| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.03.2003 Dahlia - netyorum.com / Sayı: 124

EVLİLİKTE EN ÖNEMLİ SORU VE CEVAP SORUNLARI

SORU ???? "İLETİŞİMSİZLİK"
CEVAP ...... "İLETİŞİMSİZLİK"

OMÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü'nde yapılan bir araştırma, evlilikteki en önemli problemin iletişimsizlik olduğunu ortaya koydu.

Sağlık Bakanlığı'nın evliliklerde eşler arasında yaşanan "iletişim hatalarına" dikkati çekmek amacıyla hazırladığı el kitabında, eşlerin birbirlerini anlamaları ve paylaşımcı olmaları, uzlaşmanın olabilmesi için de öncelikle eşlerin birbirlerini dinlemeleri gerektiği vurgulanıyor.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı'nda Prof. Dr. Kurtman Ersanlı ve Yrd. Doç. Dr. Melek Kalkan tarafından evli çiftler üzerinde yapılan bir araştırma, evlilikte en önemli sorunun 'iletişimsizlik' olduğunu ortaya koydu.

Prof. Dr. Ersanlı, araştırmayla ilgili, Türkiye'de her yıl boşanma oranının arttığına dikkat çekerek, "Ülkemizde yıllara göre boşanma oranlarına bakıldığında, 1980 yılında binde 36 olan boşanma oranı, 1990'da binde 46'ya, 1998'de binde 51'e yükseldiği, boşanma oranlarının her geçen gün de arttığı görülmektedir" dedi. Boşanma oranlarındaki artışın evlilik ilişkilerinin anlaşılması, sorunların önlenmesi ve evlilik sorunları yaşayan çiftlerin desteklenmesi gereksinimini artırdığını kaydeden Prof. Dr. Ersanlı, bölüm olarak bu konuda bir araştırma yaptıklarını belirtti.

Ersanlı, amaçlarının evlilikte yaşanan temel sorunların ortaya konularak bunlara çözüm bulmak, eşlerin profesyonel bir yardımla desteklenmesi ve evlilikteki uyumların artırılması olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ersanlı, yaptıkları araştırmanın evlilik ilişkilerinde en önemli problemin iletişimsizlik olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Ersanlı, evlilik ilişkilerinin geliştirilmesinde, iletişimdeki başarı ve gelişimin önemli rol oynadığını vurgulayarak, evli çiftlere bu konuda verilecek sistematik eğitimlerin evlilik ilişkilerinin geliştirilmesi ve sorunların önlenmesinde etkili olacağını savundu.

Araştırmanın içeriği

Çalışmayı nasıl yürüttükleri hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Melek Kalkan ise araştırma kapsamında 28 çifte uyguladıkları "Evlilik İlişkilerini Geliştirme Programı"nın 10 oturumdan oluştuğunu söyledi.

Araştırmaya katılan çiftlerin eğitim düzeyleri dikkate alınarak üniversite mezunu çiftlerin tercih edildiğini anlatan Kalkan, şu bilgiyi verdi: "Katılımcılardan 28 çiftin yarısı deney grubu, yarısı da kontrol grubu olarak ayrılmıştır. Deney grubundaki çiftlere oturumlarda birbirleri ile nasıl en iyi şekilde iletişim kurabilecekleri, birbirlerini nasıl daha iyi anlayabilecekleri yönünde rehberlik eğitimi verilmiştir. Diğer grup ise bu eğitim programından hiçbir şekilde faydalanamamıştır. Araştırma sonunda evlilik ilişkisini geliştirme programına katılan bireylerin evlilik uyum düzeylerinde anlamlı bir yükselme görülürken, kontrol grubunda bir değişme meydana gelmemiştir."

El kitabı

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, evliliklerde eşler arasında yaşanan "iletişim hatalarına" dikkati çekmek amacıyla el kitabı hazırladı.

Evlilikte yaşanan iletişim hatalarına da yer verilen kitapta, eşlerin birbirlerinin olumsuz yönlerine odaklanmaları ve olumlu yönlerini görememeleri nedeniyle yıkıcı eleştirilerde bulunabildikleri kaydediliyor. Bu duruma, "Sen beni incitmekten zevk alıyorsun" ifadesi örnek olarak gösteriliyor.

Eşlerin birbirlerinin kişilik özelliklerini içeren yargı, eleştiri ve genellemeler yapmalarının da bir iletişim hatası olduğu belirtilerek, buna örnek olarak "Sen zaten hep bencilsin" ifadesine dikkat çekiliyor.

Ne diyorlar?

Kitapta, diğer iletişim hataları örnekleriyle birlikte şöyle sıralanıyor:

Akıl okuma ve yıkıcı niyet getirme; "Bunu benim iyiliğim için yaptığını söylüyorsun ama senin asıl niyetin beni aşağılamak."

Geçmişi getirme; "Evliliğimizin ilk yıllarında ailenin bana yaptıklarını asla unutmayacağım."

Kendini bütünüyle haklı görme; "Tüm evliliğimiz boyunca, hiçbir tartışma benim yüzümden başlamadı."

Eşlerin kendi davranışlarıyla ilgili olarak sorumluluk almaması; "Beni kızdırıyorsun ve ben de işte bu yüzden saldırgan oluyorum."

İşi yokuşa süren ifadeler; "Şimdi çaba gösteriyorsun ama artık çok geç, bunları 5 yıl önce yapmalıydın."

Mantığı silah olarak kullanma; "Madem aynı görüşte değiliz, o halde benim dediklerimi çürüt, senin dediklerini yapalım."

Eşlerden birinin danışman rolünü üstlenmesi; "Senin durumunu anlıyorum, bundan sonra doğruyu bulmana yardımcı olacağım."

Ses tonunu yükseltme.

Öneriler

Kitapta, eşler arasındaki iletişim hatalarını düzeltmeye ve iletişimi zenginleştirmeye yönelik olarak da şu tavsiyelerde bulunuluyor:

"Sen beni incitmekten zevk alıyorsun" yerine "Senden bunları duymak beni çok incitti."

"Beni her zaman başkalarının yanında aşağılıyorsun" yerine "Geçen gün başkalarının yanında söylediklerin beni çok utandırdı."

"Beni kızdırıyorsun ve ben de işte bu yüzden saldırgan oluyorum" yerine "Bazen öfkeme sahip olamıyorum."

"Madem aynı görüşte değiliz, o halde benim dediklerimi çürüt, senin dediklerini yapalım" yerine "Senin söylediklerin aklıma yatmasa da, eğer çok istiyorsan bunu senin için yapabilirim."

"şimdi çaba gösteriyorsun ama artık çok geç, bunları 5 yıl önce yapmalıydın" yerine "5 yıldır yapmadığın davranışları bugün yapıyor olman beni çok mutlu ediyor."

Kitapta, eşlerin de konuşmaya, dinlenilmeye ve anlaşılmaya ihtiyaçları olduğu belirtilerek, ortaya çıkacak sorunları birlikte çözmenin en geçerli yol olduğu vurgulanıyor.

Aslında bende son söz olarak sadece birkaç cümle eklemek istiyorum.....

Nietzsche'nin Deccal'inin bilgece bir sözünü yazarak; bütün bu araştırmanın içinden kendinde de bir parça bulanları öncelikle aynadaki gerçek yüzlerine bakmalarını, kendilerini gördükten sonra da dinlenilmeyi,anlaşılmayı, konuşmayı beklemeleri gerektiğini düşünüyorum.

"NEDEN' i olan herkes NASIL'a dayanabilir..."

Dinlemek...
Yaratıcı bir süreçtir...

Anlamak....
Tarafsız bir biçimde verilen dikkat...

Konuşmak..
Yüreğindeki sesi anlatabilmek ve dinletebilmektir.

Dahlia - 28.2.2003
e-posta: dahlia_65@msn.com 


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
124. Sayı önceki yazı 124. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye