| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

07.02.2002 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 103

CEYLAN ve AVCI

Avcı Hasan o gün evden çıktığında pek keyifliydi. Hava da tam av havasıydı hani. Vuracağı sülünleri, tavşanları düşündükçe daha da artıyordu neşesi.

Ormanın içine doğru yol almaya başladı. İşte şurada tam ona göre besili bir tavşan duruyordu. Tüfeğini kaldırdı. ”Bammm!”. Torbasına koydu ölü tavşanı.

Akşama doğru vuracağını vurmuş evine dönmeye karar verdiği sırada sağ tarafındaki çalılıklarda inlemeye benzer bir ses duydu. Başını çevirdi, kıpırdanmalar vardı orada. Tüfeğini kaldırarak yavaşça yaklaştı çalılıklara. Bacağı kırılmış küçük bir ceylan boylu boyunca yatıyordu yerde... ”Harika!” dedi içinden. ”Bugün kısmetim bayağı iyi.”

Tam vurmak için elini tetiğe götürdüğünde;

-Yapma, dur, vurma beni!, dediğini duydu ceylanın.

Şaşırmıştı. Durakladı.

Ceylan konuşmaya devam etti.

- Ey avcı, eğer beni öldürmez, şu kırık bacağımı da iyi edersen ölene dek minnettar olurum sana!... Hayatımı bağışla!.. Beni evine götür ve iyi et. Sana can yoldaşı olurum. Her gün en güzel şarkılarımı söylerim. Sabahları dostlarım kuşların neşeli cıvıltılarıyla uyandırırım seni. Dertlerini dinler, sevinçlerine ortak olurum. Ömür boyu da ayrılmam yanından. Yalvarırım kıyma bana!..

Avcı Hasan ceylanın söylediklerinden çok onun görünümüyle ilgileniyordu o sırada. Evet, pek çelimsiz hem de küçücüktü. Daha yeni yürümeye koşmaya başlamış olmalıydı ki böylesine düşerek bacağını kırmıştı. Onu şimdi vursa bir lokmacık et olacaktı. Oysa ki eğer bacağını iyileştirip, semirmesini sağlar ve biraz daha büyümesini beklerse daha makbul olurdu. Bu düşünceyle sırtladı ceylanı eve götürdü.

Kısa bir süre içinde iyileşti ceylan, ayağa kalktı. Avcıya minnettarlık duyuyordu. Her sabah en güzel şarkılarını söylüyordu ona arkadaşı kuşlarla. Dertlerini dinliyor, yalnızlığına ortak oluyordu kulübede. Şiirler okuyor, hikayeler anlatıyordu avcıya. Günler gelip geçtikçe iyice semirmeye, güzelleşmeye başladı ceylan. Bir kez olsun da avcıyı bırakıp kaçmak gelmiyordu aklına. Onun dönüşünü bekliyor, neşeyle karşılıyordu kapıda. Hatta bir keresinde kulübelerine saldıran bir kurdun önüne bile atlamıştı. Öylesine bağlıydı avcıya...

Ancak Avcı Hasan artık zamanın geldiğini düşünüyordu. Ceylan tam istediği kıvama gelmişti. Rahatlıkla vurabilir ve keyfine bakabilirdi. Bir sabah ceylan yine şarkılarıyla onu uyandırmaya yanına geldiğinde duvarda asılı duran tüfeğini aldı. Ceylan şaşkın bakışlarla duraladı bir an... Ama ne kaçmak ne de saklanmak geldi aklına tüfek ona doğrultulduğunda... Öyle ya, avcı vuramazdı onu. Hem ne güzel günleri geçmişti.

Avcı Hasan ise hiç duralamadan bastı tetiğe, ceylanın tam alnının ortasını hedef alarak hem de... Şaşkınlıktan büyümüş gözlerle düştü ceylan yere... Yüzünden süzülen kanların arasında bir iki damla gözyaşı duruyordu... Derin bir sessizlik oldu. Hiç can çekişmemişti ceylancık. Hemen ölmüştü.

Avcı Hasan, masanın üstünde ceylanın getirmiş olduğu çiçeklerle dolu ağaç dalını gördü. Pencerede duran tüm kuşlar kaçışmıştı. Sessizlik...

Ona şarkılar söyleyen, derdine ortak olan o neşeli güzelliği ne kadar çok sevmiş olduğunu anladı. Koşarak sarıldı ceylana...

Ah!... Çok geç!... Hem de çok geç!... Ceylan çoktan ölmüştü...

Öylece diz çökerek saatlerce ağladı kalpsizliğine.....

Sevgi ve Saygılarımla,

Ebru Türkol
e- posta: barutt@turk.net


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
103. Sayı önceki yazı 103. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye