| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 26.10.2000 - netyorum.com / Sayı: 44


"Kekeme Şakası"

Birisi kekeme iki dağcı varmış. Ağrı dağının tepesinde kamp kurmak üzere harekete geçmişler. Arabayı aşağıda bırakıp, eşyaları yüklenip çıkmışlar.

Yarı yola geldiklerinde kekeme olan; "Ça, ça, ça" diye konuşmaya başlamış.

Öteki, "Sen şimdi iki saat söyleyemezsin" diye lafını keserek, "Yukarı çıkalım, öyle söyle."

Yukarı çıktıklarında kekeme; "Ça, ça, çadırları aşağıda unuttuk" demiş.

Öteki; "Çabuk inip alalım".

Kekeme; "Şa, şa, şa" derken, öteki kesmiş; "Zamanımız yok. Aşağıda söylersin."

Aşağı inmişler. Kekeme; "Şa, şa, şaka yaptım."

Not: Sayın Fatma Demirdöven'e teşekkür ederiz.


"Ücretsiz Seyahat"

Bilim adamları ve mühendislerin katıldığı bir konferans düzenlenmektedir. Konferansa giden trende üç bilim adamı ve üç mühendis bulunmaktadır. Üç mühendisin yalnızca bir bileti vardır. Bilim adamları, kondüktör geldiği zaman mühendislerin yüzünün ne şekil alacağını düşünerek gülüşürler.

Derken, mühendislerden biri diğerlerini uyarır; “Çabuk olun. Kondüktör geliyor!”

Bunun üzerine üç mühendis tuvalete girer. Bilim adamları şaşkınlıkla olanları izlemektedir. Kondüktör gelir, “Biletler lütfen” diyerek bilim adamlarının biletlerini kontrol eder. Sonra tuvaletin kapısını çalarak yine, “Biletler lütfen” diye seslenir. Mühendisler bileti sessizce kapının altından uzatırlar. Kondüktör bileti alıp epeyce uzaklaşınca üç mühendis tuvaletten çıkar. Bilim adamları kendilerini aptal gibi hissetmişlerdir.

Akıllanan ve ders alan bilim adamları, konferans dönüşünde tüm grup için tek bir bilet alır. Ancak trende bakarlar ki mühendisler bilet almamış. Bunu gördüklerinde bilet almamış üç mühendise eğlenerek bakarlar.

Derken mühendislerden biri fısıldar; “Kondüktör geliyor!”

Üç mühendis bir tuvalete sıkışırlar. Kondüktörün geleceğini duyan üç bilim adamı da diğer tuvalete girip heyecanla beklemeye başlar.

Derken kapı çalınır, “biletler lütfen.”

Bilim adamları, sessizce kıkırdayarak biletlerini kapının altından uzatırlar. Bileti alan mühendis arkadaşlarının yanına döner ve hep beraber gerçek kondüktörün gelmesini beklerler.


"Faks Sorunu"

Gece yarısı telefon çalar. Adam telefona bakar. Telefonda oğlu ağlayarak konuşmaktadır.

- Baba! Bir haftalığına evden ayrıldım. Gelmeden hemen önce de karıma bir faks çekerek akşama geleceğimi bildirdim. Eve geldiğimde onu bir başka erkeğin kolları arasında gördüm. Niçin baba?

Kısa bir sessizliğin ardından baba, hıçkıran oğluna şu yanıtı verir; "Belki faksını almamıştır."


"Buzda Balık"

Doğum gününde kendisine bir balık oltası hediye edilen sarışın, bunu değerlendirmek için ertesi sabah balığa gitmeye karar verir. Sabah erkenden kalkar, tüm aletleri hazırlar ve yola çıkar. Gideceği yere vardıktan sonra kendine bir yer belirler, buzda bir delik açar ve oltayı içine sarkıtarak beklemeye başlar.

Derken bir ses duyulur; "Burada balık yok".

Sesi duyunca kalkar bir başka noktaya gider. Orada baltasıyla bir başka delik açar ve oltasını sarkıtacağı sırada aynı sesi duyar; "Burada balık yok".

Sarışın, tekrar yerini değiştirir. Buzda deliğini açar ve tam o sırada yine bir ses; "Burada balık yok"

Kafasını kaldırıp yukarı baktığında bir adamın onu izlediğini görür.

"Burada balık olmadığını nerden biliyorsun?" diye sarışın sorar.

Adam soğuk bir ses tonuyla yanıtlar; "Burası bir buz pateni pisti ve sen açtığın deliklerin parasını ödeyeceksin!"


"Konuşan Kurbağa"

Bir programcı, yolda yürürken bir yandan da kafasında son projenin detaylarıyla boğuşmaktadır. Aniden bir sesle irkilir; "Hey, genç adam. Lütfen beni kurtar."

Programcı telaşla etrafına bakar, bir şey göremez. Yürümeye devam ederken bir süre sonra tekrar; "Hey, genç adam. Lütfen beni kurtar" sesini duyar.

Dikkatle etrafı araştırdığında sesin, yerde duran bir kurbağadan geldiğini anlar ve çok şaşırır.

Kurbağayı eline alınca, kurbağa konuşmaya başlar; "Teşekkür ederim. Ben aslında güzel bir prensesim. Bir büyüyle beni kurbağa haline getirdiler. Eğer sen beni öpersen tekrar eski güzel halime dönebilirim".

Programcı; "Vay canına" der ve kurbağa elinde olduğu halde yoluna devam eder.

Kurbağa; "Bak! Anlamadın herhalde. Lütfen beni öp ve tekrar bir prenses olayım. Sana ne istersen veririm. Anlıyor musun? Ne istersen."

Programcı heyecanla yoluna devam eder.

Kurbağa, tekrar; "Lütfen, beni öp ve eski halime döneyim. Sana istediğin herşeyi vereceğim. Üstelik süre yok".

Programcı omuzlarını silker; "Ben bir programcıyım canım. Bir kıza ayıracak zamanım yok ama konuşan bir kurbağa yeterince ilginç!"


Yorum Ekle Yorumları Listele
44. Sayı önceki yazı 44. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye