| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

21.03.2005 İlker Özlük - netyorum.com / Sayı: 161

SÖYLENİR DURURSUN

Ne bakla kalmış ağzında, ne de damağın ıslak, söylenir durursun hep, kapının önündeki güllere yaslanmış, hayallerin bir yana, sen bir yana, düşünür durursun.

Durmak yetmez insana, sen de gidersin az çok, az çok seninde kervanın yürür ya hani, ne su dökülsün istersin arkandan, ne de geçmişin serilsin, vurup zincire hepsini, yürürsün kurtuluşun üzerine, bir göl dinlendirir belki seni, belki sekersin sabahtan akşama, bir kıyı şeridi gibi, hem gece, hem sen, hem de hayallerin dizilir.

Söylenir durursun, nereye gitsen için boşalır dibe vurursun, arada bir kıyıya tabi, tabi ki konuşursun, ne ellerin üşür soğuktan, ne yüreğin sızlar ay karanlığında, öylece söylenirsin işte. Bir rakı, bir içer, bir de sarhoşluk gelir aklıma, ne yapsam konuşamam işte, birden satılır bu ülkede her hangi bir karanlık, her hangi bir gecede masum insanlık, dalar giderim radyonun sesinden, nöbetten dönen asker gibi iyi durmuşumdur yokluğuna, yokluğuna kurşun, satmamışımdır gecemi, geceler benim, içinde senin elin, boyuna dolar içime, ne içtiğim belli, ne sarhoşluğum, ne de söylenirim işte, bir iki satır yazarım belki, dolma kalem, ne olur dolma!... derim, içim boşaldı en azından sen dolma, al yazmalı beyaz mendile.

Bir iki satır işte, sen söylenir, ben yazarım, bir iki satır ama, kırk katırla taşınır giderim senden, sen söylene dur, ben nöbete, gene gelir ağır kokusu satılmışlığın, ne umut kalmış alınmadık, ne de insan tezgahlarda, ağır ağır kokar gecenin demli gözlerine, içi tamamen dolu, bir kızarım bardağa, bir dolar sızarım, ne sarhoşumdur, ne de unutmuş, nede söylenirim işte.

Belki bir iki satır yazmışımdır, gecenin okunmayan yüzüne, belki damla gibi dolmuştur, kırk kovaya, kırk bir kere, bir iki satır damlamıştır işte.

Söylenip durursun yarının baharında, bir ağaç, bir meyve, bir çiçek alır götürür seni, bir kelebek gibi gözlerinin ışığında, söylenip durursun işte, bense suspus olmuş pusmuşum baharına, baharın sarhoş deli gibi olmuşum korkusuna, ne yakalar beni, ne de çiçekleri açar yanımda, öylece sarhoştur işte, benim yanımda muşmula gibi, ne dolarım, ne de bardak, bir eski sarhoşluğun kahramanıyım işte, ne kızarım güneşe, ne de içim ısınır benim.

İki satır yazarım ben, ne de söylenirim işte. Taş gibi sürü, taş gibi çoban serilir, gündüzün hafifliğine, her yeri satılır abasına kadar, her yeri ıslanır utancından, her bahar sürüyü getirir yanına, her baharı mezar gibi yaşar işte, ne umudu çalar ıslık gibi, ne de sürü dinler sesini, öylece satılır işte, söylenir durursun … ne dolarsın, ne bardak, boşalır gidersin sarhoşluğuma, deliliğime gelirsin benim, seni güler, seni yazarım öylece bir iki satır.

Kaybolurum belki, belki satılmışlığa giderim satmamak için gecemi, gecemi içerde giderim elinin körüne, körü körüne eski bir sarhoş gibi. Ne kahraman olur gecem, ne de
dizlerinin uslusu, kaybolur gider, yıldızların arasından, samanyolu yolcusu gibi.

Ay ışır belki, belki sen parlarsın, bir elin sallanır senin bir dilin söylenir, bir seversin namusu, bir de satmadığım geceyi, yokluğuma fırsat söylenir durursun işte.

İşte söylendiğin bir iki satır yazı, yazılmış satılmamışlığın üzerine, ne bardak kalmış masada ne de eski bir sarhoş, ne de içmemişliğim, öylece yazılmışım sana, bir iki satır ama, satılmamış gecede.

Bir de söylenemem işte. Gecene namus yokluğuna kurşun olmuşum senin, öylece durmuş iki satırlık, asırlık kalem gibi, her yanında yapraklar satılmamış gölgede…

Bunun adı bilerek yalnızlık aslında, kendimi bırakmışım içine, içinde yalnız eski bir sarhoşluk dolaşır ve ben yazarım iki satır.

Söylenemem işte… ne dolarım, ne de bardak, bir yudum alırım serin bir yudum sarhoşluğum benim… söylenmeyi unutma!...ben seni “yazarım” iki satırın arasında bir yere…

İlker Özlük
e-posta: ilkerizm@yahoo.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
161. Sayı önceki yazı 161. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye