| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 30.06.1998 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 76

İKİ BİN'DEN ÖNCE YÜZ BİN

Yüz bin, iki bin’den önce gelir mi? Ya da soruyu değiştirelim. İki bin, yüz bin’den sonra mı gelir?

Eğer bizim buralarda yaşıyorsanız; “Evet”. 2000 senesine kısa bir süre kala, hemen hemen her yerde ne yapacağımız, ne kadar Harcama yapılması gerektiği, oluşacak hasarın büyüklüğü konuşulurken, karşımıza bir başka sorun çıktı. Bu da, beş sıfır atılması.

Şirketler çalıştıkları sektör firmalarından, yazılımlarının, donanımlarının iki bin senesi uyumlu olup olmadığına dair yazılar isteyip dursunlar, şimdi de yeni konu çıktı geldi. Yazılım ve donanımların beş sıfır atıldığında düzgün çalışıp çalışmayacağı yazısı istemek zorundalar. Bu kadar sene, yükselen tutarları ekranlara sığdırmak, yazıcıdan basmak için uğraşıp, değişik çözümler geliştirenler, şimdi geriye dönecekler. Ne demişler? “Tarih, tekerrürden ibarettir.”

Bilgi Teknolojisi sektöründekiler bir sorun bitmeden bir diğeri ile uğraşmak, planlar yapmak zorundalar. Beş sıfır atılmasının ne sorunu var diyeceksiniz. Biz bu günlere oralardan gelmedik mi? Aslında haklısınız. Bizim kuşak o günleri ve o günlerin yazılımlarını anımsıyor da, yeni jenerasyon, komut yazmayı bilmeden, bütün işlerini fare ile halledenler sorun yaşayacak gibi gözüküyor. Sorunu yaşayacak olanlar onlar da değil. Onların yazdığı yazılımları kullananlar.

Sadece ticari yazılımlar açısından düşünmeyin. Teraziler, otomatik ölçüm aletleri, hesap makinaları ve diğerleri. Türkiye’ye özgü değişiklik yaparak yüksek hane adetli cihaz üreticileri şimdi değişiklik yapacaklar. Belki yeni modeller üretecekler, belki de zaten yurt dışı pazarlarda sattıkları ürünleri getirecekler. Bütün bunlar yeni yatırımlar demek olabilir. Özellikle faiz hesaplarında yüksek hassasiyet gelecek, virgülden sonra yuvarlamalar kalkacak.

Beş sıfırın kalkacağı tarihi düşünün. Bankada hesabınız var. Bir gün önce yüz milyonlarca Lira. Ertesi gün bakıyorsunuz, hesaptaki para binlerce Lira olmuş. Faiz oranları düştüğü için kuruşlar veya Liralar mertebesinde kazanç elde ediyorsunuz. Finans kurumlarındaki bilgi işlemcilere iyi iş düşüyor. Hatasız geçişi sağlayacak ara çözümler oluşturmak zorundalar. Üstelik yapılacak bu çalışma bir defaya mahsus. Bir daha kimbilir ne zaman kullanılacak?

Ticari yazılımların yanında çalışmak üzere hazırlanan ek yazılımları da düşünün. Kullandığınız ticari yazılımın beş sıfır atıldığında düzgün çalışacak olması, ona bağlı olarak tasarlanmış eklerin düzgün çalışacağı anlamına gelmeyebilir. Veri alışverişi yapan sistemlerin de elden geçmesi gerekiyor. Virgülden sonraki haneleri dikkate almayan sistemler sorun çıkaracak.

Şimdiden düşünmeye başlayalım. Geçiş dönemi geldiğinde acele edip, hata yapmayalım. Planlarımız hazır olsun.

* * * * *

Sevimli bir film. “Picture Perfect - Bir Koca Şart mı?” Glenn Gordon Caron’un yönettiği filmin başrollerinde, Jennifer Aniston, Jay Mohr, Kevin Bacon ve Olympia Dukakis yer alıyorlar.

Kate, bir reklam ajansında çalışmaktadır. Bir hardal firmasının reklam kampanyasının alınması için parlak bir fikir üretir ve ajans kampanyayı alır. Ancak, çalışacak ekibin içerisine Kate alınmaz. Sebebini; evli olmaması, sorumluluklarını her an bırakabileceği şeklinde açıklarlar. Bunun üzerine bir nikah töreninde tesadüfen birlikte fotoğraf çektirdiği kişiyi, ajanstaki mesai arkadaşının Kate’in nişanlısı diye tanıtması ile iş yerinde yükselir. Ardından komik olaylar gelişmeye başlar.

Sezonun erken bittiği bu sene keyifle seyredebileceğiniz, tebessümler oluşturan, sabun köpüğü gibi bir film. Önemli olan bir buçuk saatlik süre içerisinde sizi alıp götürmesi. Tavsiye ederim.

* * * * *

Alman roman ve oyun yazarı Hermann Sudermann (1857-1928); “İnsan, kendisinin namuslu bir adam olduğuna vicdanen kani bulunduğu sürece, başına gelen her türlü kötülüğe hovardaca bir zevkle dayanabilir.”

Bunun sonunda ne kadar namussuz olduğu bilinse dahi, günümüzde, işini yürütebilir. Kimse de bir şey yapmaz.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
76. Sayı önceki yazı 76. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye