| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 13.04.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 16

INDERNET - HİNTLİ YAZILIMCILAR

Hayır! Yanlışlık yok. Başlıkta gördüğünüz kelime "Indernet". Geçtiğimiz aylarda Hindistan'dan yazılım mühendislerinin gelip ülkemizde çalışacağı üzerine epeyce yazıldı, çizildi, konuşuldu.

Buna benzer bir konu bugünlerde Almanya'nın gündeminde. İktidardaki SPD'nin planına göre; iyi eğitim görmüş 20,000 Hintli bilgisayar uzmanına 5 yıl süreli oturma izni vermeyi düşünüyorlar. Hindistan'ın İngilizce karşılığı "India" 'dan yola çıkarak elde edilen kelime "Indernet" bu sıralarda Almanya'da yapılan bir şaka. Buna karşı çıkan CDU'nun sloganı ise; "Hintliler yerine çocuklar". Bunu ırkçı bulanların sloganı; "Daha fazla göçmen yerine daha fazla eğitim".

Sınırların ortadan kalktığını, ticaretin global olduğunu söyleyen bir dünyada bu kadar yüksek nitelikli çalışanın hareketinin nasıl izleneceği ve nasıl koordine edileceği çok zor bir soru. Ayrıca internet aracılığı ile dünyadaki herhangi bir ülkeye dünyadaki başka herhangi bir ülkeden proje üretiminde katkıda bulunmak son derece kolay. Ancak işin içine operatörler, sistem analistler girdiğinde kültürel sorunlar, dil farklılıkları ortaya çıkıyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün "WTO" bu konuda çalışma yapması talep edilmiş durumda.

Bilgi teknolojisi sektöründeki ucuz iş gücünün bu ülkelerdeki refah düzeyini etkileyebileceği, orta ve uzun dönemde bunun ciddi sıkıntılara yol açabileceği düşünülüyor. Çalışacak kişilerin yalnız gelmeyeceklerini, gelirken ailelerini de getireceklerini düşünürseniz, olayın sosyal boyutu daha da çarpıcı olmaya başlıyor.

Gördüğünüz gibi bizim bilgi teknolojisi sektöründeki gündemimiz ile yurt dışındaki gündem arasında benzerlik var. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek?

* * * * *

Kullandığı bilgisayarı yeni bir şeyler çıktığında sürekli yenileyenlere vereceğim haberler kötü. Geçtiğimiz hafta Çizgi Elektronik ve Boğaziçi Bilgisayar'ın düzenlediği teknik seminer önümüzdeki dönemde bilgi teknolojisi alanında donanım konusunda neler olacağını açıkladı. Haberler iyi değil. Eğer günün en performanslı sistemine sahip olmak istiyorsanız ve elinizde yaklaşık bir sene önce alınmış parçalar varsa, bu parçaların hemen hemen hepsini değiştirip, yeniden bir bilgisayar yapmak zorunda kalacaksınız. Yeni grafik kartları ve işlemciler kullandığınız güç kaynağını yetersiz bulabilir, yeni işlemciler elinizdeki ana karta, alacağınız ana karta elinizdeki hafızalar uyumsuz olabilir. Sabit disk'te dahi sorun çıkabilir. Öyle görünüyor ki, ses kartı, modem ve monitor en değişmez olanlar. Onun dışındakiler için çok para harcanacak.

* * * * *

"Magnolia - Manolya" yorucu, izlemesi zor bir film. Paul Thomas Anderson'un yazıp, yönettiği filmin oyuncuları o kadar çok ve başarılı ki, hepsini sıralamak çok zor. Bu kadar ünlü oyuncuyu bir araya getirmekte Anderson son derece başarılı. Kendimi biraz zorlayıp oyuncuların hiç olmazsa on tanesinin ismini size aktarayım diye düşündüm. Ancak olanaklı gözükmedi. Hepsi o kadar başarılı ki, bir diğerini öbürüne tercih etmek çok zor.

Anderson'u "Boogie Nights" 'tan anımsayacaksınız. Eğer "Boogie Nights" 'ı izlediyseniz, benzer şekilde "Magnolia" 'da da parçalanmış yaşamların irdelendiğini fark edeceksiniz. "Boogie Nights" ikibuçuk saatti, bu filmde Anderson süreyi daha da uzatmış ve üç saatten uzun bir film ortaya çıkarmış. Filmin tamamını izlemek sinirlerinizin sağlam olmasını gerektirse de, özellikle son yirmi dakikalık bölüm muhteşem.

Eş zamanlı olarak onbeşin üzerinde karakterin yaşamlarından kesitler var filmde. Küçük bir çocukken kanser olan annesi ile birlikte babası tarafından terkedilmiş gencin yıllar sonra yine kanserden ölmek üzere olan babası ile karşılaşması, babası tarafından taciz edilmiş ve yine kanser olan babası ile görüşmek istemeyen genç kız, bu genç kıza yardımcı olmaya çalışan bir polis memuru, bilgi yarışmalarında başarılı olması için ailesi tarafından baskı gören çocuklar, kocalarını aldatan eşler, uyuşturucu kullananlar ve buna benzer diğerleri.

Yaşamdan ufak ufak ancak bir bütünlük içinde kesitler. Sinema ile yakından ilgilenenler, sevenler kesinlikle izleyecek ve beğeneceklerdir. Boş zamanlarında bir film olsa da seyretsek diyen sinema izleyicisi sıkılacaktır. "Boogie Nights" 'ı izleyip, beğenmediyseniz, bu filme gitmek için hiç teşebbüs etmeyin.

* * * * *

"Anywhere But Here - Buradan Çok Uzakta". Wayne Wang'ın yönettiği film, Mona Simpson'ın aynı isimli romanından Alvin Sargent tarafından beyaz perdeye uyarlanmış. Başrollerde Susan Sarandon ve Natalie Portman yer alıyor. Wang'ı "Smoke" filminden, beş kez Oscarlara aday gösterilen Sarandon'u 1996 yılı Oscarlarında En İyi Kadın Oyuncu Oscar ödülünü aldığı "Dead Man Walking" 'den ayrıca "Lorenzo's Oil" 'den, Portman'ı ise "Leon" ve "Star Wars: Episode I" 'den anımsayacaksınız.

Bir anne ile genç kızının Wisconsin'den Beverly Hills'e taşınması ve burada yaşamlarını sürdürürken karşılaştıklarını aktaran bir film. Şirin film sınıfında. Gülümsemek, ağlamak, duygulanmak, düşünmek için çok uygun. İzleyin.

* * * * *

Yunanlı hatip Demosthenes (M.Ö. 384-322) 'den bir alıntı; "İnsan genellikle arzu ettiği şeyin gerçek olduğuna inandığı için en kolay şey insanın kendini aldatmasıdır".

Acaba kendimizi aldatıyor muyuz? Bu soruya çok kolay hayır diyebileceğimizi zannetmiyorum.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
16. Sayı önceki yazı 16. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye