşen görev bu tür platformlar aracılığı ile görüşlerimizi bildirmek ve konuşmalara dahil olmak. Adaylık ve yönetim kurulunda kullanıcı temsilcisi olarak yer almak çok kolay değil. Ancak, kimlerin seçileceği konusunda kulis yapabiliriz.


KONU: BİLİŞİM ETKİNLİKLERİ

Her sene Eylül ayında gerçekleştirilen sadece 1999 senesinde 17.Ağustos'ta yaşanan felaketten sonra Aralık ayına ertelenen etkinlikler, bu sene de 6-9 Eylül tarihleri arasında düzenleniyor.

Bu sene TBD "Türkiye Bilişim Derneği" Bilişim Kurultayı'nın onyedincisi düzenleniyor. Geçtiğimiz senelerde hem fuar hem de kurultay aynı mekanda yapılıyordu. Bu sene bir değişiklik yapıldı ve fuar Beylikdüzü'nde, kurultay ise Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı İstanbul'da yer alıyor.

Bu sene kurultayın ana teması "e-Türkiye". Türkiye'nin bilgi çağındaki stratejileri masaya yatırılacak ve yöntemler geliştirilmeye, uzlaşmacı yaklaşımlar belirlenmeye çalışılacak.

Her sene yaptığım çağrıyı bu sene de yinelemek istiyorum. Bilgi teknolojisi ile bir parça ilgileniyorsanız (ki yaşamın her bölümünde bir şekilde bu teknolojilerden yararlanıldığına göre herkes) kurultaya kayıt yaptırarak, izleyici ve gerekli gördüğü yerlerde de aktif katılımcı olarak görüş bildirmek üzere yerinizi alın.

Daha detaylı bilgiyi; http://www.bilisim2000.com.tr adresinden öğrenmeniz olası.

Eğer bir aksilik olmaz ise 6-9 Eylül.2000 tarihleri arasında Lütfi Kırdar'da görüşmeyi arzu ediyoruz.

Bu çağrıyı hem Sinan Oymacı hem de TBD İstanbul Şubesi Yazman'ı olarak yapıyorum.

Son olarak, siz de 17 Ağustos 03:02 ‘de “Uyuma Türkiye, Ben de Uyumuyorum” çağrısına uyarak, kaybettiklerimizin anısına uygun davranın.

"UNUTMAYIN, UNUTTURMAYIN!


OYUN: ICEWIND DALE

Klasik bir RPG "Role Playing Game". Black Isle Studios'un geliştirdiği, Interplay'ın dağıtımını üstlendiği bir oyun.

Baldur's Gate ve Planescape: Torment, Black Isle Studios'un bilgisayar kullanıcılarına yeni bir heves getirdiği diğer oyunlardı.

Icewind Dale, bilgisayar oyunları dünyasına grafik, müzik, oynanabilirlik olarak yeni bir şeyler kazandırmıyor.  Ancak, ele aldığı dünyayı kullanıcılara mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Onun için de klasik RPG oyuncuları çok keyif alacaklar. Karakterlerin konuşmaları ise vurgular ve ses tonu açısından çok iyi.

Yaklaşık 150'nin üzerinde savaşmanız gereken karakter mevcut. Bu da oyunun oynanma süresine olumlu etki yapıyor.

Dungeons And Dragons üzerine kurgulanmış, alt yapı olarak Baldur's Gate'i kullanan bir oyun. Bu tarza meraklı iseniz kaçırmayın.


MÜZİK: NOCHE DE CUATRO LUNAS
- JULIO IGLESIAS

Uzunca bir süredir Julio ustanın sesini duymuyorduk. Hele geçtiğimiz sene oğlu Enrique Iglesias ortaya çıkınca artık jübilesini yapıp köşesine çekildiğini bile düşünmeye başlamıştık. Ancak yanılmışız. Julio Iglesias yine bir yaz sezonuna girişte "Noche de Cuatro Lunas" albümü ile karşımızda.

Fast food tadında bir albüm nitelemesi yapılıyor bu çalışma için. Gerçekten de Julio Iglesias tarzını biliyorsanız yeni bir şey yakalamanız olası değil. Klasik sesler ve çalışmalar.

Albümdeki en iyi parça, Vida "Blades" isimli çalışma. Diğer şarkılar standart zeminde yer alıyor.

Yaz sıcaklarında kulağınıza hafif melodiler gelmesi için temin edilerek dinlenebilecek bir albüm. Ancak daha önceki albümler elinizdeyse bu tarz melodileri dinlemek için özellikle alınması gereken bir albüm değil.


KİTAP: BAY PİPO
- SONER YALÇIN / DOĞAN YURDAKUL

"Bir MİT görevlisinin Sıradışı Yaşamı: Hiram Abas" ikinci başlığı ile Aralık 1999'da piyasaya çıkan Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul'un çalışması "Bay Pipo" yakın tarihimize ilgi duyanların edinmesi ve okuması gereken bir kitap.

Kitabın arka kapağından alıntı ne ile karşı karşıya olduğunuzu anlatacak; "Bu kitapta anlatılanlar tümüyle gerçektir. Adı geçenler gerçek kişilerdir. Olaylar, tanıkların ağzından aktarılmıştır. İşte MİT'in gayri resmi tarihi".

Kitap, Doğan Kitapçılık tarafından yayınlanmış. Kitabı okursanız siz de göreceksiniz, aslında "Bay Pipo", "Reis" adlı bir kitabın ikinci bölümü veya devamı. Ancak önce diğerinin okunması gerekmiyor. Yine de bunu okuduğunuzda "Reis" 'i de bir an önce okumak isteyeceksiniz.

Kitap, kafanızda yeni soru işaretlerinin oluşmasına neden olacak. Son elli senelik dönemi içerdiği için içerisinde yer alan olaylar ve kişiler hepimize aşina gelebilecek durumda. Tabii ki, hepsini bilmemiz olası değil. Yine de büyük bir bölümünü basın yayın organlarından duymuşuzdur. Kitap bir nev'i yakın tarihin belgelenmesi tarzında.

"Reis" adlı kitap hakkındaki görüşlerimi de haftaya aktaracağım.


SÖZ: CARL GUSTAV JUNG

İsveçli psikiyatrist Carl Gustav Jung (1875-1961) bir alıntı; "Açı doyurduğumda, hakareti affettiğimde, düşmanımı sevdiğimde... Bunlar güzel erdemler. Fakat, ya dilencilerin en fakirinin, suçluların en gaddarının da kendi içimde olduğunu fark edersem. Ya şefkatime en muhtaç kişinin, sevilmeye en muhtaç düşmanımın kendim olduğunu fark edersem. O zaman ne olacak?".

Öz eleştirinin, kendi kendisiyle hesaplaşmanın ifade edildiği, kendinizi sorgulamaya zorlayan bir söz.


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
32. Sayı önceki yazı 32. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye