| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 16.12.1997 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 89GERÇEK SİYAHGeçtiğimiz aylarda, kullandığım bilgisayarın ekranını değiştirmek üzere araştırmaya başladığımda, bilgisayar ekranları konusunda çok fazla gelişme olduğunu farkettim. İşyerlerinizde veya evlerinizde kullandığınız bilgisayarların ekranlarından söz ediyorum. Ne kadar dikkatinizi çekti veya ilgilendiniz, bilemiyorum. Ancak, biraz araştırdığım zaman, “0.39”, “0.28”, “0.26” veya “0.25” gibi kavramlar, 14, 15 , 17, 19 veya 21 inch gibi ölçüler karşıma çıktı. Bir miktar fazla bedel ödeyip aldığınız ekranda elde ettiğiniz görüntünün, markasız ekranlardakinden ne kadar farklı olduğunu anlamanız için, karşılaştırma yapmanız gerekiyor. Bir anda, siyahlar gerçek siyah haline dönüşüyor. Bir ekranın kalitesini anlamanın en iyi yollarından birisi, siyah rengin ne kadar koyu ve dalgasız gözüktüğünü anlamaktan geçiyor. Eskiden kullandığım ekranda göz yoran görüntüler, şimdi tamamen farklı bir çehreye büründüler. Bunda, nokta büyüklüğünün, “0.28” ‘den, “0.25” ‘e inmesinin de etkisi olduğunu, yadsıyamam. Bunun dışında, en az dört ya da beş farklı teknoloji var. Artık, bilgisayarlardaki işlemcilerde, grafik kartlarında, ses kartlarında belli bir bilgi birikimi sağlandı. Ekranlar konusunda aynı bilgi birikiminin oluştuğunu söylemek çok kolay değil. Çeşitli yayın organlarında, özellikle yurt dışı kökenli, bu konuya çok önem veriliyor. 17 inch ekranlarla aynı hacimde, ancak, 19 inch büyüklüğünde olduğu için, daha fazla görüntü imkanı olan ekranlar günlük yaşama girmiş durumda. Başlangıç seviyesi 15 inch. Ayrıca, kullanacağınız ekranın frekanslarını inceleyin. Kullandığınız grafik kartına, çalıştığınız uygulama yazılımına hitap edip, etmediğini araştırın. Sürekli mimari tasarımlar hazırlayan, grafik tasarlayan, hareketli görüntülerle uğraşan bir kullanıcı iseniz, titremesiz ve yansımasız ekranlara bakın. Çevrenizdeki kullanıcılardan bilgi alın. Bilgisayarınızda kullanacağınız ekran için, bir miktar fazla bedel verip, markalı almanızı öneririm. Bilgisayarınızı gelişen teknolojiye göre sürekli büyütebilir, parçalarını değiştirebilirsiniz. Ancak, ekran çok kolay değiştirilen parçalardan birisi değil. Uzun süre ekran başında çalışanlardansanız, ekran kalitesi çok önemli. Göz sağlığınız için, aman dikkat. Son uyarı. Eğer, 14 veya 15 inch ekrandan, 17 inch veya daha üstü bir ekrana terfi ediyorsanız, yeni ekranın hacmini düşünerek, önceden yerini hazırlamanızda yarar var. Yoksa, masayı da değiştirmek zorunda kalabilirsiniz. * * * * * Bazı filmler vardır. Gösterime girer. Uzun süre gitmezsiniz. Ardından, bir fırsatını bulup, gittiğiniz zaman, niçin gitmediğinizi merak edersiniz. Gittiğiniz için memnun kalırsınız. “Face/Off - Yüzyüze” ‘de bu tür filmlerden. Başrollerinde, John Travolta ve Nicolas Cage’in oynadığı filmin yönetmeni, Hong Kong’lu John Woo. John Woo’yu genellikle hareketli filmlerinden anımsamak olası. Travolta ve Cage’de bu senenin popüler isimlerinden. Filmin yaklaşık beşte biri bittiğinde, iki başrol oyuncusu yer değiştiriyor ve birbirlerinin rollerini oynamaya başlıyorlar. Travolta, oğlunu öldüren kişiyi uzun bir takipten sonra yakalıyor. Ancak, yakaladığı kişinin komada olduğunu ve şehrin büyük kısmını yerleştirdiği bir bomba ile yok edeceğini öğrendiğinde, filmimiz başlıyor. Bundan sonra, gerilim, macera, hareket, sevgi hepsi bir arada sergileniyor. Konu ve senaryo çok ilginç. Bilim kurgu’nun her zaman uzaylılarla çevrilmesi gerekmez. Bu filmde bir nevi bilim kurgu. Özel efektler güzel. Müzikler iyi seçilmiş, atmosfere uygun. İki başrol oyuncusu çok iyi bir performans sergiliyorlar. Woo’nun filme kattığı kurguyu da eklerseniz, ortaya izlenmesi hoş bir film çıkmış. Kalbi zayıf olanların izlemesinde sakınca var. Heyecanlı, sonuna kadar merakta bırakan bir film. * * * * * “Başkalarından aktardığım sözleri kendi söylediklerimi değerlendirecek biçimde seçebilmiş miyim, ona bakılsın. Çünkü ben, kimi zaman dilimin, kimi zaman kafamın yetersizliği yüzünden gereğince söyleyemediğim şeyleri başkalarına söyletirim. Aktardığım sözleri saymam, tartarım.” Bu söz, Fransız deneme yazarı, Michel de Montaigne’den (1533-1592). Montaigne’in pek çok sözü yazılarımda yer aldı. Almaya da devam ediyor. Konuşmalarında veya yazılarında, diğer kişilerden alıntılar yapanları (ben de bunlara dahilim) düşündüğümde, yukarıdaki sözlerde gerçek payı yattığını görebiliyorum. M.Sinan Oymacı
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |