| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 13.08.1996 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 76

OLAĞANÜSTÜ

Geçenlerde televizyonda birşeyler izlerken ilgimi çekti. Bir ekibin yaptığı çalışmadan söz edilirken, “Olağanüstü çalışarak” terimi kullanıldı.

Bunun bende çağrıştırdıklarını size aktarayım. Çünkü, günlük yaşantımızın pekçok anında, “olağanüstü çalışma, başarı” gibi terimlerin kullanıldığını siz de, farkedeceksiniz.

Acaba, her zaman yaptığımız çalışmayı yürütsek, gerekli önlemleri alsak, organizasyonu düzenlesek, motivasyonu sağlasak, olağanüstü çalışmaya gerek kalmadan, aynı sonuçları elde edemez miyiz? Belki de, şundan endişe ediliyor. O zamanda, elde edilen başarıların, yapılan çalışmaların özelliği kalmaz, kimsenin dikkatini çekmez.

Halbuki, yaşantımızın her bölümünde, aynı tempoyu tutturabilsek, olağanüstü efor harcamayacağımız zamanları verimli kullanarak, daha düzenli bir yaşam sürdürebiliriz. Olaylar meydana geldikten sonra önlem almaya çalışmak, daha pahalıya mal oluyor.
Marmaris ve Kuşadası’ndaki yangınları anımsayın. Onca senenin emeği, yetişmiş ağaçlar göz göre göre kül oldu gitti. Şimdi, kimlerin yangını çıkardığı araştırılıyor, sorgulanıyor. Bulununca ne olacak, merak ediyorum.

Eğitime önem vererek kişileri bilinçlendirmedikten, toplumun çıkarlarını korumanın neler olduğunu anlatamadıktan, milli değerleri korumanın ne kadar önemli olduğunu öğretemedikten ve iş işten geçtikten sonra, kimbilir kaç nesil alacak doğa'yı, Marmaris ve Kuşadası’nda yok edenler bulunsa, ne olur? Bir, beş, on yıl sonra yine unutulur, gider. Bizim zamanımızda, “Yurttaşlık Bilgisi” dersi vardı. Hala var mı? Varsa, ne öğretiyorlar?

* * * * *

Atlanta’da yapılan, 1996 Yaz Olimpiyatları sonuçlanalı epeyce bir zaman olmasına karşın, biraz irdelemek istiyorum. (Geçen hafta, İnterpro’nun ilk yüz listesi yazıya girince, bu haftaya kaldı).

Eğer, izlediyseniz, farketmemiş olamazsınız. Pek çok dalda, favori gösterilen kişi ve takımların dışında birinciler oluştu. Bir başka deyişle, favori olmak, yarışı önde bitirmeyi, bir başkasını yenmeyi gerektirmiyor. Sonuç, hüsran olabiliyor.

Türkiye adına, madalya alan sporcularımızla gururlandık. Altın madalya alan dört sporcumuzu anımsayalım; Halil Mutlu, Naim Süleymanoğlu, Mahmut Demir ve Hamza Yerlikaya.

Dikkat ederseniz, bireysel sporlarda başarılı olduğumuzu göreceksiniz. Bunu bilgi teknolojisi sektörüne nasıl uyarlayacağımızı düşünün. Acaba, takım oyunlarında başarı oranımız daha mı düşük, diye düşünmüyor değilim. Ancak, Futbol milli takımımızın Avrupa Şampiyonası finallerine katılmasını, kulüp takımlarının basketboldeki başarılarını unutmayın.

* * * * *

Bu hafta bir film yerine size iki sanatçının CD ve kasetinden söz etmek istiyorum. 

İlk sanatçımız, Celine Dion’un, albümü “Falling Into You”. Celine Dion, istikrarlı bir şekilde, belli aralıklarda pazara yeni eserler çıkarabilen bir sanatçı. Albümdeki şarkıların hemen hemen hepsi güzel olmakla birlikte, bazı şarkılar, biraz daha öne çıkıyor. Yazıyı yazarken albümü tekrar dinledim ve öne çıkan şarkıların neler olduğunu yazmaya kalkarsam, tüm şarkıların isimlerini vermem gerektiğini keşfederek, vazgeçtim. Romantik şarkılarla dolu, sözleri anlam içeren, melodi alt yapısı sağlam bir albüm.

İkinci sanatçımız, Lionel Richie. Albümü, “Louder Than Words” adını taşıyor. Klasik, Lionel Richie tarzı şarkılar içeriyor. Duygusal şarkılar ağırlıkta.

İki albümde alınıp, dinlenebilir tarzda. Bir tanesini almak isterseniz, önce, Celine Dion’un albümü tercih edin.

* * * * *

Amerika’nın onaltıncı başkanı, Abraham Lincoln (1809-1865), diyor ki; “Genç bir adamın ilerlemesi, başkaları onun ilerlemesinden ne kadar rahatsız olursa olsun, onun yeteneğinin olduğu her yolda kendisini düzeltmesiyle mümkündür. Kuşku ve kıskançlık hiçbir insana, hiçbir durumda faydalı olmamıştır. Gerçi, bir adamın yükselmesine engel olmak için bazı kötü yürekli girişimler olabilir, hatta bunların başarılı olmaları bile mümkündür. Eğer, onlar, kişinin zihninin asıl gerçek yoldan sapmasına ve haksızlık üzerinde zamanını harcamasına neden olurlarsa.”

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
76. Sayı önceki yazı 76. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye