| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 31.08.2000 - netyorum.com / Sayı: 36


"Cem Yılmaz'dan"

- İlahi Azrail, sen adamı öldürürsün.
- Sık sık ameliyat olun, içiniz açılır!
- Oğlumun adını mafya koydum, artık ben de mafya babasıyım...
- Yazılıdan sıfır aldım ama, önemli olan katılmaktı...
- 1959'da içilen kahvelerin hatırı doldu, duyurulur.
- Yasamaya ayrı, yürütmeye ayrı zaman mı? Ben darbe kullanıyorum. Yıkıyorum, çıkıyorum.
- Sizde bit şampuanı var mı? Kirlendi hayvancıklar...
- Bende şeytan tüyü yok. Epilasyonla aldırdım.
- Size yapılmasını istemediğiniz şeyi başkasına yapın. Çok zevkli oluyor.
- Abi, beni niye anlamıyon... Sende idrak yolları enfeksiyonu mu var?
- Ölüm korkusu sürekli değil, mezarda biten geçici bir duygu...
- Şiddete karşı savaş açın. Şiddet yanlılarını kurşunlayın!
- Beşbin kere söyledim; abartmayı bırak! - Eğer turist sezonundaysak, neden onları avlayamıyoruz?
- Bu tüp bebek hatalı; hep gaz kaçırıyor...
- Yes abicim. Türkçe eğitime benden de okey!
- Bir fil elektrik direğinden yükseğe zıplayabilir mi? Elektrik direği zıplayamaz ki!
- Selam! Ben Aydan Şener. Hadi yaa... Ben de dünyadan Neil Armstrong.
- Çocuğun biri, bir gün kafasını ıslatmadan şampuanlamaya başlamış. Annesi de, "Oğlum hiç saç ıslatılmadan şampuanlanır mı" deyince, çocuk, "Ama anne, bu şampuanda kuru saçlar için yazıyor..."
- Temel Fransa'ya gitmiş. Tabelada Fransa yazıyormuş. O da, "Aaaa... Burayı da mı Sabancı aldı" demiş.
- Adamın biri bir gün eczaneye sinek ilacı almaya gitmiş. Eczacı ona, "Sineğinizin nesi var acaba" demiş.
- Ege bir Yunan gölü deeldir. Ege, bir Türk gölü de deeldir. Binanaleyh, Ege bir göl deeldir. (Kim söylemiş bunu acaba?)
- Eğer dünya delikanlı olsaydı, yuvarlak olmazdı.
- Gençliğim acı veriyordu, ameliyatla aldırdım.
- Ey yükselen yeni nesil... İn ulan aşağı!
- Son gülen sen olacaksın. Çünkü geç anlıyorsun...


"Kayıp Eş"

İki adam Akmerkezde karılarını kaybetmiş, hararetle arıyorlarmış. Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar.

Ne oluyor birader demeye kalmadan birisi; "Kusura bakma karımı kaybettim de onu arıyorum".

Diğeri; "sen de kusura bakma ama ben de karımı arıyorum".

Adamlardan birinin aklına bir fikir gelmiş ve demiş ki; "Arkadaşım, madem ikimiz de karılarımızı arıyoruz. Karılarımızın tipini birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer rastlarsak saat 4'te giriş kapısının önüne gitmesini söyleriz".

Diğeri; "Tamam" demiş ve başlamış karısını tarif etmeye, "Benim karım sarışın, mavi gözlü, yirmibeş yaşında, 1.75 boyunda, 60 kg, topuklu beyaz ayakkabı ve kırmızı mini tek parça elbise giyiyor".

Ardından diğer adama; "Senin karın nasıl biri?" diye sormuş.

Adam; "Boşver benimkini. Seninkini arıyalım..."

Not: Cihat Aydoğan'a teşekkürler.


"Dilencinin Hali"

Adamın biri bir gün yolda giderken bir dilenciye rastlar.

Dilenciye bir para verir ve "Al bununla bir sigara alırsın" der.

Dilenci; "Beyim ben hiç sigara içmem".

Bunun üzerine adam "O zaman bir bira içersin" der.

Dilenci; "Ben ağzıma içki de koymam".

- Sen de o zaman bir altılı oynarsın.

- Beyim ben hiç kumarda oynamam, deyince adam, "O zaman al bu parayı ve bizim eve gel" der.

Dilenci neden olduğunu sorar.

Adam; "Karım seni bir görsün. İçki ve sigara içmeyen, kumar oynamayan bir adamın hali ne oluyor."


"Ne Kadar Döversin?"

Köşede müşteri bekleyen sokak kadınına yaklaşan adam; "Kaça?" diye sordu. "Saatiniz kaça?"

- On Milyon lira.

- Ben on milyon değil, tam yüz milyon lira veririm.

- Gerçekten mi?

- Gerçekten. Yemin ederim veririm. Hem de yüz milyon lira. Ama döverim ben.

- Amaaaaan. Yüz milyonu verde döv.

Otele doğru yürüdükleri sırada adam yineledi.

- Bak söyleyeyim fena döverim ben.

- Döv canım, yüz milyonu ver de.

Soyundukları sırada adam;

- Son defa söylüyorum fena döverim.

- Amaaaaan be!. Dövermiş. Ne kadar döversin yani?

- Vallaaa verdiğim parayı geri alıncaya kadar döverim.


"Düşünce Tarzı"

Anaokulunda öğretmen sınıfta çocuklarla bir oyun oynamaya karar verir.

- Şimdi, çocuklar sizinle saklamaca bilmece oyunu oynayacağız. Elime bir şey alıp, arkama götürerek saklayacağım. Size sakladığım şeyle ilgili ipuçları vereceğim. Sizde sakladığımın ne olduğunu bulmaya çalışacaksınız.

Öğrenciler tamam derler. Hoşlarına da gider.

Öğretmen eline bir şey alır, arkasına götürür ve konuşur; "Elimdeki, yuvarlak fakat tam yuvarlak değil. Portakal rengi fakat tam portakal rengi değil. Bilin bakalım bu nedir?"

Minik Ayşe elini kaldırır; "Portakal mı?"

- Maalesef, portakal değil, mandalina. Fakat düşünce tarzın güzel. Bunu beğendim. Şimdi ikinci cisme geçiyoruz.

Öğretmen bir başka cismi alıp, saklar ve "Şimdi elimdeki, kırmızı fakat tam kırmızı değil. Yine yuvarlak fakat tam yuvarlak değil".

Ahmet elini kaldırır; "Elma mı?"

- Hayır, elma değil, domates. Fakat senin düşünce tarzın da güzel ve bunu da beğendim.

Bu sırada Asım elini kaldırır ve "Öğretmenim, ben de bir cisim saklayıp, sizinle bu oyunu oynayabilir miyim? Lütfen."

- Tabii, neden olmasın?

Asım, elini pantalonunun cebine sokar, "Elimdeki, uzun fakat çok uzun değil. Pembe bir başı var ancak tam pembe değil".

Öğretmen kıpkırmızı olur ve "Otur yerine. Dersten sonra anneni arayacağım".

Asım gülerek ellerini cebinden çıkarır; "Kurşunkalem'di öğretmenim. Ancak sizin de düşünme tarzınız var. Ben de bunu beğendim".


Yorum Ekle Yorumları Listele
36. Sayı önceki yazı 36. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye