| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 23.12.1997 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 89GİDERAYAK1997’nin son haftasında, geçen bir yılda nelerden bahsettiğimizi gözden geçirmek istiyorum. Bu arada, ardarda gelen üç haber de gündeme geldi. Time dergisi, 1997 senesinde yılın adamı olarak Intel firmasının yöneticisi Andrew Grove’u seçti. Gerekçe, şirket olarak ortaya çıkardıkları ürünlerin, dünyadaki herkesin yaşamına ve dünya ekonomisine, getirdiği etkiler. Türk Telekom, kontur ücretlerine yine zam yaptı. Bir kontur sekiz bin Lira’ya yükseldi. Amerika’da, Microsoft’un, Windows 95 ile Explorer ürününü ayırması davasında, mahkeme ayrılması yolunda karar verdi. Mahkeme yargıcı, Thomas Penfield, Microsoft’un çok zor demesine rağmen, Windows 95’i, işletim sistemine zarar vermeden, Explorer’suz çalıştırmayı başardı. Operasyonun toplam süresi 90 saniye. Moonstar’ın kurucusu ve yöneticisi, sevgili arkadaşımız Müjdat Özalp’i kaybettik. Pek çoğumuzun hiç farkında olmadan günlük yaşamında kullandığı programı meydana çıkaran Müjdat Özalp için, İnterpro yıllın ödüllerinde özel bir kategori belirledi. Microsoft, benim en çok kullandığım programlardan birisi olan “Cinema 97” ‘nin, 1998 senesinde yenisini çıkarmadı. Internet’ten güncelleme seçeneği de sona erdiği için, çok güzel bir yazılım, sadece arşiv amaçlı olarak elimizde bulunacak. Şubat ayında bir milyon Lira’ya satılan kopya CD’ler, halen, bir milyon Lira’ya satılmaya devam ediyorlar. Zaman içerisinde, döviz kurlarının artışı, fiyatların artmasını getirmedi. Maliyetleri düşürüp, aynı fiyatlara satabiliyorlar. CeBIT’e. Sektörel Dış Ticaret Şirketi olan Tursoft’un öncülüğünde, 12 şirket ile, katıldık. Önümüzdeki senelerin katılımları için bilgi topladık. Kalem tabanlı bilgisayarlar yaygınlaşmaya başladı. Microsoft’un Windows CE 2.0’ı duyurması ile, pazardaki çeşitlilik arttı. 822’li hatlarda aylık 10 Dolar karşılığı sınırsız internet kullanımı uygulaması, yürürlükten kaldırıldı. Kullanılan donanım ve yazılımların 2000 senesi sorunu ile karşılacağı zaman, giderek yaklaşıyor. Yaklaştıkça, bu soruna çözüm getireceğini söyleyen şirketlerin çalışmasında artış gözleniyor. Yeni ve büyük bir pazar gözümüzün önünde duruyor. Kişisel bilgisayarlarda, başlangıç seviyesi, 166 MMX işlemcili hale geldi. ATX mimarisi daha fazla kullanılır oldu. Sanal yaratıklar yaşantımıza girdi. Yurt dışında, sanal yaratığına bakacak zaman ayıramayanlar için, bakım evleri, sanal yaratıkları ölenler için mezarlıklar kuruldu. TBD “Türkiye Bilişim Derneği” , “İnternet’te ve Dünya’da Türk Alfabe Devrimi - Türk Alfabe Devrimi 70. Yılına Girerken” başlığı ile bir kampanya başlattı. Bilişim ’97 etkinlikleri yapıldı. Geçtiğimiz senelere kıyasla daha büyük
mekanlarda gerçekleştirildi. Katılımcı sayısı daha fazlaydı. * * * * * Indina Jones ve James Bond, başkanın yanında çok amatör kalıyorlar. Vizyonda olan, “Air Force One - Hava Kuvvetleri Bir” filminden söz ediyorum. Harrison Ford, Gary Oldman ve Glenn Close’un başrolünde oynadığı filmin yönetmeni, Wolfgang Petersen. Petersen’i, daha önce de dar bir mekanda çektiği film olan, “Das Boot” filminden anımsıyoruz. Geçen sene izlediğimiz, “Critical Decision - Kritik Karar” filminde de, uçak kaçıran teröristlere, havada müdahale ediliyordu. Air Force One, Amerikan Başkanını taşıyan uçağa verilen ad. Başkan, Rusya’dan dönerken, teröristler uçağı ele geçirir. Ancak, bilmedikleri konu, başkanın daha önce madalyaları olan bir kahraman olduğudur. Başkanın, teröristlerle mücadelesi, onları şaşkınlığa uğratır. Filmde, teröristlerin istediklerinin verilmesi konusu gündeme geldiğinde geçen bir cümleyi aktarmak istiyorum; “Bir fare’ye kurabiye verirsen, ardından, süt ister.” Son günlerde, Avrupa Birliği ile olan diyalog, Amerika ziyareti, Rusya ile ilişkiler gündemdeyken, bu filmin vizyonda olması, ilginç bir tesadüf. Türkiye’nin Amerika için olan stratejik önemini görebiliyoruz. Yüksek tempolu macera filmi arayanlar izleyebilir. * * * * * Alman Filozof Arthur Schopenhauer (1788-1860) ‘den aldığımız bir sözle haftayı kapayalım. “Her insan, kendi görme sahasının sınırlarını, dünyanın sınırları olarak kabul eder.” “Her insan” kısmı dışındakine katılıyorum. Ancak, herkes böyle olsaydı, liderler, kaşifler, mucitler ve diğerleri ortaya çıkabilir miydi, tartışılır. M.Sinan Oymacı
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |