| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 10.08.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 33

İçindekiler;

  • Konu: Zor Günler
  • Konu: Yeni Siteler
  • Konu: Sergen
  • Konu: Kırkpınar
  • Kitap: Yazlık Kitapları
  • Kitap: Bir Çift Yürek - Marlo Morgan
  • Söz: Benjamin Franklin

17 Ağustos 03:02 ‘de “Uyuma Türkiye, Ben de Uyumuyorum” çağrısına uyarak, kaybettiklerimizin anısına uygun davranın.

"UNUTMAYIN, UNUTTURMAYIN!”

 


KONU: ZOR GÜNLER

Rantiyeciler zor duruma düşmeye başladıkça ekonomide harcanan para miktarında azalma gerçekleşiyor. Üretmeden geçinmeye çalışanlar yük olmaya devam edecekler. Bu önümüzdeki günlerin özellikle yıl sonuna kadar olan dönemin kolay geçmeyeceği sinyalleri veriyor.

Enflasyonu düşürmek için konulan hedefe ulaşmak amacı ile yapılan çalışmalar belli başlıklar altında netice vermeye başlamış gözükse de, bazı sektörlerde sorun gittikçe büyüyecek. Açıklanan döviz kurları politikasına uyulmaya çalışılmasının yanına Amerikan Doları Alman Markı paritesindeki (bugünlerde) 2,17 'ye kadar çıkan oran Avrupa ile iş yapan şirketleri zorlamaya başladı. Pek çok girdisinin Amerikan Doları olduğu bazı sektörlerde Avrupa'ya ihracatın Euro veya Alman Markı'na bağlı olması maliyetlerin arttığı, ciroların düştüğü, bir başka deyişle karın azaldığı günleri yaşatıyor. Bu, şirketlerin yaşamlarını sürdürmesini engellemese de, yapılacak yeni yatırımları beklemeye alıyor.

Borsanın düşmesi de bir başka sorun. Borsada parası bulunanlarda bu kadar zarardan sonra borsadan çıkamıyorlar. Bir miktar parada burada sıkıştı, kaldı. Ne zaman dışarıya çıkacağını kestirmek çok zor. Bu parada ya dışarı çıkmalı ve ya üretime yönelik yatırımlara gitmeli ya da tüketime yönelmeli ki üretim sektörü canlansın.

Şimdi faiz geliri ile geçinmeye çalışanların giderek nasıl daha fazla sıkışacaklarını çok basit bir örnek ile sizlere aktaracağım.

Diyelim ki bankada 100 birim parası olan bir kişi, geçen dönem yıllık yaklaşık %90 civarında faiz alıyordu. Bu da aylık 7,5 birim faiz geliri yapıyordu. Bu kişiler şöyle bir hesap yapmışlardı. Ev kirası 1 birim, harcamalar 3 birim. Eder 4 birim. Geriye 3,5 birim kalıyor. Bunu da ana paranın üstüne eklerim. Uzunca bir süre bu bana yeter.

Şimdi ne oldu? Faiz oranı yaklaşık %30'lara indi. Bu durumda aylık rakam 2,5 birime düştü. Peki, kira ve diğer harcamalarda düşüş var mı? Hayır. Onlar eski yerlerini koruyorlar. Üstelik artmaya da devam ediyorlar.

Sonuç; her ay 1,5 birim ana paradan yenmeye başladı. Bir süre sonra bunun sonu gelecek.

Bu kesimin üretime yönelik sahalarda yatırım yapma olanağı da hemen hemen yok. Onun için sorun yaşayacakların başında bu kesim geliyor.

Herkes tamamen farklı bir yaşam tarzına, düşünceye kendisini alıştırmalı. Ancak bu şekilde düzlüğe çıkabiliriz. Enflasyonun düşürülmesi ile ilgili yapılan mücadelede herkese görev düşüyor. İsraf olayına son verilmeli.

Burada da sadece toplumun belli kesimlerinden fedakarlık beklenmemeli. Görevlilerin kullanımına verilmiş araçlardan başlanabilir.

Özel sektör masrafları kısmak için neler yapabileceğini biliyor ve uygulamaya çalışıyor. Bunun dışındakilerde neler yapılması gerektiğini biliyorlar da, uygulamıyorlar veya uygulayamıyorlar.


KONU: YENİ SİTELER

Geçtiğimiz haftalarda internet'ten bir adres verip, ne kadar güzel olduğundan söz etmiştim. Sen misin bunu diyen? Hemen akabinde okurlardan ve arkadaşlardan yanıt geldi. Daha iyileri var diye. Bence daha iyi değiller. Ancak yine de iyiler.

http://www.yugop.com/

Çok ilginç bir çalışma. İnternet 'te sayfa geliştirmek için teknik alt yapısı çok sağlam bir ekip söz konusu. Özellikle internet gezgini üzerinde bilgisayar klavyesini benzetimleri güzel. Tamamen son kullanıcı ile diyalog içinde dolaşılması hedeflenmiş. Örnekler neler yapabileceklerini aktarıyor. İncelemeye değer sitelerden.

Bu adresi gönderen Sayın Mert Ökter'e çok teşekkür ederim.

İki adresimiz daha var.

- http://www.lissaexplains.com/intro.html ve

- http://www.kids4truth.com/creation.htm

İlk adres 13 yaşında bir kız çocuğunun, internet'in anlaşılması üzerine çocuklara yönelik tasarladığı sayfalar.

İkinci adres ise yine çocuklar tarafında dünyanın evriminin anlatımına yönelik hazırlanmış.

Bu adresleri vaktiniz olduğunuzda incelemenizde yarar var. (Uyarımızı yapalım. Yukarıdaki adresleri tıkladığınızda bilgisayarınızda yeni bir pencere açılacak.)


KONU: SERGEN

Bu sayfalara Sergen niçin konuk oldu? Son transferi ile. Daha doğrusu bir yıllığına Trabzonspor'a kiralanan transferi ile.

Sergen'in Trabzonspor'a bir yıllık kiralama ile gitmesini medya "İlginç Bir Rekor" diye duyurdu.

Ben ne rekoru olduğunu anlayamadım. Sergen, dört büyükler olarak adlandırılan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'da top koşturacak ilk futbolcu olacakmış.

Sergen'in top tekniğine, futbol anlayışına hiç bir şey diyemeyiz. Özellikle, son Avrupa Futbol Şampiyonası'nda sahaya çıkabilseydi, Avrupa ligleri için söylediklerine de katılıyorum. Ancak, böyle rekor olur mu?


KONU: KIRKPINAR

Kırkpınar yağlı güreşlerindeki pehlivanların doping yaptıkları belirtildi. Bunu da buraya belirtelim ki, tarihe geçsin. Böyle bir şey olabilir mi? Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nden söz ediyorsak, olmamalı. Ancak olduğu söyleniyor.

Peki, doping yaptığı söylenen kişilerle yapılan bir röportajda ne sorulduğunu biliyor musunuz? "Acaba güreşlerden önce yediğiniz yemeklere veya içtiğiniz içeceklere bir şey karıştırılmış olabilir mi?"

Ne diyelim. Hayırlısı olsun demek kolay değil. Bakalım bu nasıl sonuçlanacak?


KİTAP: YAZLIK KİTAPLARI

"Yazın Okunacak Kitaplar", "Yaz Kitapları" 'nı duymuş olabilirsiniz. "Yazlık Kitapları" bunları içeriyor. Amacım, yazlık yörelerde kısa süreli bir tatil amacı ile bulunanların okudukları kitaplar yerine, tüm yaz sezonunu kışlık evlerinin dışında irili ufaklı yazlıklarda geçirenlerin bulunduğu yörelerde okunmak için tercih edilen kitapları duyurmak. Liste eksik olabilir. Eklenmesini düşündüğünüz çalışmaları bildirirseniz, bende okurlara önümüzdeki sayılarda aktarırım.

- Ramses - Christian Jacq (5 Cilt), Remzi

- Kumral Ada Mavi Tuna - Buket Uzuner, Remzi

- Padişah Anaları - Ali Kemal Meram, Toplumsal Dönüşüm

- Safiye Sultan - Ann Chamberlin (3 Cilt), İnkilap

- Bay Pipo - Soner Yalçın / Doğan Yurdakul, Doğan Kitap

- Angela'nın Külleri - Frank McCourt (2 Cilt), Epsilon

- Füreya - Ayşe Kulin, Remzi

- Güneşe Dön Yüzünü - Ayşe Kulin, Remzi

Bu kitaplar yazlık yörelerde benim tespit edebildiğim kadarı ile en çok okunanlar. Tarihi ve kişilerin yaşamlarını anlatan kitaplara büyük bir talep olduğu gözüküyor.


KİTAP: BİR ÇİFT YÜREK - MARLO MORGAN

Bu kitabı okuyan kiminle konuştuysam hiç istisnasız herkes çok beğendiğini ve etkilendiğini belirtti. Geçtiğimiz günlerde Sayın Vedat Şarapçı ile yaptığımız bir yazışmada, o da okuduğunu ve beğendiğini söyleyince, kendisinden görüşlerini bizlerle paylaşmasını rica ettim. Aşağıda Sayın Vedat Şarapçı'nın Bir Çift Yürek kitabı için görüşleri (ben de katılıyorum) yer alıyor.

Marlo Morgan’ın yazdığı Bir Çift Yürek isimli kitabın arkasındaki açıklama bölümünü olduğu gibi aktarıyorum.

"Bir Çift Yürek, Amerikalı bir kadının Avustralya’da yaşadığı ruhsal yolculuğun öyküsüdür. Nomadik kültürden Aborijinler eşliğinde, kabilenin kendilerini adlandırdıkları şekliyle, “Gerçek İnsanlar” 'la birlikte dört ay süren ve çölü boydan boya kat ettikleri uzun bir yürüyüşe çıkar. Bu süre boyunca çölün çorak coğrafyasındaki bitkiler ve hayvanlarla uyum içinde yaşamayı öğrenir. Olağan dışı insanlardan oluşan bu toplulukla birlikte yaptığı yolculukta Morgan, bu insanların 50.000 yıllık kültürlerinin felsefesi ve bilgeliğiyle tanışır".

Elisabeth Kübler-Ross, kitap hakkındaki yorumunda “Modern toplumumuzda her birimizin mutlaka öğrenmesi gereken dersler: doğayla yeniden uyum içinde yaşamak, içsel bilgeliğimize ve rehberliğimize inanç duymak, öğrenmek” demiş.

Bense, kitabı okurken, bugünkü yaşamda önem verdiğimiz, olmazsa olmaz dediğimiz maddesel değerlerin, Avustralya çöllerinde Aborijin kabilesiyle yürürken ne kadar anlamsız olduğunu, bu değerleri ve olayları ne kadar gereksiz yere abarttığımızı hissettim.

Bu kitap hakkındaki görüşlerini bizimle paylaştığı için Sayın Vedat Şarapçı'ya teşekkür ederim.

Kitap, Dharma Yayınlarından, Eren Cendey'ın çevirisi ile yayınlanmış. 1999'un Mayıs ayında pazar sunulmuş olup (yaklaşık bir sene önce) şu anda altıncı baskısını yapmış durumda. Çıktığı tarihten itibaren en çok satan kitaplar listesinde üst sıraları elde etti. Yazarın bu kitaptan sonra çıkardığı "Sonsuzluğun Mesajı" isimli çalışması da okurlar tarafından beğenildi. Görüşlerimizi de önümüzdeki haftalarda ileteceğiz.


SÖZ: BENJAMIN FRANKLIN

"Para herşeyi yapar diyen adam, para için herşeyi yapan adamdır". Amerikalı yazar, bilim adamı ve yayıncı Benjamin Frankin (1706-1790)

Söz güzel olmasına güzel de, bazı konularda paranın gerekliliği çok açık ortada. Elbette, para belki herşeyi yapamaz ama günümüzün yükselen değerleri o kadar yozlaştırılırdı ki, büyük bir kesim konuya para herşeyi çözer gözü ile bakıyor ve bu doğrultuda ne gerekirse yapmaya hazır. 


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
33. Sayı önceki yazı 33. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye