|
01.02.2001 Nesrin Kavak - netyorum.com / Sayı: 57
İNTERNET REKLAMCILIĞI - 2
Geçen hafta, internetten reklam verirken neler ile karşılaşılaşacağını
belirtmek amacıyla bir giriş yapmıştım. Bu hafta ise, reklam sürecini biraz daha
ayrıntılı olarak ele almak istiyorum.
Üç tür reklam çeşidinin (sabit, görünürlülük ve profil) olduğunu belirtmiştim.
Yaptığım araştırmalar neticesinde bir madde daha eklendi; "Paylaşımlı Reklam".
Bu reklam türünde, bir banner alanı farklı şirketler tarafından, kaç gösterim
yapılıyorsa eşit olarak paylaşılıyor. Örneğin 1.000.000 kez sayfaya giriliyorsa
ve beş şirket bu alanı kiraladıysa, her şirketin banner'ı 200.000 kez görülecek
şekilde sistem çalışmakta.
Dört şekilde reklam verebiliyorsunuz. Bunları belirledikten sonra karşınıza yeni
bir soru geliyor? O da nerelere reklam vereceğiniz.
Bu konuda yazılmış ya da mutabakat sağlanmış ve kesinlikle şu
site doğru sitedir diye bir hüküm yok. Ancak, tabii ki tercih edilen; kolay
akılda kalan, insanların ilgisini çekebilecek, zengin içerikteki, müşteri
sadakati sağlamış bir siteye reklam vermek ilk aklınıza gelen seçenek. Mantıklı
görünüyor yine de eksik kalan bir nokta var; "Trafiği yüksek olan bu site sizin
firmanızla ne derece uyum içinde? Müşteri portföyünüze ne ölçüde hitap ediyor?"
Yaptığınız reklamın başarıya ulaşabilmesi için size geri
dönüşümün olması gerekli, aksi takdirde reklamınızın başarıya ulaşması mümkün
değil.
Reklam vereceğiniz siteyi belirlemekle işiniz bitmiyor. Sitenin hangi
sayfalarında reklamınızın yayınlanması gerektiğine karar vermelisiniz. Ana
sayfada mı? Kategori sayfalarında mı?
Yine ilk akla gelen, "ana sayfa". Ancak, internet ortamını
kullanma konusunda bilinç geliştikçe, reklamların ana sayfada görünmek yerine,
hedef kitlenize uygun olan alt kategorilerde yer alması gündemde. Hatta pek çok
site, ana sayfalarına reklam kabul etmiyorlar. Bu bağlamda, trafiği yüksek ve
hedef kitlenize uygun bir sitede ve sayfalarında reklamlarınızı göstermelisiniz.
Peki verdiğiniz reklamın süresi ne olacak? Tüm reklam çeşitlerinde süreyi
istediğiniz şekilde belirleyebilirsiniz. Örneğin 500.000 görünürlülük
istediğiniz bir sitede, bir saatte reklamınızı bitirebileceğiniz gibi,
istediğiniz gün sayısına da reklamınızı yayabiliyorsunuz. Bannerınızın, uzun bir
süre boyunca sitenin sayfasında bulunduğunda, daha fazla kişiye ulaştığını
düşünebilirsiniz. Fakat, bu sistemin karlı olmadığı ve uzun süre aynı noktada
kalan reklamın, sitenin bir parçası olarak algılandığı, araştırmalar sonucunda
ortaya çıkmıştır. Uzun bir süre görünmek ve farkedilmek istiyorsanız
bannerınızda zaman zaman değişiklik yaparak, farklı algılanmasını
sağlayabilirsiniz.
Pixel olarak ifade edilen bannerınızın ölçüsünü, hangi türde reklam
vereceğinizi, reklamınızın hangi site ya da sitelerde ne kadar süre ile yer
alacağını belirlediniz. Artık reklamınız yayında. Kullanıcılar sizin bannerınızı
görüyorlar. Peki siz bu reklamlarınızın sonuçlarını nasıl göreceksiniz?
Türkiye'de ölçümleme konusunda sıkıntılar yaşanmakta. Verdiğiniz
reklama ait sonuçları kampanya sonunda ya da aylık olarak alabiliyorsunuz. Bu
ölçümlerin gerçekçiliği de tartışmanın diğer bir boyutunu oluşturmakta.
Reklamınızın geri dönüşünü, Click Through Rate (CTR- banner tıklama oranları) ve
görüntüleme yoluyla inceliyorsunuz. Tıklanma oranlarına göre, reklam formatında
ve içeriğinde değişiklikler yapabiliyorsunuz.
Belki yazdıklarımı okuyunca, reklam vermeyi düşünen firma yetkilileri, işleyiş
sürecine bakarak reklam vermekten vazgeçmeyi düşünebilirler. Reklam ajansları
ile ya da reklam vermeyi düşündüğünüz sitelerin müşteri temsilcileri ile temasa
geçerek, her türlü sorularınıza cevap alabilir, endişelerinizi dile getirebilir
ve yetkili ağızlardan sorununuza çözüm bulabilirsiniz.
İnternet reklamcılığı konusuna özel bir ilginiz varsa, bu konuda
yayınlanmış olan makaleleri, röportajların dökümanlarını edinerek bilgi sahibi
olabilirsiniz.
Nesrin Kavak
e- posta:
nkavak@kutpo.com.tr
|