| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 30.09.1997 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 95

GİRİŞ SEVİYESİ

Moralimin bozulduğunu belirtmek zorundayım. Geçtiğimiz günlerde, Amerika’da pazara sunulan bir yazılımın eleştirisinde okuduklarımı aktarıyorum; “Eğer, elinizde, giriş seviyesi olan Pentium 166 MMX işlemcili bir bilgisayar varsa, beklediğiniz performansa ulaşamayabilirsiniz.”

Geçen sene hemen hemen bu dönemlerde (1996’nın Ekim’i), Pentium 60 işlemcili bilgisayarımı, Pentium 133’e yükselteceğimi, ancak, bir sene içerisinde de, MMX modele geçmem gerektiğini yazmıştım. Buraya kadar güzel. Doğru bir tahminde bulunmuşuz. Çünkü, yaklaşık iki ay önce, Intel, MMX destekli işlemcileri piyasaya sundu ve biz de, Intel’in müthiş fiyat indirimi devreye girmeden, yüksek bir bedel ödeyerek MMX 166’ya terfi ettik. Doğal olarak, mevcut ana kart’ın MMX setli işlemciyi desteklememesinden dolayı, ana kartı da değiştirdik. Bununla ilgili gözlemlerimi, “ATX” konulu yazıda aktarmıştım.

Bugün geldiğimiz nokta ise, iyi değil. Düşünüyorum da; “Acaba, Intel, fiyat indirimine gittikten sonra, kullandığım işlemciyi yükseltmiş olsaydım, bu kadar canım sıkılır mıydı?”. Cevabım; “Hayır”. O zaman, makul bir bedele işlemciyi değiştirdiğim için, “Ne yapalım, önümüzdeki günlerde de, olanak bulursak, biz de değiştiririz” deme şansımız vardı. Ancak, bizim yatırımı yapmamızdan bir ay sonra, inanılmaz bir fiyat indirimine gidildiğini görünce, şimdi elimizde mevcut MMX 166’yı, başka bir modele yükseltmek, içimizden gelmiyor.

Teknoloji o kadar hızla değişiyor ki, yaptığınız yatırımın en iyilerden birisi olduğunu düşündüğünüz andan itibaren, iki ay içerisinde, standart olarak alınabilecek bir bilgisayara sahip konuma gelebiliyorsunuz. Fiyatlar düşüyor, en iyilerden birisine sahip olmanın bedeli ise sürekli artıyor. İzafi olarak, fiyatların aynı kaldığını düşünseniz dahi, sürekli model yenileyen bir kullanıcının harcadığı para, çok yüksek.

Örneğin; şu anda alınabilecek işlemciler arasında benim önerim Pentium II. Ancak, onun da ömrünün ne kadar olacağını kestirmek zor. Normal şartlar altında, sadece belirli uygulama yazılımları kullanılacaksa, mevcut yazılımın yeni teknolojilere uygun sürümleri üretilmiyorsa, elinizdeki sistemle, hiç olmazsa iki sene mutlu bir yaşam sürebilirsiniz. Ancak, teknolojiyi yakından izleyeyim diyenlerdenseniz, şu dönemdeki tempoya bakarsak, üç ila dört ay içerisinde, sisteminizi yenilemeniz gerekecektir.

Grafik kartları açısından da aynı şey söz konusu. Hatta, monitörler şimdi gündem de. 14 inch’ler yetersiz gelmeye başladı, 15 inch’e terfi ettik. Sırada, 17 inch’ler var. Yurt dışı ve içindeki fiyat düşüşleri sonucunda, pek çok kişi, 17 inch monitör’e geçiş yapıyor.

Önerim, fırsat bulduğunuzda, siz de 17 inch monitör’e geçin. Pişman olmazsınız. Dikkat edeceğiniz husus, televizyon alırken ne kadar araştırma yapıp, gerekirse, bir miktar fazla ödeme yaparak, en iyisini almaya çalışıyorsanız, bilgisayar ekranı alırken de aynı titizlikte davranın ve fazla ödeme yapmayı göze alın. Unutmayın; “Kullanmaya başladığınız bir monitörü değiştirmek, bilgisayarın diğer parçalarını değiştirmekten daha zordur.”

* * * * *

Anna Karenina”. Sophie Marceu ve Sean Bean’ın başrollerini oynadığı filmin, yönetmeni, Bernard Rose. Leo Tolstoy’un aynı adlı eserinden yine Bernard Rose tarafından beyaz perdeye aktarılmış.

Tolstoy’un eserini okumuş olanlar için, konuyu anlatmaya pek gerek olduğunu zannetmiyorum. Yine de, kısaca aktarırsak, genç bir subay ile, evli ve bir çocuk sahibi bir hanım arasındaki aşk öyküsü. Bu öykünün etrafında, pek çok başka konu yer alıyor. Hanım, duygularını dinleyerek, o dönem için onaylanmayan bir ilişkiye girer ve beklenen son gelir.

Klasiklerden hoşlananların, kesinlikle kaçırmaması gereken bir film. Bundan önce de, beyaz perde’ye aktarılan “Anna Karenina” ‘nın bu versiyonu, seyredilebilecekler arasında yer alıyor. Filmin müziklerinin de güzel olduğunu belirtmekte yarar var. İzleyin.

* * * * *

İngiliz yazar, Sydney Smith’e (1771-1845) göre; “Hayat, kötü bir davranışı unutturmayacak kadar kısadır. Kaldı ki, davranışlar, faziletlerin gölgesidir.”

Konu sözlerden açılmışken, internet’te sözler ile ilgili bir liste mevcut. Biraz aradığınız taktirde bulabilirsiniz ve abone olabilirsiniz. Bilgilerinize.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
95. Sayı önceki yazı 95. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye