06.04.2005 Belgin Eryavuz - netyorum.com / Sayı: 162
UNUTMANIN ACISI
UNUTULMANIN SANCISI
Seçimi öylesine zor, öylesine iç acıtıcı bir soru ki…
Unutmak mı - Unutulmak mı?
Bırakıp gitmek mi - Geride kalan olmak mı?
Hangisi daha acı, hangisi kalbinizde onulmaz yaralar bırakıyor, hangisinde
göz yaşlarınıza engel olamıyorsunuz? Hangisini kabullenmek de daha zorluk
çekiyorsunuz? Hiç düşündünüz mü? Ya da hayatınızda birebir hangisini seçmek
zorunda bırakıldınız? Lütfen dikkat! Seçmek değil, seçmek zorunda bırakılmak;
bir anlamda mecbur kalmak.
UNUTMAK; unutulabilmeyi denemek. Bu yoğun duyguyu kendi iç sancılarınızda
yaşarsınız; çabalarınız bazen dümdüz bir duvara tırmanmaya benzer. Tırmanmak
için delice bir çaba ve güç harcarsınız, ama her hareketinizde aşağıya daha çok
kayar ve eski başlangıç noktanıza gelirsiniz. Her yeni adımda içinizdeki
karamsarlık daha da büyür, başaramayacağınıza olan inancınız ise artar. Dayanma
sınırlarınız alabildiğine gerilir.
UNUTULMAK; bir anlamda yok sayılarak harcanmak. Çok mu acımasız bir tarif
oldu? Ama kalbiniz öyle derinden yaralanmıştır ki…Sanki bir bıçak kalbinize
saplanmış, sizin her hareketinizle hareket ederek derinlere daha derinlere
işlemektedir. Onu, sizi terk edip giden vefasızı her hatırladığınızda;
karşılaştığınız ana, onun için yaptıklarınıza, harcadığınız zamana, verdiğiniz
emeklere acırsınız. Her şeyinizi çekinmeden paylaştığınız kişi tarafından
unutulmak o denli koyar ki size ve duygularınıza; en iyi ilacın aslında onu
unutmak olduğunu bile unutuverirsiniz.
Unutmak, bir anlamda kendi seçiminiz, kendi iç sesinizdir. O nedenle
mücadeleyi kendi içinizde kendi lehinize çevirmek daha kolaydır. ( Bu arada
karşınızdaki kişinin unutulmak duygusu ile karşı karşıya geldiğini ve çok acı
çektiğini düşünemezsiniz bile; çünkü odak noktanız kendinizsinizdir.)
Ama unutulmak bir anlamda yaptırımdır. Siz hala en güzel şekliyle yaşarken
birdenbire sizden unutmanız istenir. Öyle ki sudan çıkmış balık gibi
hissedersiniz kendinizi. Nefes almaya çalışır, bocalar her şeyin bittiğine
inanırsınız. Tek kurtuluşunuzun suya tekrar geri dönmek olduğu ise aklınıza ne
yazık ki en son gelir.
Unutmak zordur, kalbinize yer eden duyguları söküp atabilmek, hemde her
şeyiyle…Unutulmak daha da zordur. Size karşı yapılmış bu hareketi içinize
sindirmeniz, hazmedebilmeniz…kolay gelebilir mi size? Hem de tüm yaşananlara
rağmen. Asla! Hak etmediğinizi söylersiniz kendinize defalarca. Bir anlam
veremezsiniz olan bitene. Tüm cesaretinizle, gururunuzu bir yana bırakıp, ondan
tek bir şans daha istersiniz unutulmamak adına. Karşı cephede her şeyin
bittiğini anlamak da öyle zorlanırsınız ki, bunun için belki de en acı sözleri
işitmeniz gerekir yeniden. Kalbiniz daha bir parçalanır, o son umut kırıntısını
da kaybettikten sonra. Her şeyden elinizi, eteğinizi çekersiniz. Yaşam artık
size öyle anlamsız gelir ki. Taa ki, iç sesinizle barışıp, unutmaya karar verene
değin. Ondan sonrası yine zordur ama en azından artık hesaplaşmanız sadece
kendinizledir.
Her ne olursa olsun, her iki duygunun da taşınması, kabullenilmesi oldukça
ağırdır, acı verir ve bir bıçak gibi kesip atmadıkça huzura kavuşmanız olanaksız
gibidir adeta; kurtuluşunuz sırasında çok darbe alıp, derinden yaralansanız ve
kabuk bağlayan yerleriniz yeniden kanamaya başlasa bile.
Sevgiyle… Ne unutmayı ne de unutulmayı yaşamayacağımız ya da en azından hafif
atlatacağımız güzel günlere…
Belgin Eryavuz - 20.2.2004
e-posta: beryavuz@yahoo.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|