| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.03.2003 Cengiz Özder - netyorum.com / Sayı: 124

HÜKÜMET ETMENİN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI

İktidar partisine: 'Ah şimdi muhalefet olmak vardı! ' dedirten günler yaşıyoruz.

Hükümet olmanın sorumluluğu ile kaçınılmaz olan bir tezkereyi, bağıra bağıra meclise sunmak zorunda kaldı, kabine. İktidar olmak altın tepside sunulmuş bir elma olduğu kadar, böyle beraberinde dehşetli sorumluluklar da getirdi işte. Devlet etmek bambaşka bir şeydir.

Gerçekler; çoğunlukla halkın kavrayamayacağı ölçüde muazzam kombinasyonlar örgüsü olarak, yine biz sıradan insanların haberdar olmadığı özel bilgilerin ağı ile sadece iktidarda olanların aidiyetindedirler.

Bu noktada artık idealizm ölmüştür. Yerini rasyonel düşünce almıştır.

Talleyrand 'ın söylediği gibi, "bitmek tükenmek bilmeyen pazarlıklar ve dengeler vardır". Tribünlere yönelik dayı'lanmaların anlamı bu noktada yoktur artık.

Hepimizin farkında olduğu üzere olaylar Türkiye'nin engel olabileceği bir mecrada gelişmemektedir. Mevcut dünyanın süper gücü, kendi kurallarını koymuştur. Kendi düzenini (Pax Americana) kabul ettirmek için Irak'a müdahale etmeyi aklına koymuştur.

Bunca askeri yığınağı yaptıktan sonra, kimse onun geri çekileceğini zannetmemelidir. Ne yazık ki savaş makinası artık çalışmaya başlamıştır bir kere.

Irak'ı silahsızlandırmadan ve rejimi değiştirmeden durmayacaktır.

Savaş kötüdür.

Savaşı silah tacirlerinden başka kim ister ki?

Ama bizim sorunumuz savaş isteyip istememiz değil ki? Devletin sorunu daha başka.

Yurttaki savaş karşıtları kendi açılarından doğrudurlar. Hepsi iyi insanlardır.

Devletin gerçeği ise duygusallığa yer vermeyecek şekilde katıdır. Çünkü Amerika olası harekat sırasında Kuzey'den de cephe açmak için Türkiye'den açık destek istemektedir. Bu desteğe öylesine gereksinimi vardır ki, bunu sağlamak için bize şiddetli baskı uygulamaktadır. Kendisine istediği verilmediği takdirde olabilecekleri iktidar partisi yöneticilerine Teksas'lı üslubu ile açıkça söylemiş olabileceği zannedilmektedir.

Medyadan izlediğimiz kadarı ile; stratejik bir ortağı kaybetmemiz, 30 yıl öncesinin izole ülkesi durumuna gelmemiz olasıdır. ABD arkamızda olmadan, AB bile bize sırtını dönecektir. Amerika'nın kontrolundaki IMF ve Dünya Bankası para musluklarını kapatacak, ekonomik krizimiz derinleşecektir.

Ekonominin uğrayacağı kayıpların hiç olmazsa bir kısmını telafi edebilecek onca zorlu pazarlıklar boşa gitmiş olacağından, arkasından dövünür durumlara düşülecektir.
Kuzey Irak'taki yeni bir devlet oluşumu, Türk topraklarını doğal genişleme alanı olarak görmeye başlayacaktır. Türkiye'nin dışarıda kaldığı bir harekat sonrasında, ayrılıkçı terörün tekrar hortlaması kuvvetle mümkündür. Kuzey Irak'ta Türkiye'nin mevcudiyeti olmazsa oradaki Türkmen nüfusun yok olması kaçınılmaz olacaktır. Bölgede Türkiye'nin göstermediği güç, fırsat bekleyen İran tarafından doldurulmak istenecektir. Amerika desteğini kaybetmiş bir devlet, Kuzey Kıbrıs'daki pazarlıkta bile zayıf kalıp, zararlı çıkacaktır.

Ne yazık ki durum budur!

Sorumluluk pozisyonunda olmasanız, Amerika'ya istediğiniz kadar kızabilirsiniz! Buna ne hakkınız var? diyebilirsiniz. Hatta Amerikan karşıtı olabilirsiniz.

Ama devleti yönetiyorsanız, o pozisyonun düşünce yapısına sahip olmanız eğer yurdunuzun çıkarlarını her şeyden önde tutuyorsanız; kaçınılmazdır.

İşte bu nedenlerle, tahminimiz 'yabancı asker bulundurma ve asker gönderme 'ile ilgili tezkerenin, meclisten geçeceği yönündedir. Muhalefet partisinin karşı çıkması doğaldır. Böyle olması da gerekmektedir. İktidar partisinin kendi içinden de, idealist yaklaşan Siyasal İslamcı bir kesimin karşı çıkması beklenebilir.

Bizler ne yazık ki, Batı başkentlerinde yaşayan sorunlu bölgeden uzak, refah toplumunun üyeleri değiliz. Fert olarak savaş durumunda doğrudan etkilenme olasılığımız o insanlara kıyasla kat kat yüksektir. Bu açıdan asıl tepki göstermesi gereken bizler olmalıyız.

Ama ne yazık ki bizim gerçeğimiz farklı.

Devlet olarak ise biz yeterince güçlü olmadığımızdan, Almanya-Fransa ekseninin gösterdiği tavrı gösteremeyiz.

Zaten bazı görüşlere göre; bu devletlerin aslında çok barış yanlısı olduklarından değil de, olayın sonucunda kendilerine bir şey düşmeyeceğini hazmedemediklerinden ve harekat için ABD'nin kendilerinden bekleyebileceği askeri desteğin mali yükünü almamak için bahane olarak böyle bir yola gittiklerini söylemektedirler!

Savaş kötüdür.

Kimse bunun aksini söyleyemez.

Keşke beklenmedik bir şeyler olsa, örneğin Saddam, iktidarını bırakıp bir yerlere sığınsa; rejim kitle imha silahlarını bırakıp, BM kararlarına tamamen uysa!

Ne iyi olurdu?

Cengiz Özder - 26.2.2003
e-posta: cozder@yahoo.com 

netyorum.com: Bu yazı tezkere TBMM'de 1.3.2003'de oylanmadan önce yayına girmek üzere elimize ulaşmıştır.


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
124. Sayı önceki yazı 124. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye