|
"Göze Batan" 31.05.2001 Günan Ülgen - netyorum.com / Sayı: 73
NASIL GÖRÜNÜYOR?
Merhabalar ,
Ülkemizin gerek politik gerekse de ekonomik anlamda zorlu dönemeçlerden geçtiği
bir dönemde yorumlarımızla eleştirilerimizle ve çözüm önerilerimizle, değişim
sürecinde oluşturmuş olduğumuz sanal platformlarda reel katkılar yaratma
çabasındayız. Trend , Ekonomistler, TurkeyHigtech ve Güçlü Türkiye platformları
gerek ekonomik gerekse de yönetsel projeleri ile geleceğin tohumlarını
atıyorlar. Mevcut sorunların tekrar yaşanmaması adına ve Türk ekonomisinin zayıf
karnı olarak gözüken bankacılık sektörünün çalışanları, Bankacıyız mesajlaşma
grubu olarak gerek mesleki gerekse de toplumsal çözümlerde ortak bir sinerji
yaratma amacındayız.
Ülkemize dönüp baktığımızda bizleri şaşırtmayan manzaralar ile karşılaşıyoruz ;
- En yüksek dış borçlanmayla Rusya, Çin, Hindistan, Güney Kore’nin ardından 9.
sıradayız .
- Gelişmekte olan ülkelerin bir çoğunda enflasyon kalmadığı bir dönemde 10.
sıradayız ki üstümüzde Kongo , Laos benzeri ülkeler var .
- Trafik kazalarında bile yaralı sayısında (100 milyon araç / km) 47 ülke
arasında 8. sırada yer alıyoruz. Bizden yukarıda ise Malavi, Ruanda, Kenya...
Bu göstergeler uzayıp gidiyor yani manzara moral bozmaya ciddi anlamda müsait.
Mevcut makro göstergeler nedeni ile olumsuzluğa düşmeden, mevcut sorunları en az
hasarla atlatmalı ve önümüze bakabilmeliyiz .
Yaşanan krize mikro ölçekle baktığımıza ise ekonomimizin acil iki sorunu
bankacılık sisteminin zararları ve devlet iç borcunun finansmanı olarak
gözüküyor. Hazinenin fon bankalarına 16.2 katrilyon, kamu bankalarına 22.9
katrilyon tutarında tahvil vermesiyle bankacılık sisteminin bir kısım zararı
hazine borcuna çevrildi ve zarar kamuda konsolide edildi. Açıklamaya göre bu
operasyonlar sonucunda daha önce cari kurla 38 milyar dolar düzeyinde olan 2001
yılı Hazine iç borç itfası 67.4 milyar dolar düzeyine yükseldi. Bu uygulama
sonucunda 2000 yılı sonunda yüzde 58 olan kamu kesimi borç stoku/GSMH oranının
2001 sonunda yüzde 78’e, iç borç stoku/GSMH oranının ise yüzde 41’den yüzde 61’e
yükselmesi beklentisi hakim. Bankacılık sektör yapısındaki zayıflık ve kamu
bankalarında doğan görev zararlarının yansıması ile iç borç düzeyi yükselen bir
seyir gösterecek .
Bugünden yıl sonuna kadar olan itfa tutarı ise 60 katrilyon civarında. 11.7
milyar dolarlık dış borç ödemesiyle toplam itfa tutarı 79 milyar dolara
ulaşıyor. Bu ciddi anlamda yüksek bir tutar. Nasıl finanse edilmesi düşünülüyor
dersek ; IMF’den 9.6, Dünya Bankasından 3.2, proje finansmanı olarak 0.5,
Eurobond ihracından 2.5 olmak üzere toplam 15.8 milyar USD dış kaynak
öngörülüyor. Bu tutardan dış borç ödemelerinden sonra iç borç için de 4.1 milyar
dolar kalıyor. İç borç itfasının bu kaynak dışında 9.5 milyar dolar faiz dışı
fazla, 2.3 milyar dolar özelleştirme geliri ve 51.4 milyar yeni iç borçlanmayla
karşılanması planlanıyor.
Ekonomi yönetiminin iç borçta yıl sonu hedefleri iyimser faiz varsayımlarına
dayanıyor fakat hesaba katılmayan bankacılık sektöründen kamuya yeni yükler
gelmesi ekonomistler tarafından beklenen bir durum . Kamu iç borç yapısında
oluşabilecek bu artış ise IMF ve Dünya Bankası tarafından sağlanacak yardıma
rağmen ülke ekonomisini gelecekte yeni şoklar yaşamaya aday hale getiriyor.
Niyet mektubunda yer alan hatta bazı çevrelerce IMF’in niyet mektubu olarak
nitelendirilen belge, bu şokları engelleme yönünde bazı yaptırımlar içerse de
gelecek kaynakların yerinde kullanılmaması durumunda ekonomik yapı ani şoklardan
kurtulabilir gibi gözükmüyor .
Özel sektör tarafından beklenen ve mevcut durgunluğun aşılmasında gereklilik
gösteren yabancı sermayenin Türkiye’ye bir süre uzak kalıp izleyici pozisyonunu
korumasına şaşılmamalı. Neden yabancı sermaye girişine gereksinim var diye bir
soru aklımıza gelirse, geçmişe dönüp baktığımız zaman ülke ekonomisinin sermaye
girişi gerçekleştiği dönemlerde genişleme, çıkış olduğu dönemlerde ise daralma
gösterdiği gerçeği ile yüzyüze geliriz .
Mevcut program günümüze kadar iş dünyasının bir bölümünün canını yaktı . Bazı
sektörlerin canı biraz daha yanabilir, nedeni ise; devlet destekli ucuz para
kazanma döneminin sona ermek üzere olması . Sürekli olarak belirttiğimiz bir
nokta var; mevcut sistemin dinazorları , kolay para kazanma düzeninin sona
ermesini istemeyeceklerdir . Günümüze değin modern dünyanın değerlerini savunan
ve fedakarlıktan bahseden bazı çevreler devlet imkanları kısmak zorunda kaldıkça
isyan ederek değişime karşı çıkacaklar .
Ekonomimizin önünde ciddi uçurumlar ve sert virajlar var. Sonucun değişmesi çok
zor, toplumun büyük bir kesimi sistemin değişmesini istiyor. Bu yüzden
göstermemiz gereken fedakarlık çekilecek düzeyde olabilir. Bu hoş olmasa da
mevcut şartlar sert ve acı önlemleri gerektiriyor, zaman içerisinde hep beraber
göreceğiz.
Saygılarımla,
Günan Ülgen
e- posta:
gunan@bankaciyiz.com
Bankacıyız Mail Grubu
http://groups.yahoo.com/group/bankaciyiz
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|