|
26.06.2003 Rey'an Yüksel - netyorum.com / Sayı: 138
ADAPTATION - ADAPTASYON
Film içinde film ve hatta kendini anlatan film diyebiliriz Adaptasyon’a.
Zekasına hayran olmamak elde değil senaristin ve oyunculuğuna hayran olmamak
elde değil Cage’in.
Yönetmen: Spike Jonze
Senaryo: Charlie Kaufmann, The Orchid Thief” kitabından Susan Orlean
Oyuncular: Nicholas Cage, Meryll Streep, Chris Cooper
Öncesinde senarist Kaufmann’ın “John Malkovich Olmak” adlı filmini izlememiş
olmakla beraber bu filmden sonra kesinlikle ertelemeyceğimi söyleyip filme
geçmeyi yararlı görüyorum.
Film aslında bir anda üç iyi oyuncuyu bir araya getirmesiyle ilgimi çekti, Bir
Nicholas Cage hayranı olarak bu filmi seyredip beğendiğimi söylemenin her ne
kadar, objektif olmayacağını düşünseniz bile Cage hayranı olmasam da vereceğim
cevap kesinlikle aynı olurdu. Film içinde film dedikleri bu olsa gerek aslında,
filmin orijinal adı değişmeyip yine “Adaptasyon” olarak kalsaydı bence çok daha
iyi olurdu.
“Aynı anda iki oyuncu parası vermeyip tek oyuncuyla bu işi götürürüm ve böylece
de oyuncu parasını daha az ödemiş olurum” gibi bir kaygısı olmamış yönetmenin.
Çünkü Cage iki rolün de üstesinden fazlasıyla gelmiş ve iki oyuncu parasını hak
etmiş.
Film, yapımcısının, Susan Orlean’ın çok satan kitabı “Orkide Hırsızı”nın daha
önce çok başarılı bulunan “John Malkovich Olmak” filminin senaristi olan Kaufman
tarafından senaryolaştırılması isteğiyle başlıyor. Kaufman içe dönük, şişman,
çirkin, kel, insanlarla kolay iletişim kuramayan, ezik, kadınlara karşı
yaklaşımında oldukça çekingen, kendi içersinde bir sürü savaşı bir arada yapıp
unların hiçbirini dışa vuramayan –sadece başlangıç sahnesinde sırılsıklam
terlemesi dışında- ama buna karşı bir o kadar -zeki demek yanlış- dahi bir
senarist. Kitabın uyarlaması kendisine verildiğinde her ne kadar heyecanlansa da
bu daha önce yaptığı işlerden farklı bir işi gibi görünmüyor ona. Bunun için
kitabın içersinde adı geçen bir sürü bilimsel, teknik kişi ya da olayları en
ince detayına kadar araştırarak ve neredeyse haftalarca doğru dürüst uyumadan
kitabın senaryolaştırılması için uğraşıyor. Bu arada bu uğraşı içersinde O
kitabı okudukça izleyenler olarak biz de kitabın içersinde geçen olaylara
tanıklık ediyoruz. Film bir yandan kendi rotasını çizerken kitabın her bir
sahnesini Kaufman’ın gözünden değil birebir kitabın işlenişinden yönetmen bize
veriyor. Film, kitap, gerçek yaşam, kitabın dışındaki yaşam ve senaryonun biraz
ötesindeki yaşam gibi bölümlere ayrılmış.
Sancılı şekilde devam eden -aslında devam edemezken, çünkü kitap kurgu açısından
oldukça basit, sadece ender bulunan bir orkideyi arama ve bu uğurda yaşanan
zorluklar ve hayal kırıklığının anlatıldığı bir kitap ve bu dahi senaristin
işini oldukça zora sokan bir durum- kitap senaryolaştırma işinin dışında kitabın
baş karakteri John Laroche’ı oynayan Chris Cooper’i göz ardı etmemek gerek,
filmde Cage’den sonra ve bence Streep’ten önce rolünün hakkını fazlasıyla
vermiş. John Laroche kendini değişik zamanlarda değişik uğraşılara özellikle
bitkiler ve hayvanlara adamış ve bu uğurda bir sürü şey başardıktan sonra sadece
sıkıldığı için onları bir kalemde geride bırakmış bir kaybeden (Laroche’un da
içinde bulunduğu arabanın kaza sahnesi ise müthiş).
Charlie’nin yazım süreci devam ederken bu arada dahi senaristin tam zıddı olan
ikiz kardeşi Donald da senarist olmak istediğini söyleyerek Yazar ve konuşmacı
Mr. Mc Kee’nin yazarlık seminerlerine katılıyor, her ne kadar kardeşi Charlie’ye
göre çok daha yeteneksiz, umursamaz, yazdığı senaryo bir o kadar seyirciye basit
gösterilmeye çalışılsa da ikinci yarıda Donald’ın da içinde ne cevherler gizli
olduğunu görüyoruz. Filmin iki baş karakterini de Cage oynamış ve iki
birbirinden bu denli farklı karakteri kesinlikle aynı adam oynamış diye
seyretmiyorsunuz. Donald’ın umursamazlığı, dışa dönüklüğü, kadınlarla iletişim
kurmaktaki becerisi ve fazlaca gevezeliği filmin ilk bölümünde Charlie kadar
seyirciyi de bezdiriyor “bir an önce çık git odadan da adam senaryoyu
tamamlasın” diyorsunuz. Charlie’nin fazlaca kendini beğenmişliğinin yanında
bazen de acıyorsunuz Donald’a.
Meryl Streep’in oyun gücünün iyi olduğu tartışılmaz ama bu filmde bunu çıkaracak
kadar bir rolü olduğunu sanmıyorum, sadece bir kızılderiliyle konuşması
sırasında onu hayranlıkla izlediğimi itiraf etmeliyim.
Kısacası film içinde film ve hatta kendini anlatan film diyebiliriz
Adaptasyon’a. Zekasına hayran olmamak elde değil senaristin ve oyunculuğuna
hayran olmamak elde değil Cage’in.
Rey'an Yüksel
e-posta: reyan@softhome.net
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|