| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 08.04.1997 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 93İNTERNET'E DEVAMGeçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen “Internet@97” etkinlikleri dolayısı ile, pek çok kişinin gündeminde, İnternet vardı. Konularında uzman kişiler, söyleşiler, toplantılar, paneller, eğitim seminerlerinde bilgi aktarmaya çalıştılar. Onlar aktarmaya çalıştılarsa da, bizim “Bilgi” ‘yi almaya pek niyetimiz yoktu. Yanlış anlaşılmasın, dikkate alanlar vardı, ancak, oldukça küçük bir azınlıktı. Yurt dışından gelen konuşmacılara ve konuklara, bizim herşeyi bildiğimiz, kendimize yettiğimiz, bundan güzel anlatılamazdı! Fuar kısmından söz etmiyorum. Orası, her gün yeterli ziyaretçiye sahipti. Fuar kısmına gelmişken, bundan sonraki tüm bilgi teknolojisi üzerine düzenlenen etkinliklere, İnternet Servis Sağlayıcısı şirketlerin katılması sağlansın. Tanıtım bütçeleri yüksek, ilginç gösterilerle izleyicilerin ilgisini çekiyorlar. Sonuçta, donanım ve yazılım satıcılar gibi elle tutulabilen nesnelere sahip olmadıkları için, hizmetteki kalitelerini duyurmak zorundalar. Etkinliğin sondan bir önceki gününde, ilginç bir gelişme oldu ve bir kısım internet servis sağlayıcısı şirketler, yurt dışı erişim için, Türk Telekom’un dışındaki kendi hatlarını kullanmaya başladılar. Üç gündür, yurt dışı internet adreslerine erişim hızlandı. Bundan sonra para konuşmaya başlayacak gibi gözüküyor. Çünkü, öğrendiğimize ve öğrendiklerimizle yaptığımız hesaba göre, bu tür bir bağlantıyı bir sene devam ettirmenin en az bedeli “Bir Milyon Amerikan Doları”. Bu harcamayı yapabilecek şirketler, yurt içi ve yurt dışı erişimini kullanıcılara hemen hemen aynı performansta sağlayabilecekler. Bu da şunu gösteriyor ki, İnternet Servis Sağlayıcılar arasında konularına göre uzmanlaşma başlayacak. İnternet’e erişim sağlayacak şirketlerin sayısında azalma olacak. Doğal olarak, bunlar şu anda edindiğimiz bilgiler ışığında gördüklerimiz. Bu etkinlikle birlikte, internet konusunda yıllardır çalışmakta olan,
Internet Society Yönetim Kurulu üyesi, Mr. Frode Greisen’le görüşme
fırsatını da bulduk. Bu bizler için büyük bir şanstı. Yurtdışındaki internet ile
ilgili gelişmeleri, yetkili ağızların birisinden dinlemek bulunmaz bir nimetti.
Özellikle, ülkelerin kendi bünyelerindeki iletişim altyapısı çalışmalarının ne
kadar önemli olduğunu, iletişim konusunda tekelci yaklaşımların bırakılması
gerektiğini vurguladı. Görüşlerini çeşitli yayın organlarından bulabilirsiniz. Mr. Greisen’in konuşmalarımızdan birinde yaptığı esprili bir tanımlama ile noktalayalım. “ATM” ‘leri biliyorsunuz. Para çekmek için kullandığınız cihazlar değil. Daha önce böyle bir hata yapılmıştı, anımsatayım dedim. Mr. Greisen’in aktardığına göre; “ATM için Another Terrible Mistake” deniyor. Bilginiz olsun. * * * * * Üstüste iki hafta Oscar’lık filmlerden sonra, bu hafta filmlere ara verip, bir kitaptan söz etmek istiyorum. İngilizce bir kitap. Özellikle, geçtiğimiz ay toplu intihar eylemi ile gündeme gelen “Heaven’s Gate” olayından sonra, bu tür kitaplar daha fazla kişinin ilgisini çekmeye başladı. “Fingerprints of The Gods" - Tanrıların Parmak İzleri isimli kitap, 1996 yılında Mandarin yayınları tarafından yayınlanmış. Yazarı, “Economist” dergisinin Doğu Afrika muhabiri, Graham Hanckok. Kitap, “Başlangıç ve Son İçin Araştırma” alt başlığını taşıyor. Kitapta, arkeoloji, jeoloji, ve astronominin yardımı ile, geçmişten günümüze aklımıza takılan soruların yanıtları verilmeye çalışılıyor. Özellikle, “Piri Reis” ile ilgili tespitleri çok enteresan. Bulabilirseniz edinin. Oldukça uzun olan bu kitap, akıcı bir üslupa sahip olduğu kadar, genelde duyduğumuz ancak, nasıl, niçin sorusuna cevap veremediğimiz konuları gündeme getirdiği için, incelemeye değer. Bu arada, kitabevlerinden bulamayanlar için, internet erişiminiz varsa, kitabın tamamını “www.gold.net/users/iy12/fingerp/” adresinden okuyabilirsiniz. Son not: Heaven’s Gate’in internet’teki sayfalarının yansımasını bulacağınız adres; “www.artbell.com/mirror/heavensgate/index.htm” * * * * * İngiliz filozof, John Locke’ye (1632 - 1704) göre; “Yeni fikirler daima şüphe ile genellikle de aleyhinde olarak karşılanır. Henüz alışılmamış oldukları için, buna karşı geçerli hiçbir sebepte gösterilemez.” Kimsenin düşünmediği bir fikri söylediğinizde, karşılaştıklarınızı anımsayın. Demek ki, bu tür fikirleri ortaya koyduğumuzda, gerekçelerini de belirtmemiz de yarar var. Kabul edilmesi daha kolay olacaktır. M.Sinan Oymacı
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |