| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
Eğlence 31.08.2000 - netyorum.com / Sayı: 36
- İlahi Azrail, sen adamı öldürürsün. "Kayıp Eş" İki adam Akmerkezde karılarını kaybetmiş, hararetle arıyorlarmış. Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar. Ne oluyor birader demeye kalmadan birisi; "Kusura bakma karımı kaybettim de onu arıyorum". Diğeri; "sen de kusura bakma ama ben de karımı arıyorum". Adamlardan birinin aklına bir fikir gelmiş ve demiş ki; "Arkadaşım, madem ikimiz de karılarımızı arıyoruz. Karılarımızın tipini birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer rastlarsak saat 4'te giriş kapısının önüne gitmesini söyleriz". Diğeri; "Tamam" demiş ve başlamış karısını tarif etmeye, "Benim karım sarışın, mavi gözlü, yirmibeş yaşında, 1.75 boyunda, 60 kg, topuklu beyaz ayakkabı ve kırmızı mini tek parça elbise giyiyor". Ardından diğer adama; "Senin karın nasıl biri?" diye sormuş. Adam; "Boşver benimkini. Seninkini arıyalım..." Not: Cihat Aydoğan'a teşekkürler. "Dilencinin Hali" Adamın biri bir gün yolda giderken bir dilenciye rastlar. Dilenciye bir para verir ve "Al bununla bir sigara alırsın" der. Dilenci; "Beyim ben hiç sigara içmem". Bunun üzerine adam "O zaman bir bira içersin" der. Dilenci; "Ben ağzıma içki de koymam". - Sen de o zaman bir altılı oynarsın. - Beyim ben hiç kumarda oynamam, deyince adam, "O zaman al bu parayı ve bizim eve gel" der. Dilenci neden olduğunu sorar. Adam; "Karım seni bir görsün. İçki ve sigara içmeyen, kumar oynamayan bir adamın hali ne oluyor." "Ne Kadar Döversin?" Köşede müşteri bekleyen sokak kadınına yaklaşan adam; "Kaça?" diye sordu. "Saatiniz kaça?" - On Milyon lira. - Ben on milyon değil, tam yüz milyon lira veririm. - Gerçekten mi? - Gerçekten. Yemin ederim veririm. Hem de yüz milyon lira. Ama döverim ben. - Amaaaaan. Yüz milyonu verde döv. Otele doğru yürüdükleri sırada adam yineledi. - Bak söyleyeyim fena döverim ben. - Döv canım, yüz milyonu ver de. Soyundukları sırada adam; - Son defa söylüyorum fena döverim. - Amaaaaan be!. Dövermiş. Ne kadar döversin yani? - Vallaaa verdiğim parayı geri alıncaya kadar döverim. "Düşünce Tarzı" Anaokulunda öğretmen sınıfta çocuklarla bir oyun oynamaya karar verir. - Şimdi, çocuklar sizinle saklamaca bilmece oyunu oynayacağız. Elime bir şey alıp, arkama götürerek saklayacağım. Size sakladığım şeyle ilgili ipuçları vereceğim. Sizde sakladığımın ne olduğunu bulmaya çalışacaksınız. Öğrenciler tamam derler. Hoşlarına da gider. Öğretmen eline bir şey alır, arkasına götürür ve konuşur; "Elimdeki, yuvarlak fakat tam yuvarlak değil. Portakal rengi fakat tam portakal rengi değil. Bilin bakalım bu nedir?" Minik Ayşe elini kaldırır; "Portakal mı?" - Maalesef, portakal değil, mandalina. Fakat düşünce tarzın güzel. Bunu beğendim. Şimdi ikinci cisme geçiyoruz. Öğretmen bir başka cismi alıp, saklar ve "Şimdi elimdeki, kırmızı fakat tam kırmızı değil. Yine yuvarlak fakat tam yuvarlak değil". Ahmet elini kaldırır; "Elma mı?" - Hayır, elma değil, domates. Fakat senin düşünce tarzın da güzel ve bunu da beğendim. Bu sırada Asım elini kaldırır ve "Öğretmenim, ben de bir cisim saklayıp, sizinle bu oyunu oynayabilir miyim? Lütfen." - Tabii, neden olmasın? Asım, elini pantalonunun cebine sokar, "Elimdeki, uzun fakat çok uzun değil. Pembe bir başı var ancak tam pembe değil". Öğretmen kıpkırmızı olur ve "Otur yerine. Dersten sonra anneni arayacağım". Asım gülerek ellerini cebinden çıkarır; "Kurşunkalem'di öğretmenim. Ancak sizin de düşünme tarzınız var. Ben de bunu beğendim".
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |