| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.03.2003 Tülay Çellek - netyorum.com / Sayı: 124

YAŞAMAYA EVET

Fotoğraflarda sessizlik çığlık olmuş.
Yüreklerdeki yaşam ırmak,
Alanlardaki çığlık, okyanus...

Ölmek, sakat kalmak, psikolojik sorunlar... Çocuğun ölümü. Masumiyetin ölümü, Sevgiyi, çiçekleri, değişik dünyaları yansıtan kitapları görmeden, üstelik de savaşın sebebi olmadan ölen çocuklar... Geleceğimiz dediğimiz çocuklar...

Savaşa, silaha yatırılan para eğitime yatırılsa, sanat, bilim hak eden payını alsa... Ölümleri sağlamak yerini, yaşam yaratıcılığına bıraksa... Vietnam’daki çocuklardan resim yapmaları istenmiş ve çocukların resmi aynen şöyleymiş: Kolları, bacakları kesik vücutlar, kesik başlar... Çocuk resimleri böyle mi olmalıydı? Silahları ve yaşamı böylesine görerek büyüyen çocuklar var. Ya sevgileri, eğitimleri, düşleri, ütopyaları...

Coşkuyla yaşama sarılıp iyilik, güzellik adına kötülüklerle mücadele etme sorumluluğunun yoğunlaşması kaçınılmaz oluyor işte böyle günlerde.

Savaş, salt savaş alanında bitmiyor. Yıkıntıları yaşamın içinde devam ediyor. Sonra, savaşa yolladıklarımızı suçlu bulup hapislere atıyoruz, gerçek suçlular sokaklarda dolaşırken. Savaş hep vardı... Öldürme önce oklaydı sonra tüfekle, şimdi ise bombanın her çeşidiyle yapılıyor. Hep canlı, hep can alıcı, hep yaşantımızda. Savaştakileri hep bir bekleyiş, hep bir heyecan, içinde ölüm saklı olan. Ve hasret, ne savaş tanıyor, ne ölüm. Her yerde her an. Hasretleyen o kadar çok şey oldukça ve bitmeyen.

Evini bile bile katile veren ev sahibi gibiyiz sanki. Biz kira parası alalım diye o katil karşı komşumun masum çocuğunu öldürecek. Ne acı.

İnsanlara bakın; yanlışlıkla bir sürü çocuk ölecek bari biz yanlışlıkla yüreklerimizi öldürmeyelim.

Acı ve umutlar...
Savaş ve güzelliğini yitirmemiş kara gözler...
Savaş niye?
Ekmek kavgası için mi,
çocukları bile birbirine düşüren...

Çocukları, çiçekleri, kitapları seviyorum. Tembelleri, zamanıma ve kişiliğime saygı duymayanları, başkalarını aptal yerine koyan aptalları ve savaşları hiç sevmiyorum.

Kafamda yığınla soruyla dolaşıyorum. Neden silahsızlanma gerekçesiyle savaş açılıyor? Bu sebeple, neden mahkemeye başvurulmuyor da silaha başvuruluyor? Mahkemeler neden var, o halde. Bir ülke, başka bir ülkenin silahlarını denetleme hakkına sahipse, başka ülkelerin de bu denetçi ülkenin silahlarını denetleme hakkı neden yok? Neden Bazı yöneticiler var olmalarını başkalarının ölümleri üzerine kuruyorlar? Neden bazı insanlar yüreklerini koltuklarına düşürmüşlere alkış tutuyor? Neden dünyaya efelenmek yerine çocuklarına babalık yapılmıyor da başka ülkenin çocukları yanlışlıkla öldürülüyor? Neden savaş var, barışçıl bir sürü çözüm varken. Neden bazı ülkeler-Topluluklar bazı ülkelere kriterler uygularken aynı kriterleri bir başka ülkeye uygulamazlar? Çitfe standartlar niye? Ekonomik üstünlük her anlamda üstünlük getirmeli mi? Neden bazılarının cebi silahların kazancıyla dolsun diye canlar ve insanlık savaşa feda edilsin ki? Her gün ölmemek için ne yapmalıyız? “Savaşa hayır” demezsek ölmez miyiz vicdan azabından güneşin her doğuşunda yeniden...

Eğer eğitimci olarak yıllardır eğittiğim, emek verdiğim çocuklarımı, gençlerimi savaşın kucağına yollarsam her sabah yeniden ölmez miyim? Okuluma hangi yüzle gelirim sonra... Buna dayanamayacağım için “savaşa hayır” diyorum. “Evetse yaşamaya evet...”

İnsanları taşımak amacı güden uçağı silaha döndüren kim? Salt bunu yapan mı, yoksa buna zemin hazırlayan mı?

Acıyı dünyadaki tüm ulusların insanları yaşar. Bunun özeli olamaz. Ve ölümü yaşayan bilir. İnsanlık ve doğa talan edilirken insanlar duyarsız kalamaz, kalamıyor da...

Silahın olmadığı bir dünya istiyorum. İnsan haysiyetine silah, savaş gölgesi düşürülmesin diye. Sosyal adalet, eşitlik silahla-savaşla kurulamaz. Böl ve yönet, dünyaya hakim ol. Bunu aklı olan diğer insanlar neden kabul etsinler ki. Savaşa evetin nedeni borçlar olamaz, borçlandırmak ta olamaz.

Savaş! Ne çok suç işliyorsun.
Ama inandığım bir şey var ki, güzelim insanlar buna ortak olmayacaklardır. İnanıyorum ki bu da savaşı engelleyecektir.
Umudum bitemez.

Öğr. Gör. Tülay Çellek
YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi (SANTAS)
e-posta: tcellek@yildiz.edu.tr 


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
124. Sayı önceki yazı 124. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye