|
"Göze Batan" 24.05.2001 Günan Ülgen - netyorum.com / Sayı: 72
BANA EMANET EDİLEN CUMHURİYET
Yazılarıma hep Merhaba ile başlarım, içten bizden gelen bir
merhaba ile ...
Şu anda ise iyi uykular demem gerekiyor belki de çünkü saate baktığımda 02:07'yi
gösteriyor. Oysa iki buçuk saat önce uykuya dalmıştım. Neden mi uyandım? Genç
sesler duyarak uyandım. Bir mars söyleniyordu çocukluğumda öğrendiğim ve uzun
senelerdir söylemediğim bir marş, 10.yıl marşı, ulu önder Atatürk'ün bizlere
armağan ettiği demokrasi denilen bir yönetimi haykıran evet, “CUMHURİYET” 'i
haykıran bir marş. Uykumun derininden beni alıp günümüz gerçeklerine getiren ve
beynimde dolaşan tilkilerin kuyruklarını birbirine değdirmemeye çalışırken bir
düşünce silsilesine kapılmama neden olan karşısında uyuyakaldığım
televizyonumdan yükselen bir marş.
Garip mi geldi yoksa? Haklısınız belki de :) Yazımda garip gelecek size, belki
de anlaşılmaz ve uzun........ Belki de okumayacaksınız.....
Uyanmışım artık, aklıma gelen düzene koyamadığım binlerce düşünce ile karşı
karşıyayım, yaş olarak genç sayıldığım dönemleri anımsıyorum ki şimdilerde orta
yaşta olduğum söyleniyorsa da ben buna hala inanmıyorum. O dönemlerden aklımda
ne mi kalmış? Şimdilerde ifade ettiğim demokrasi söylemi ve işlemeyen sistemin
ayak seslerini duyup ifade ettiğim o günlerde yediğim dayak sonrası sevgili
anneme basketbol maçında kavga çıkıp da olduğunu söylediğim morlukları
açıklayamamak kalmış aklımda. Sonrasında aklım başıma gelip sevgiye ve
serseriliğe adıyorum kendimi çünkü düşünmek ve üretmenin ne yeri ne zamanı,
çünkü ben o zaman gencim hem de kendisine koskoca bir cumhuriyet emanet edilmiş
bir genç .
Yıllarca tepkisiz ve suskun kalıyorum, olanı biteni yargılamadan yaşıyorum.
Sonra duyularımı kaybediyor duyarsız yaşıyorum!!! Hepimizin peşine düştüğü iş,
ev, çocuk telaşı sarıyor beni. Sonra geriye dönüp bakıyorum tüm o güzelliklerin
yaşanmışlığında ülkem için bir damla dahi olamamışım. Bana emanet edilen
cumhuriyete sahip çıkamamışım, 1938 yılından sonra tek çivi çakılmayarak
köhneleşen bir sistemde yaşamış, çocukluğumdan beri yanlış kişilerce
yönetilmişim ben ...
BEN kim miyim? Ben, Türk genciyim bana emanet edilen cumhuriyetin soyulmasına
göz yummuş, susmuş, yönetenlerin yönetemediğini gördüğümde "boş ver ya, bak
işine" demiş bir gencim.
Artık farkında olmamız gereken bir konu var ki; ekonomik krizin bir dünya rakam
ve analiz ile ifade edilecek parasal nedenleri ile birlikte siyasal yetersizlik
yönü olduğu. Bizi yönetmeyi, ülkemizi yönetmeyi beceremeyenlerin bunu fark
etmesi gerek.
Çıkar ve rüşvet bataklığına gömülmüş bir siyasal sistem, eğitim adına eğitimsiz
bırakılmış bir gençlik, eğitilmiş ama depolitize edilmiş bir orta yaş kuşağı,
tarım ve hayvancılık unutturulmuş ve sübvansiyonlar ile çiftçilik yapmayı
unutmuş köylü, akademik kariyer yapmış adının önüne ünvanlar almış ama ülkesinde
önemsenmemiş bilim adamları, bir de 45 gün bir evde kamera ile gözetlendiğinden
sesi ile ünlü olan Tarık. Konu Tarık mı, değil tabii yozlaşmış bir medya da
resmin bir parçası.... Şimdi bu mu bizlere emanet edilen cumhuriyet?
Evet kötü bir manzara değil mi? Lütfen bir kaç dakika IMF, borsa, faiz
konularını bir kenara koyup düşünelim, bu ülkeyi seviyorsak lütfen bu ülke için
artık eskimiş siyasi .....izm’lerin gömülmesi gerektiğini düşünelim ama kafamızı
kuma gömmek istersek de o da bizim seçimimiz çünkü büyüklerimiz bize böyle
şeyler konuşmamamızı öğretti yoksa ........ belki bir gün bu noktalara bende
kurban olurum, ne dersiniz ?
Yukarıda çizdiğim tablo karamsar bir tablo ve ben bu tabloyu kendi çocuğumun
yaşamasını istemiyorum bu nedenle de gerek sanal tartışma platformu olarak
doğmuş, gerek yaşamda
faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerini izlemenizi tavsiye ediyorum. Bir gün
oy vermemiz gerektiğinde standart mecburi partilere değil de bilincimizin belki
de vicdanımızın sesi ile hareket eder, gerekirse bağımsız adaylara oy veririz.
Ülkemizde bir çok fikir ve meslek grubu tıkanan yönetim sistemimizin
tartışmasını yapıyor ve tartışırken de üretiyor. Sokağa çıkıyorum, kahvelere
gidiyorum, mahalle bakkalı ile pasajdaki esnafla konuşuyorum. Görüyorum ki bu
eleştiri ve arayış giderek yayılıyor. Yeni yöneticiler içimizden yetişmiş, belki
siz, belki de kendisine ihtiyaç var lider olarak!! Hayır, lider değil. Bizim
lidere değil temsilcilere ihtiyacımız var. Sorunlarımızı bilen, çözüm önerileri
getiren, önerileri projelere dönüştüren temsilcilere hem de tüm eğitim sistemini
değiştirmeye ihtiyacımız var. Ezberci köhne nesiller yerine düşünen ve
sorumluluk almaktan kaçmayan gençlere ihtiyacımız var.
Biz, toplum olarak, ben biliyorum da söylemem edasıyla bıyık altından gülmeyi ve
sadece çorbamızı içmeyi düşünmeyi bırakmadıkça, tanımların kavgasından
bıkmadıkça (laik, şeriatçı, batıcı, gerici, ilerici v.s.) değişmeyeceğiz.
Unutmayalım, hepimiz kendi çorbamızı içersek o tabağı masadan düşürmek çok
kolaydır ama o çorbayı büyük bir kazandan hep beraber içersek daha iyi bir
gelecek için küçük bir adım atmış oluruz.
Daha güzel yarınlar dileğimle,
Günan Ülgen
e- posta:
gunan@bankaciyiz.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|