| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 12.09.1995 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 32

SABIR, İNAT, UMUT

Bu üç kelime, Türkiye’den on-line olarak internet kullanmaya çalışan kişilerin, sahip olmaları gereken nitelikleri belirtiyor. Sabırlı olmalılar, inatçı olmalılar ve hiç bir zaman umutlarını yitirmemeliler.

Niçin bunu yazmak zorunda kaldığımı biraz açıklayayım. Yaklaşık on gündür, siz bu yazıyı okuduğunuzda onbeş gün olacak, ikiyüzelli kilobyte civarında bir dosyayı, yurt dışından "ftp" aracılığı ile getirmeye uğraşıyorum. Henüz başarılı olamadım.

Ancak, sabırlı olduğum, inatçı olduğum söylenir. Ümidimi de yitirmiş değilim demeyi çok isterdim.

Aklıma gelebilecek her metodu deniyorum. Son günlerde denediğim metod, günün çeşitli saatlerinde çalışmak. Belki boş bir anını yakalarım diye ümit ediyorum. Ancak, son ümidim olan, gece yarısından sonra rahatlar, işimi halledebilirim de, dün akşam suya düştü. Gece yarısından sonra dahi, dosyayı yurt dışından almakta, başarılı olamadım.

Sistemin yavaşlığını sadece Türkiye tarafında aramak çok doğru değil. Yurt dışında da benzer şikayetler var. Dört milyon'un üzerinde hizmet verici bilgisayar sisteminin olduğu bir ağın içerisinde, gerekli sürati sağlayamayan sistemlerle karşılaşmanız olası. Zaman içerisinde nasıl düzeltileceğini merak ediyorum.

Özellikle, grafik ortamlarla çalışıyorsanız, bir ahbabımın dediği gibi, "Ekranlar arasında geçiş bu kadar yavaş olduktan sonra, hiç kullanmam diyebilirsiniz."

Yine de, başlıkta yazdığım gibi, sabır ve inat sizde mevcutsa, her zaman kullanırsınız. Kızdığınız anlar da olabilir ancak bir gün düzeleceği ümidi içinizde yaşadıkça, kullanmaya devam edersiniz.

03.08.2000 tarihli not: Benim bu yazıyı yazdığım haftanın akabinde arkadaşlarım bir köşe yazarının benim ismimi vermeden internet'in gelişmesi arifesinde bu yazının yazılmasını eleştiren bir yazı yazdığını haber verdiler. Ancak, daha sonraki günlerde izlediğimiz kadarı ile aynı köşe yazarımız aynı konuda (internet erişimi) daha da sert yazılar yazmayı uygun gördü, hala da devam ediyor. Demek ki kişi kendi yazdığında daha haklı olduğunu düşünüyor.

* * * * *

Oracle’ın geçtiğimiz hafta, “Workgroups 2000” dağıtıcıları Link ve Logo’nun yeni kuracakları şirketleri ile birlikte, uygulanacak satış politikalarını ve ürünlerin niteliklerini aktardığı toplantı, başarılı idi. Bu toplantının, biraz daha genişletilerek, kullanıcılara da yapılmasında yarar var. Özet bilginin verilmesi ile kullanıcılar, bu ürünleri niçin kullanacaklarını, hangi ürünü ne zaman alacaklarını anlayabilirler. Oracle'ın öncülüğünde, Link'te Logo'da ayrı ayrı düzenleyebilecekleri gibi, bir arada da organize edebilirler.

* * * * *

Önümüzdeki hafta, Bilişim Kurultay’ı başlayacak. Herhalde gelmemeyi düşünmüyorsunuz. Çok güzel bir program hazırlanmış durumda. Özellikle, açılış konuşmacıları, özenle belirlenmiş ve kesinlikle kaçırılmaması gereken kişiler.

Diğer günlerde de, çok değerli kişilerin sunuları var. Şimdiden hangilerini izleyeceğinizi belirleyip, programınızı yapın. Kesinlikle izlemeliyim diyeceğiniz sunuları bulacağınızdan hiç kuşkum yok.

Ayrıca, 29 Eylül günü, 10:00-12:45 arasında “Outsourcing - Dış Kaynak Kullanımı” konulu çalışma grubu gerçekleşecek. Bu konu enine boyuna, sektörden kişiler tarafından değerlendirilecek ve görüşler bildirilecek. Hepinizi bekliyorum.

* * * * *

Geçtiğimiz senelerde okuduğum bir kitap elime tekrar geçti. Şöyle bir göz atınca, çok keyiflendim ve sizlere de önermeliyim dedim. Kitabın adı; “Harvard İşletme Okulu’nda Öğretilmeyenler”, yazarı, Mark H. McCormack, Bu kitabı ilk olarak duyduğumda elde etmek için ne kadar uğraştığımı hatırladım. Kitap Cenajans tarafından, Türkçeleştirilip, dağıtılıyordu. Şimdi, hafızam beni yanıltmıyorsa, kitapçılarda da satılıyor. Bu kitaptan aldığım, yazarın başından geçen bir olayı, özetleyerek, aktarmak istiyorum.

Bir kaç yıl önce, Rolex saatlerinin yönetim kurulu başkanı, Andre Heineger ile yemek yiyorduk. Bir dostu masamıza gelerek “Saat işi nasıl gidiyor” diye sordu.

Heineger, “Hiç fikrim yok” diyerek yanıt verdi.

Dostu buna güldü. Dünyanın en saygın saat üreticisi olan bir kuruluşun başkanı, kendi endüstri dalında ne olup bittiğini bilmediğini söylüyordu.

Ancak, Heineger bu sözleri çok ciddi olarak söylemişti. “Rolex, bir saat işi değildir” diye ekledi, “Biz lüks endüstrisindeyiz.”

Bilgisayar, lüks endüstrisi olmadığına göre, bilgi teknolojisi sektöründe neler olup bittiğini bilmek zorundayız. Kendimizi, çevremizden soyutlayamayız. Hele, bilgi teknolojisi sektöründe, asla.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
32. Sayı önceki yazı 32. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye