31.01.2002 Cengiz Özder - netyorum.com / Sayı: 102
İŞ YAŞAMINDA BİR OLUMSUZ FAKTÖR:
YÖNETMEYE İSTEKLİ OLANLAR
Yazılarımızı baştan beri takip edenler bilir,zaman zaman pek
haddimiz olmadan, iş yaşamı ile ilgili tecrübelerimizi okuyucularla paylaşmak
istemişizdir. Pek çabuk anlamını kaybeden güncel konulardan kaçabilmek için; bu
yazımda da aynı yoldan gideceğim.
Bulunduğumuz, yaşadığımız iş ortamı sosyal bir ortam. Bu nedenle
günlük uğraşılarımızın çoğu beşeri ilişkileri yürütmekle geçiyor. Bunun olumlu
bir çok yönleri var. İşbirliği yapmanın bir sürü erdemi ve faydası; artı değer
olarak kendisini gösteriyor. Ama ne yazık ki bu ortam içinde çoğu kez kişilerin
egoları karşı karşıya geliyor. Çok değerli olan zaman ve üretkenlik, insanların
kısır çekişmeleri arasında ziyan olup gidiyor.
İşte çalışma yaşamınızda kaçınılmaz olarak karşılaşacağınız bazı
tür insanlardan bahsetmek istiyorum. Eğer bu kişilere karşı etkili bir savunma
politikanız olmazsa, ne yazık ki sonuçta bütün enerjinizi ve pozitif
yaklaşımınızı kaybetmek durumunda kalabilirsiniz.
Biliyorsunuz iş hayatı bir grup çalışmasıdır. Belli bir hedefe ulaşmak için grup
bireyleri çoğunlukla bazı fedakarlıklarda bulunurlar, egolarını bir kenara
bırakırlar.
Ama insanların hepsi ne yazık ki uyum kavramına yatkın
değillerdir. Bazı insanlar uyum deyince, başkalarının kendisine uyum
göstermesini beklerler. Kişisel hırslar ön plana çıkar. Grup içinden bazıları,
olağan yollarla; yani beceri, üretkenlik, çalışkanlık, zeka, akıl, işbilirlik,
tecrübe, liyakat, sağduyu, altyapı bütünlüğü vs. faktörlerin bütünlüğü ile ön
plana geçme sabırını gösteremediklerinden; kendilerince, bir şekilde mücadele
edip, güç sahibi olmayı, bunun sonucunda insanları yönetmeyi arzularlar. Olağan
bir yükselme hırsından farklı ve diğer insanların gözüne çiğliği ile batan bir
hırstır bu.
Bu kişileri şöyle tanıyabilirsiniz. İnsanlar üzerinde her
fırsatta baskın çıkmaya, otorite kurmaya meraklıdırlar. Kimsenin kendi
düşündüklerinden farklı bir şey söylemesine tahammül edemezler. Bunu sağlamak
için ellerindeki mevcut bütün imkanları, örneğin makam, yetki, diploma, köken,
yaş, cinsiyet, eş dost kayırması, siyaset vs.artık ellerinden ne gelirse
kullanmaya çekinmezler. Bunlar sonuç vermiyor mu? O zaman agressif ve tehditkar
davranış içine girerler.
Toplantılarda fikirlerine karşı çıkanlar eğer kendilerinden
makam açısından eşit ve aşağı durumda ise, açıkça kavga ederler. Hayatları kavga
içinde geçmiş olduğundan, genelde kavgada daha başarılı çıkarlar.
Eğer kendilerine rakip gördüğü ile baş edemiyorsa, bu kez
toplantı çıkışı amirine çıkarak karşısındakini kötüler, hatta bir daha bu
kişinin olduğu toplantıya katılmıyorum diye blöf yaparak aslında hiç yapılmaması
gereken ahlaki açıdan kabul edilemez davranışlarda bulunur. Erdemlerle
desteklenmiş bir karakter geliştiremediklerinden, onların karakter gösterisi
olarak; hasım gördükleri kişilere karşı tavır koymayı pek severler! Şikayet için
seçmiş olduğu amir ise eğer kendisi gibi bir yoldan gelmiş bir kişi ise,
normalde yapması gereken davranış olan; "kişisel kavgaları kabul edemem, şimdi o
kişiyi çağırıyorum, sorununuzu önümde halledin" tavrını gösteremez. Zaten gerçek
bir yönetici, daha toplantıdayken, geçimsiz ve art niyetli olana prim
vermeyecekti. Bunlar sağlanmamışsa, artık o şirkette ilişkiler güvensizlik ve
dedikodu ortamında devam edecektir. Böylece iş için kullanılması gereken bir
enerji, negatif bir ortamda ziyan olup gidecektir.
Ama bir de bazı insanlar vardır ki, bunların mayalarında doğal
olarak liderlik vardır.
Bu kişilerde insanları yönetmek arzusu vb. kompleksler yoktur.
Akil kişilerce sanki yönetici olmaya itilirler. Yönetirken hiç zorlanmazlar.
Genelde yukarıda anlattığımız olumsuz kişiliğin aksine, torpil
veya bir başkasının gücünü kullanmaya, rakip gördükleri ile uğraşmaya tevessül
etmezler. Bu kişilerin yöneticiliğinde, kavga, küfür, diş bileme, intikam
duyguları yoktur. Beraberinde çalışanlara adil davranırlar.
Yönetme hırsı taşıyanlarsa, eğer makam elde ederlerse,
zalimleşirler. Eski çevrelerini red edip, dalkavuk ve kolay kullanılabilir bir
çevre oluştururlar.
İşte böyle gençler; iş hayatında çalışma arkadaşlarınızı sizin
seçme olanağınız pek mümkün olmayacağından; bu yukarıda tarif etmiş olduğum
kavgacı kişilik her zaman önünüze çıkacaktır. Hayatınızın zehir olmaması için
yapmanız gereken şey, çoğu insanın bu durumda yaptığı gibi içine atmak,
görmemezlikten gelmek, zamana bırakmak olmamalıdır. Çünkü bu yöntemler bu
kişilere karşı etkili değildir. Hele tahriklere kapılıp o kişi ile onun tarzında
kavgaya tutuşmak daha da yanlış bir tutum olacaktır.
Yapılması gereken en doğru tavır; karşı tarafın yaptığı her
yanlışta, açık ve samimi bir şekilde niye böyle davrandığı, bu davranışının sizi
nasıl etkilediği veya üzdüğü net bir şekilde kendisine söylenmelidir.
Son söz: Tanrı, hepimizi "yönetmeye istekli olanlardan" korusun!
Cengiz Özder
e-posta:
cozder@yahoo.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|