|
08.03.2005 Tuba Çiçek - netyorum.com / Sayı: 160
DURUN SİZE BİR KOMİKLİK YAPAYIM
Kafayı yemenin birinci şartı kafayı bir şeye takmaktır. Ne olduğu farketmez.
Önce kafayı herhangi bir şeye takacaksın ki huniyi de kafaya takmak için bir
gerekçen olsun.
Mesela ben bugün kafayı 'hisli misli' yazanlara ve dahi 'hisli misli' yazılara
taktım. Hani şu şiire öykünen ama şiir olmayı da herhangi yeni bir şey
söyleyemeyi de beceremeyen yazılara.
Sonra oturup düşününce, hisli yazıların daha çok alkış aldığını fark ettim ve
haliyle tepem attı.
Naaaayır! Nooolamaz! Bunu bana yapamazlar! Gibi hisli cümlelerle tepinirken
birden: "Ama NEDEN?" diye inledim...
Neden olacak? Herkes, üç aşağı beş yukarı aynı 'his'lerden muzdarip, aynı
şeylere kafayı takıyor. Aşk, ayrılık, karşılıksız sevgiler, ihanetler, nostaljik
naneler, analar, babalar, çocuklar, ölümler, sevgisizlikler, ertelenmiş
yaşamlar, yalnızlıklar vs...
Ama herkes aynı şeyleri komik bulmuyor ki! Birinin kahkaha attığı şey, bir
diğerinin kompleksi olabiliyor. Birinin komik bulduğu şeyin ucu, diğerinin
kutsal saydığı değerlere dokunabiliyor.
* * *
Komik olan içinde bir duygunun, bir davranışın, bir tiplemenin eleştirisini
barındırır. Hal böyle olunca da birileri üstüne alınır.
Trajik olanı herkes üstüne alınıp, empati ayağına kişisel trajedisini deşifre
edebilir ama komik olana sadece gülünüp geçilir. "Ha ha ha ben de bunlara çok
gülüyorum" deseniz bile, komik olan şeyi ilk önce siz dile getirmediğiniz için
samimi bulunmayabilinirsiniz, ya da tuhaf bir kıskançlık duyarsınız. Hatta kimi
zaman "Ulan ben de mi komik görünüyorum acaba" diye kontrpiyede bile
kalabilirsiniz.
Milan Kundera der ki: "Trajik olan, insanın yüceliğine dair güzel bir
yanılsama sunarak bizi avutur. Komik daha zalimdir. Bize şiddetle her şeyin
anlamsızlığını ifşa eder."
Komik olanın ifşa ettiği anlamsızlık inançların, tabuların, genel kabullerin,
hatta safiyetlerin bile köküne dinamit koyduğu için zalimdir. Ne gözünüzün
yaşına bakar, ne de boğazınızda düğümlenen kahkahanın tiz sesine... Siz 'Hah hah
hayyyt' diyemeden, bir anda kendinize olan inancınızı bile elinizden alıverir.
"Ulan bu adama gülüyorum ama ben de bazen bunun gibiyim.." diye düşünürken
buluverirsiniz kendinizi.
Trajedi popülisttir. Oysa komik olan anarşisttir, marjinaldir. Belki de bu
yüzden acıyı kutsar, kahkahayı hafife alırız... Derin ve felsefik muhabbetleri
taçlandırır, geyik muhabbetlerini aşağılarız... Duygusal filmleri ana yemek,
komedi filmlerini meze niyetine izleriz...
Mesela "Aşksız yaşamın tadı tuzu olmaz. Aşk, çorak çöllerde açan bir çiçek gibi,
baharda oranıza buranıza sırnaşır.." gibi cümleler kursam, 3 yaşındaki çocuk
bile kreşteki yavuklusunu düşünür.
Ama "Bodyguard'sız vajina olmaz. Kadın kısmısının illa ki bir tane namus bekçisi
olmalıdır. Kadınların 'şeyi' sonsuza kadar en az bir bodyguard tarafından
korunmalıdır. O kadar kıymetlidir yani!" deyince işler arapsaçına döner. Namus
bekçileri "Ne diyo lan bu dallama?" diye hop oturup hop kalkar.
Bu durumda:
1. 'Gerçekler acıdır' sözünü 'gerçekler komiktir' diye değiştirsek,
literatüre bir yanlışımız olur mu?
2. 'Dost acı söyler' sözünü 'dost komik şeyler söyler' diye revize etsek kim
küser?
3. Ağlayan palyaçolar dost mudur, düşman mı?
4. Benim de artık hisli yazılar yazma yaşım geldi mi acaba?
5. Sizce ben kafayı yemiş miyim, yoksa hala tıbbın yapabileceği birşeyler var
mı?
İşte herkes bir şeylere takıyor kafayı, ben de buna taktım!
Buyrun burdan yakın!
Tuba Çiçek
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|