| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

14.09.2000 Değişik Yazarlar - netyorum.com / Sayı: 38

netyorum.com: Aşağıda izleyeceğiniz yazı, "Bilişim 2000" organizasyonu ile ilgili [turkeyhightech] internet platformunda yazılmış mesajlar doğrultusunda, değişik yazarların görüşlerini içermektedir. Voltaire 'in deyişine uygun olarak bu görüşlerin, tüm dernek ve vakıf yönetim kurulları ile organizasyon şirketleri yöneticilerinin dikkatine sunmak üzere yayınlanması (yazarlarının izni ile) uygun görüldü. Yazıdaki fikirler netyorum.com 'un görüşleri olmayıp, asıllarına uygun olarak, değiştirilmeden yayınlanmaktadır. Önümüzdeki senelerde düzenlenecek organizasyonlara katkısı olması dileğiyle...


BİLİŞİM 2000 ÜZERİNE
FARKLI GÖRÜŞLER

Sayın Faruk Karaman'ın görüşleri;

Değerli grup üyeleri,

Sanırım Türkiye'de olanların çoğunluğunun gittiği Tüyap'taki Bilişim 2000 ziyaretimde uğradığım hayal kırıklığını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu fuarı medyada aktarılanın aksine son derece başarısız bulduğumu da başta ifade edeyim. Eğer bütün bilişim fuarları böyleyse bence hepsi de başarısız. Bu anlayışlarını değiştirsinler ya da adlarını. Örneğin; "Bilişim Tüketicileri Fuarı" desinler. Meraklısı varsa gitsin.

Açıkçası ben bu fuara olan ilgiyi Türkiye'de internet'e, e-commerce'e ve yüksek teknolojilere olan ilginin artışı olarak yorumlamıştım. Hatta, şöyle düşünmüştüm; 'Ne güzel. Özel sektörde bilinç oluşmuş, bu işin altına girmişler. Genç nesil yüksek teknoloji kulübüne girmeye kararlı. Bizim [turkeyhightech] gibi gruplar oluşturup, yazılar yazıp Türkiye'deki eksiklikleri dile getirmemize ihtiyaç kalmadı. Bu konuda güçlü bir dalga oluştu, artık gerisi gelir".

Bu görüşüm fuara gitmeden önce böyleydi. Fuarda beni yeniden üçüncü sınıf bir ülkenin vatandaşı hissetmeme neden olan ilk başta göze çarpmayan noktalar şunlar:

1. Fuar, sanki bir panayır yeri gibiydi. Diyeceksiniz, öyle olması normal. Bence normal değil. Panayır kurulma yeri fuar değil. Ana sponsor pratik olarak herkesi ücretsiz alıyor. İlgili ilgisiz herkes geliyor.

2. Fuar, bir alışveriş merkezi gibiydi. Bütün firmalar ürünlerini tanıtıyor. Sanki online auction sitelerinden orada olan ve olmayan bütün ürünleri tanıyamazmışız gibi. Acaba, bu teknoloji şirketleri internet devriminden haberdar mı? Ben iki sayfalık broşür için kalkıp Beylikdüzü'ne mi giderim yoksa internet account'uma mı bağlanırım.

3. Stand görevlileri bilgisiz ve ilgisizdi. Tabii, herkes çoluk çocuk panayır yeri gibi fuara gelirse böyle olur. O, ziyaretçi sayısıyla övünenlerin organizasyon hatası. Oysa ziyaretçi sayısı ne kadar içi boş bir ölçü başarıyı ölçmek için.

4. Promosyonlar tam bize layıktı. Size soruyorum; bilişim fuarında nasıl promosyonlar beklersiniz? Information technology konusunda promosyonlar beklersiniz ya da ben öyle beklerim. Yani, ben o fuarda bilgi promosyonu beklerdim. Firmaların ürünlerini tanıtan demo CD'leri, BT Haber dışında bir sürü bilgisayar dergisi. Çekiliş yapılacaksa programcılık kitapları vs. beklerdim. Firma isimlerinin yazılı olduğu T-shirt, şapka ve çanta gibi şeyler için ne diye dünyanın öbür ucuna gideyim, harcadığım zamana değmez. Hem tekstil fuarına mı gidiyoruz, t-shirt alıyoruz? İnanın gitmeyip iki satır birşeyler okusaydım ya da internet'te cnet.com'da falan gezinseydim çok daha verimli zaman geçirecektim.

5. Geleceğin teknolojilerini göremedim. Geleceğin teknolojileri diye herkes standına multimedia ürünleri koymuş. Ben orada firmaların R&D safhasındaki ürünlerinin prototiplerini göremedim. Ya da bu promosyoncu standlar ve fuarı cehenneme çeviren kuyruklar o ürünleri seçmemi engelledi. Teknolojiyi fetişist anlamda uzaktan hayranlıkla izleyenler, bunları teknolojinin geleceği olarak görebilir. Fakat bence para verilerek alınabilen, commercialize edilmiş her şey artık geçmiştir. Firmalar, tüketim toplumu olduğumuzu iyi kavramış ya da bizi o seviyede görmüşler. Bunlar, teknolojiden, teknolojideki trendlerden, bilimden, R&D'den ne anlar? Bunlara satın alacak ürün lazım. İşleyişini, yapılışını bilmelerine gerek yok. Satın alıp kullanmayı bilsinler yeter. Türk milletine yaptıkları bu hakaret için bütün katılımcı firmaları kutluyorum, bize layık gördükleri rol için de. Yıllardır bu ülkeye fuarlara yabancı firmalar geliyor, sanki Uganda'ya Tanzanya'ya gelmişler, kasıntılı bir şekilde standlarında etrafı süzüyorlar. Bir soru sorsan ağızlarından laf alamazsın. Sanki bilgi bunlarin tekelinde, sanki internet devrimi hiç olmadı, sanki online ücretsiz bir sürü bilgi portalı açılmadı.

6. Hani seminerler, açık oturumlar, sempozyumlar? Onlar, Lütfi Kırdar'da elit bir kesime yapıldı. Cahil halk ta teknolojinin son (?) ürünlerine dünyanın öbür ucunda hayranlığını sergileyip, stand görevlilerini mağrur bir şekilde gülümsetme olanağına sahip. Birisi ürün satmak için panayır, diğeri gerçek bilgi fuarı. Gerçek bilgi fuarı derken Lütfi Kırdar'daki programı inceledim. Günlük 50+ dolar isteniyor. Bilişim 2000 web sitesini tıklamaya bile üşeniyorum. Çok kötü bir site. Neden yapılan toplantılarin özeti yok? Çünkü onlar parayla yapıldı. Çok değerli hatta gizli şeyler konuşuldu orada. Hepsi palavra. Üslubumu bagışlayın, bugun e-iş günüymüş (e-business'mi demek istiyorlar acaba? Biz anlamayız. Olsun, başına bir "e" onun yanına da "tire" işareti koymuşlar ya önemli bir şeydir herhalde)

Hiç kimse böylesine çok şirketin katıldığı bir fuarda bütün toplantılara katılamaz. Her firma kendi standında düzenlediği toplantı vs. notlarını yazılı hale dökseydi, sonra Lütfi Kırdar'dakiler de buna eklenip bir CD haline getirilseydi seve seve o CD'yi para vererek satın alırdım. Ama biz konuşmayı seviyoruz da yazmayı hiç sevmiyoruz. Söz uçup gidiyor, yazı kalıyor. Üstelik çoğaltılabiliyor, kimin umurunda.

Toplantının ana sponsoru hiç promosyon dağıtmayıp şu CD'yi promote etseydi, sonra Türkiye'deki okullara, üniversitelere ücretsiz örnekler verseydi, çok ama çok büyük bir hizmet yapmış olacaktı.

İnsanlar kafalarına Bilişim 2000 yazan şapkalar giymekle bilgi çağına girmiyorlar maalesef, sadece çok iyi bir tüketici olduklarını kanıtlıyorlar.

Özetle:

Sanırım karşı çıktığım noktayı biraz aydınlatabildim. Bilgi fuarında bilgi yoktu, saklanmıştı. Çok aradım ama bilgi bulmak mümkün olmadı.

Bir fuar katılımcısından duyduğum şu sözler, bilgi fuarına gelen "rekor" katılımcı profilini çok iyi özetliyor; "Ya söyledikleri gibi çıkmadı. Girişte 4 milyon veriyorsun, otoparka da 2 milyon. Verdikleri hediyelerle bu parayı çıkaramıyorsun. Çok pahalı çok". Bence de çok pahalı, fakat giriş ücreti değil o aksine ucuz, daha yüksek olmalı. Niyeti ciddi olanlar gelmeli de, fuarda bilgi yok zaman kaybı açısından çok pahalı.

Fuarda bir gün kaybetmenin zararını çıkarmak için bu maili attım ki zararımı kara dönüştüreyim. Önümüzdeki yıllarda bu tür zaman canavarı fuarlara gerçek bilgi teknolojisi gönüllüleri giderek zamanlarını harcamasınlar. Bir kitap alıp okusunlar, ya da sevdikleri bir web sitesine girsinler. En azından bangır bangır müzikle kafaları şişmez.

Üslubum için özür dilerim. Uzun olan mailin can sıkıcı olmaması ve daha anlaşılır olması için biraz saldırgan oldu maalesef. Bana sorarsanız az bile oldu. Millet bilgi teknolojisini ne zannediyorsa! Fuara bakın. Bilgi fuarı ama içinde bilgi yok. Olsa olsa bilgisizlik fuarı olur.

Saygılarımla,

Faruk Karaman

 


Sayın Tolga Ülgen'in görüşleri;

Lütfi Kırdar'daki etkinliklere katılanlar da pek memnun değil. Konuların çok yüzeysel ve amatörce işlendiği kanısındalar.

Aslında ülkemizdeki uzmanlaşma ve teknik derinlik kazanma sıkıntısının uzantısı. Sektörel dergilere bakın. Gerçekten teknik detay içeren yazı, haber bulamazsınız. Bunun doğrudan etkisi fuarda da vardı. Gerçekten doyurucu, profesyonellere yönelik bir etkinlik değildi.

Bence sektörel dernekler, kuruluşlar, bu işe ciddi olarak eğilip, gerçekten bilgili kişilerle ve yapmış olmak için değil de ihtiyaca göre davranırlarsa bu etkinlik bir yerlere gelir.

"Bir fuar yapalım, içinde bir şeyler olsun, şu kadar kişi gelsin" düşüncesi ile değil de "kime seslenelim, bu adamlar ne ister, neye ihtiyacı var, ne sunalım?" tarzı düşünmek gerekir.)

Açıkçası, yabancıların bu işe eğilmesi beni umutlandırıyor. Bu seneki etkinliğe apar topar düzenlenmiş bir etkinlik olarak bakıyorum. İnanıyorum ki, önümüzdeki seneler içinde etkinlik iyi bir yere gelecektir.

Tolga Ülgen


Sayın Melih Bulut'un görüşleri;

Sevgili Faruk,

Bilişim Fuarı ile ilgili yazında sanırım o kadar yol gidip de o kalabalığın içerisinde ilgili ilgisiz bir çok insanı görmen seni biraz kızdırmış. İşin yine şekilciliğine önem vermemizle ilgili eleştirilerine ben de yürekten katılıyorum. Promosyonlar, girişteki Turkcell rezaleti, standlara işi bilen insanlar yerine mini etekli konudan bi-haber tiplerin konulması, olayın kasaba panayırına döndürülmesine yol açmış, Türkiye'nin her yerinde gördüğümüz populizmi bu fuara da taşımış. Ama sanırım şunu da belirtmek gerekecek ki; bu fuar benim şimdiye kadar bütün sektörler dahil Beylikdüzü'nde gördüğüm en kalabalık fuardı.

Ben sana göre biraz daha inatçı davranıp, acaba fuarda gerçekten iyi bir şeyler bulabilir miyim diye iki gün dolaştım o kaosun içinde. Ve ne mutlu bana ki sizlerle paylaşacağım, Türkiye'de bir şeyler oluyormuş diyebileceğim iki tane örnek bulabildim.

Bunlardan birincisi Geveze adlı yazılım. Bu yazılım Boğaziçi'nden bir hocanın liderliğinde geliştirilmiş ve zaman zaman birlikte çalıştığımız Ali Koç tarafından bizzat desteklenerek pazarlanabilir hale getirilmiş. Geveze ekrandaki yazıyı okuyan bir program. Özellikle görme özürlülerin interneti takip etmeleri için müthiş bir imkan. Türkiye'de resmi olarak 600 bin civarı görme özürlü insan olduğunu ve ufak değişikliklerle Türki Cumhuriyetlerine de satılabileceğini düşünürsek, karlı bir proje gibi görünüyor, "Geveze". Programın kalitesi konusunda görme özürlü bir insan olan Boğaziçi Kamu Yönetimi mezunu Çağrı'yla yaptığımız sohbette kendisi programın oldukça başarılı olduğunu söyledi.

İkinci olarak dikkate değer bulduğum stand'da "i-lab" firmasıydı. Bu firmanın kurucusu uzun yıllar ABD'de yaşamış ve Türkiye' ye gelip i-lab'ı kurmuş. i-lab bir yatırım ortaklığı firması "www.ilab.com.tr". Şimdiye kadar Kariyer.net, digiline ve YTM adlı şirketlerle ortaklığa girmişler ki, yaptıklarını yakından izlediğim Kariyer.net fena gitmiyor gibi.

Evet arkadaşlar, hepimizin istediği bu tip projelerin iki tane değil, binlerce olması elbette. Yoksa çağdaşlaşma yarışında çok gerilerde kalacağımız muhakkak. Sanırım eğer Türkiye'nin bir umudu varsa o da bizlerin böyle projelerin sayısını artırmamızdır. Bu zor ama şerefli yolda hepimize başarılar diliyorum.

Melih Bulut


Sayın Murat Eskiyerli'nin görüşleri;

Türkiye dışında yaşadığım için 7-8 senedir Türkiye'de bir fuar'a gidemedim. 1980'lerde COMPEX fuarı vardı (belki hala vardır). Ona gider, ağzım açık bakardım. İlk Macintosh'ları, ATARI ST'leri, PC'leri orada görmüştüm. O zamanlarda fuarlar, bayağı kalabalık olur, bizim gibi çoluk çocukla dolu olurdu. Belki bu ayak takımının bir kısmı o zamanki etkilenmeyle bugün bu işlere ilgi duymuştur.

1- Adı üstünde fuar, yani Ingilizce "fair", yani panayır.

2- Eğer yüz yüze görüşmeyi umuyorsanız, Beylikdüzü'ne gidersiniz. Beko'da çalışırken hergün Beylikdüzü'ne giderdim.

3- Bugünün küçüğü, yarının büyüğüdür. Biraz 23 Nisan lafı gibi olduysa da, bence en önce onları içeri almak lazım.

4- Burada sadece t-shirt vermezler, frizbi, bardak, kalem, kağıt falan da verirler böyle fuarlarda. Bende böyle bir sürü şirket t-shirt'ü var.

5- Yabancı firmalar hakkında dediğin tamamen doğru. Bu biraz da yabancı şirketlerde çalışan Türklerin tutumundan kaynaklanan bir durum. Fakat eninde sonunda, adamlar mal satarak ayakta kalabilirler. Elbette malları tüketiciye tanıtmayi ön planda tutacaklar.

6- Doğrusu da bu bence. Bu cahil-elit problemi değil, herkesin ilgi alanı sorunu.

Ben "e-iş" deyimine niye bu kadar kızdın anlayamadım. Ben de programa şöyle bir baktım. Daha çok pazarlama palavrası gibi geldi bana. Bu da normaldir, böyle şeylerin organizasyonunu pazarlamacılar yapar.

Dediğim gibi Bilişim fuarını görmedim, fakat anlattıklarından çok başarılı ve hedefi vuran bir organizasyon olduğunu anlıyorum. Eğer böyle panayırlar olmazsa, internet'te ticaret gibi oluşumlar ilerlemez.

Saygılarımla,

Murat Eskiyerli

netyorum.com: Sayın Murat Eskiyerli'nin bu mesajı, yazının başında yer alan Sayın Faruk Karaman'ın mesajındaki maddelere yanıtlar şeklinde gerçekleşmektedir. Kendisinin de belirttiği gibi yedi, sekiz senedir yurt dışında yaşadığı için, etkinlikler hakkındaki yorumlarını ilgili mesaja istinaden yapmıştır.


Yorum Ekle Yorumları Listele
38. Sayı önceki yazı 38. Sayı sonraki yazı
   
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye