| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.12.2001 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 95

TEMİZ BİR SAYFA

Meltem en sevdiği arkadaşı Selma'nın bir tartışmaları anında söylediği incitici sözlere çok kırılmıştı. Bunları bir türlü unutamıyordu. Adeta içi içini yiyordu düşündükçe. Ancak çok geçmemiş Selma bu sözler için özür dilemişti, aslında yürekten gelmeyen bir anlık öfke sonucu çıkmıştı kelimler ağzından.

Meltem, Selma'yı çok seviyordu,güzel bir arkadaşlıkları vardı. Acaba bağışlamalı mıydı, unutmalı mıydı olanları?

Buna benzer olayları günlük hayatımızda yaşıyoruz hepimiz. Kırılan kalbimizin, incinen duygularımızın esareti altında bağışlamalı mıyım, bağışlamamalıyım ikilemi dans ediyor beynimizde adeta. Karşımızda hatalarını anlayıp bizden özür dileyen, herşeyin eskisi gibi olmasını isteyen bir insan ve rencide olmuş duygularımız... İçimizdeki ses "Hadi unut, sen de seviyorsun, ondan vazgeçemezsin" derken, diğeri "Yooo, o senin gururunla oynadı, olmaaazz" diyor.

Oysa ki hepimiz insanız. Mükemmel olduğunu iddia eden var mı bu dünyada? Önemli olan karşımızdakinin hatalarını gerçekten anlamış olması ve bizim bağışlama erdemimize sığınması değil mi? Çok sevdiğimiz birinin yaptığı yanlışı anlayıp affımıza sığınması karşısında onu affetmez isek ne olur? Bu belki de sevdiğimiz bu kişiyi ömür boyu görememe, kendisinden mahrum kalmak gibi çok çok daha ağır bir külfeti yükler omuzlarımıza. Özleriz, düşünürüz, üzülürüz için için öyle değil mi?

Ama "Afettim Seni!" sözüyle ömür boyu kazanırız belki de o kişiyi yeniden.

Bağışlamak, yapılan yanlışlara boyun eğmek anlamında değildir. Yapılan yanlışın geçmişte kaldığı, geleceğin güzellikleri için defterden silinmesi gerektiğidir yalnızca. Geçmişte yaşamak, insana hiçbir fayda getirmez, üzüntü ve durağanlıktan başka.

Yanımızda olmamalarının acısını ömür boyu içimizde taşıyacağımıza belki kısa süreli kalp kırıklıklarını yeğleyebiliriz. Ancak bu bağışlama kin, nefret, intikam duygularından uzak, tertemiz bir sayfa açmalıdır önümüze. Hiç yaşanmamışçasına, hiç olmamışçasına...

Aksi durumda yani beynimizi yıkıcı duygular kemirirken, yine yerimizde saymış, yeni başlangıçlar yapamamış oluruz. Oysa ki amaç olumlu enerjimizi olumsuz düşüncelerle yıpratmamak olmalıdır.

Dünün hataları,yanlışları ile uğraşmaktansa bugünü tasasız, kinsiz, nefretsiz, bağışlama erdemiyle yaşayalım. Bağışlamak büyüklüktür, aşağılanmak değildir asla!.. Bırakın bunların hesabı öbür dünyada sorulsun. 

Ruhunuzu, beyninizi tertemiz, endişesiz, mutlu ve sevecen tutmanız dileğiyle...

Sevgi ve Saygılarımla,

Ebru Türkol
e- posta: barutt@turk.net


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
95. Sayı önceki yazı 95. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye